• DOLAR 32.557
  • EURO 34.877
  • ALTIN 2428.003
  • ...
Kalem Şerler ve Kalem Şörler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kalem, duyguları kâğıda dökme aracı, kılıçtan daha keskin olan kalem. Kimini cengâver kimini de cellat yapan kalem.

Günümüzde çok sayıda Kalem Şer çıktı ortaya. Onların kaleminin sivriliği aldıkları para ile doğru orantılıdır. Bir de o gün patronlarından azar işitememek için, köşeleri boş kalmasın diye yazarlar.
Masum insanların aleyhine hiç çekinmeden yazarlar çünkü vicdanları yoktur. Yazdıkları sadece kendisini birkaç bin dolarla bağlayan patronlarının, istek ve arzuları doğrultusundadır. Hiç acımazlar, küçücük bir çocuğu sıkılmadan utanmadan terörist ilan edebilirler. Yazılarında hiç bir etik kurala uymazlar, örf-adet nedir bilmezler. İffetli bir kadının namusunu dillerine dolayabilirler, helal-haram daireleri geniş bir sınıra sahiptir.

Hayâsızlıkta sınır tanımazlar…
Başarılı gazetecilik adı altında, en mahrem meseleleri ifşa edebilir, herhangi bir insan hakkında ağza alınmayacak sözleri sarf ederler. Mahremiyet sınırlarının ihlal edilmesi onlar için önemli değildir.
Köylü bir insanın sade yaşantısını, modernlik adı altında aşağılayabilir, gelenek ve görenek nedir bilmezler. Tek amaçları vardır, doğru bildikleri yanlışlarla insanları yönlendirmek.
Onlar yazarken en süslü kelimeleri kullanırlar, kin ve nefreti gizlemek için yazıyı süslemek şarttır ve kalemleri şeytani insanların emrindedir.

Onlar yazarken haklı mı haksız mı diye bakmazlar? Dürüstlük onların umurunda değil, istedikleri tek şey kendilerini haklı gösterebilmektir. Yazdıklarının doğru olması önemli değildir, amaçları gerçekleri ortaya çıkartmakta değildir, onlar sadece kendi doğrularını yazar, kendi doğru bildikleri yanlışlarla insanları zehirlerler. Herkesin kendileri gibi düşünmelerini isterler ve bunun için değerli patronlarından emir almışlardır.
Onlar patronlarının kaybettikleri ihaleden dolayı devlete olan kinini yazarlar. Patronları ihale almazsa eğer onlar da maaşlarını alamazlar.
Milletin yararı için değil kendi kazanacakları para için yazalar.

Durumlarını şu misalle örneklendirmek mümkündür…
‘Şeytan gün batımına doğru tahtına oturur ve bütün şeytanları huzuruna çağırır. En çok kötülük yapanı, onların tabiriyle “en güzel kötülük yapanı” ödüllendirir ve ona tacını giydirir, onu tahtına oturtur. Bunlar da günün sonunda patronlarının huzurunda toplanırlar, en çok yalan ve iftira yazan, en çok acımazsız olan ve en çok patronun isteği doğrultusunda yazan ödülü kapar. Ya bir ikramiye ya da terfi, genel yayın yönetmenliği.

Bölücülüğü en çok onlar yapar…
Kendileri gibi düşünmeyenleri geri kafalı, düşüncesiz ve bilgisiz görürler. Onlara göre; karşı görüşte olanların koyun sürüsünden bir farkı yoktur. Nefret içeren söylemleri en çok onlar söyler, başkalarının her hangi bir konuda üstün olmalarına tahammülleri yoktur. Kin ve nefretlerini yazılarının satır aralarında görmek mümkündür, kullandıkları her kelime kin ve nefretle yoğrulmuştur. Buna rağmen onlar en demokrat ve barışçıl insanlardır. Demokrasi adına adeta bir bölücülüğü üstlenmiş gibi yazıp çizerler çünkü aldıkları emir öyle davranmalarını gerektiriyor.

Onların birer ilahı vardır öylesine bağlıdırlar ki bırakın kalemin mürekkebini, kanlarının son damlasını bile seve seve harcarlar. Onların canları da kalemleri gibi satılıktır. Kör değiller ama sadece kendi liderlerinin söylediklerini görürler. Acımasız değildirler ama sadece kendi ölülerine ağlarlar. Ağlamaları da timsah gözyaşından başka bir şey değildir.
Kısacası; onlar yazmıyor, sadece karalıyorlar.


Birde kalem şörler var…
Popüler olmak gibi dertleri yoktur. Çaresiz insanların acılarını haykırırlar. Onlar gerçekleri yazmakla mükellef olduklarını bildikleri için bu acıları yazarlar. Bu acıları para almak için değil görevleri gibi saydıkları için yazalar.
Çok iyi bilirler ki, haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır. Hakkı haykırmayı en önemli işleri bilirler.

Dilleri sivri ve kalemleri keskin olsa da hiç bir vakit bir mazlumu ve haklıyı yaralamaz. Keskin bir kılıç gibi kınından çıkan kalemleri ancak zalimlere uzanır. Kalemlerinin mürekkebi kutsaldır. Çünkü zalimler tarafından öldürülen nice çocuğun kanıdır kalemlerinin mürekkebi. Savaşlarda ölen masum çocukların annelerinin gözyaşlarıdır yazılarının mürekkebi.

Cesaretlerine diyecek yoktur…
Gözlerini kırpmadan yazarlar ölümün üzerine yürüyen savaş cengâverleri gibidir. O kadar cesurdurlar ki; zalimler onların yazılarını bırakın okumayı, yazılarının bir yerde yayınlandığını duysalar bile korkarlar. Her kelimeleri bir mermi olur zalimin alnın çatısında patlar. Her cümlesi zalimlerin iliklerine işler, okurken bitirdikleri her paragrafın sonunda yürekleri ürperir. Yazıyı yazan bir kişidir aslında, ama zalimler ve hainler o yazıyı okuduklarında kendilerini, dünyanın kendilerine karşı ayağa kalktığı bir savaşta hissederler. O derece korkar ve titrerler. Korktuklarını belli etmeseler de, korku çoktan iliklerine işlemiştir. Bunun bir direniş olduğunu çok iyi bilirler, ya bu yazarlar yok olacak ya da bu direniş başarıya ulaşacaktır. Aksi takdirde yazmaya devam edeceklerini çok iyi bilirler.

Ellerinde kalemleri çıkarlar meydanlara…
Mazlumların, günahsız çocukların, yürekleri acı dolu insanların sesi olup, haklarını savunmak için yemin etmiş gibi yazarlar. Tek derdi gariplerin, zulme uğrayanların feryatlarını; kör, sağır ve dilsiz olan bir Dünya’ya duyurmaktır. Dökülen Anne-Babaların gözyaşlarının ıslaklığını tüm insanlara hissettirmektir amaçları. Yüreklere düşen ateşin sıcaklığını, bu ateşin gün geldiğinde zalimler için cehennemin ateşinden daha yakıcı olacağını belirtmek için yazarlar. Dökülen her mazlumun kanıyla ufukların aydınlanacağını, Firavunların dünyasının karanlıklara bürüneceğini ve dünyayı Ebreheler’e dar edeceğini anlatmak için yazarlar.

Her biri birer gizli kahramandır…
Her haklı direnişin en ön safında yer alırlar ama kimse onları bilmez. Her ölen çocuk için en çok onlar ağlar ama gözyaşları satır aralarında gizlidir.
Annesi öldürülen her yetim çocuğun umudunun sesi olurlar. Kimse pek tanımaz onları, yazıları da çok okunmaz. Ama gerçekleri yazmaktan hiçbir vakit vazgeçmezler, zalimin zulmü karşısında susmamak için yazarlar.
Onlar, Adeviye Meydanı’nda Müslüman Kardeşler, Gazze’de Siyonistlere sapan atan çocuk ve Suriye’de Esad’a karşı duran Mücahit’tir. Her haklı direnişin gizli kahramanlarıdır.

Onlar için kim yapmış veya kime yapılmış önemli değildir. Haksızlık varsa, kalemleri hak için keskin kılıç olup zalimin boynuna iner.

Unutmayın!..
Birileri yazdıklarımızı noktasından virgülüne kadar yazıp, kaydediyor. Atılan her çizik için hesap verilecek.
 

Yakup İşeri / İstanbul
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir