• DOLAR 32.331
  • EURO 34.994
  • ALTIN 2297.427
  • ...
`İdamlar durdurulmalı, tutuklular serbest bırakılmalı`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

MARDİN - Mardin merkezde faaliyet yürüten Dostluk Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DOST-DER), Mısır`da cunta yönetimine bağlı Minye Mahkemesi`nin çoğunluğu İhvan-ı Müslimin üyesi olan 529 kişiye verdiği idam kararını düzenlediği kitlesel basın açıklamasıyla kınadı.

Mardin merkez Artuklu ilçesi İş Bankası önünde saat: 17.30’da yapılan basın açıklamasına çok sayıda bayan ve erkek katıldı. Eylemcilerin, sık sık “Defol Sisi, Seninleyiz Mursi, Zalimler İçin Yaşasın Cehennem, Kahrolsun İsrail ve Amerika” şeklinde slogan attığı ve tekbir çektiği ve “Rabia” işareti yaptıkları görüldü.

“Müslümanları terörist gösteren demokrasiyi tanımıyoruz”

Basın acıkması öncesi bir konuşma yapan Molla Mahmut Kılınç, seçimle iktidara gelen İhvan’ın terörist ilan edildiğine dikkat çekerek, Batı’yı ve ABD’yi işaret ederek “En büyük terörist sizsiniz. Biz, Müslümanları terörist gösteren demokrasiyi tanımıyoruz.” dedi.  

“Dünya suskunluğunu koruyor”

Molla Mahmut Kılınç’ın ardından basın açıklamasını Av. Abdulmenaf Baysal okudu. Baysal, Mısır`da Muhammed Mursi`nin darbeyle görevden alınmasıyla başlayan süreçte bir daha toplandıklarını hatırlatarak, “Çünkü binlerce kişinin katledilmesine neden olan darbe güçleri ülkeyi daha da karanlık günlere götürmeye devam ediyor.” dedi.

Müslüman Kardeşler Teşkilatı`nı siyaset arenasından silmek için `terör örgütü` ilan eden Genelkurmay Başkanı Sisi önderliğinde adeta yargı katliamı yaptıklarını ifade eden Baysal, çoğunluğu İhvan üyesi 529 kişi hakkında `şiddete teşvik` suçlamasıyla idam kararları verildiğini ve verilen bu hukuksuz kararlar karşısında dünya suskunluğunu koruduğunun altını çizdi.

“Mısır halkı yalnız bırakılmıştır”

Baysal, “Kendilerini demokrasinin hamisi olarak gören batılı ülkeler ve onların bölgemizdeki kukla yönetimlerinde derin bir sessizlik yaşanırken, gelen cılız açıklamalar ise `endişeliyiz` sözünden öteye geçmiyor. Mısır halkı ne yazık ki tüm katliamlara, zulümlere, yasa dışı baskı ve sindirmelere karşı yalnız bırakılmıştır. Batının güdümündeki kimi Arap ülkeleri de, bu kervana katılarak, Muhammet Mursi döneminde sakındıkları dolarlarını, Mısır’ın ekonomik sorunlarının çözümünde cuntaya karşı oldukça cömert kullanmışlardır.” dedi.

“Cunta yönetimi ikili oynuyor”

Cunta Mahkemesi 529 kişi hakkında idam kararı verirken, cunta yönetimi ise ikili oynadığına dikkat çeken Baysal, “Mısır Dışişleri Bakanı, yeni seçilecek cumhurbaşkanının sanıkları affedebileceğini söyledi. Cuntanın Bakanı, kararın nihai olmadığını ve sürecin hala devam ettiğini söyledi. Ancak burada dikkat çeken nokta, askeri darbe ile yönetimi devralan General Sisi`nin mayısta yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanlığına aday olması. Dolayısıyla burada yönetimin `af` kartını, Sisi`nin seçilmesi için malzeme olarak kullanacağı ihtimali güç kazanıyor. Oysa biz kesin olarak şu kanaatteyiz ki Mısırın onurlu evlatları af edilecek hiçbir suç işlememiş, aksine Sisi ve destekçileri defalarca katliamlar işlemiştir.” ifadelerini kullandı.

“Özensiz bir karar ortaya çıkmıştır”

Baysal sözlerini şöyle sürdürdü; “529 kişiyi idama mahkûm eden hâkimin geçmişi de yargıdaki çift taraflılığı ortaya koyuyor. İdam cezalarını veren hâkim Said Yusuf Sabri`nin, Mübarek rejimine son veren 25 Ocak devrimi sırasında göstericileri öldürmekle suçlanan tüm sanıklar için beraat kararı veren isim olması dikkat çekiyor. Mısır’da 529 insanın hayatına son verecek olan son derece vahim ve sonuçları itibariyle ciddi sıkıntılar oluşturacak bir kararın, birkaç ay içinde nasıl böylesine hızlı bir yargılama sürecine sığdırıldığı soru işaretleri ile dolu. Hukukun en temel prensiplerinden olan ‘Savunma Hakkı’nın kullanılmasına bile izin verilmeyen birkaç oturum ardından, korkunç bir tavır sergilenmiş ve özensiz bir karar ortaya çıkmıştır.”

“Bu bir mahkeme değil tiyatrodur”

“Bu bir mahkeme değil tiyatrodur.” diyen Baysal, Tıpkı istiklal mahkemelerinde verilen ‘Sanığın idamına, ardından yargılanmasına’ şeklinde Müslümanlarla dalga geçen kararlar olduğunu vurguladı.  

“Savunma yapmalarına fırsat verilmedi”

Bir kısmı tutuklu bulunan sanıkların göstermelik dahi olsa savunma yapmalarına fırsat verilmediğini dile getiren Baysal, “Ülke dışına kaçmak zorunda kalan kimi göstericiler de savunmaları dahi alınmadan gıyabında idama mahkûm olmuştur. Darbe karşıtlarını dünyanın gözleri önünde camilerin içinde katleden cunta, binlerce kişinin öldürüldüğü bu katliamlardan sağ kurtulanları da böyle bir idam kararı ile cezalandırmıştır. Karar, bu devlet terörüne karşı çıkanlara bundan sonrası için adeta gözdağı vermektedir. Mısır’daki yargı tiyatrosu, ülkede yaşananları ve onun destekçilerini bir kez daha ifşa etmiştir. Bugün, Müslümanlar söz konusu olduğunda katliam ya da hukuksuz uygulamalar hoş görülebilmektedir. Ancak ne yazık ki; Halkın özgür iradesiyle başa gelen bir yönetimi darbe ile uzaklaştıran faşist cunta yönetimini böylesi bir pervasızlığa sevk eden şey Müslümanlar arasındaki ihtilaf ve parçalanmışlıktır.” diye konuştu.

“Kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz”

Kendilerinin güçlü devletler olduğunu iddia eden büyük devletlerin Mısır cuntasının yaptığı darbeye ‘darbe’ bile diyemeyerek sessizliklerini koruduklarını ifade eden Baysal, “Bugün buradan Mardin’in merkezinden hep beraber bağırıyoruz; Mısır için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Ve asla vazgeçmeyeceğiz. Bizler, idamların durdurulmasını ve hukuksuz bir şekilde tutuklananların derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ülkemizin yöneticilerinden ve bütün İslam âlimlerinden bu idamların durdurulması noktasında ciddi adımlar bekliyoruz. Çünkü katledilen sadece bu insanlar olmayacaktır, insanlık onuru olacaktır. Acilen bununla ilgili girişimlerde bulunulmalı ve idamlar durdurulmalıdır. Kim fetva verirse versin bu kararlar geçersizdir. Zaten darbecilerin etkisinde karar veriyorlar. Onlar gerçek anlamda da âlim değildirler.” dedi.

“Tüm cunta severleri kınıyoruz”

Baysal son olarak şunları söyledi: “Sessiz kalırsak bütün diktatörler istedikleri gibi insanları idam edecekler. Unutmayın, biz yürürsek coğrafya yürür. Biz susarsak onlar da susacak. Susacak ve o karanlık tarih yeniden başlayacak. Katiller tıpkı Abdulkadir Molla gibi şahadeti gülerek karşılayan bu Müslümanları katledecek ve biz Müslümanlar birkaç gün sonra bunları maalesef unutmuş olacağız. O halde bizler ölülerimizin ardından gözyaşı dökmek zorunda kalmadan önce, rahatımızı bozup biraz ter dökebilmeliyiz. Dünyanın neresinde olursa olsun her dinden ve her ırktan insanın canını kutsal sayan bizler, son idam kararlarını ve buna sessiz durmanın ötesinde destek veren tüm cunta severleri kınıyoruz.”

(M. Salih Keskin – İLKHA)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir