• DOLAR 32.591
  • EURO 34.833
  • ALTIN 2417.666
  • ...
Devlet/Hükümet “imam” kartına karşı “keşiş”  kartını mı oynayacak?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hüseyin Sağlam / Dğruhaber / Analiz

En fazla bir yıl öncesine kadar Silivri kapılarının ardına kadar açılıp Ergenekon üyelerinin tahliye ayinleri yaparak çıkacakları söylenseydi, herhalde hiç kimse inanmazdı.

Yine en fazla bir yıl öncesine kadar Fethullah Gülen grubunun hükümetle bugün yaşandığı şekliyle papaz olacağı söylenseydi, yine kimse inanmazdı.

Gülen grubunun Ergenekon’u yıpratma taktiklerini hükümete karşı devreye sokacağı söylenseydi, belki çoğu kimse inanmazdı.

Hükümetin Ergenekon için çizdiği şablonu Gülen grubuna giydireceği söylenseydi, yine çoğu kimse inanmazdı.

Gülen grubunun Ergenekon’un arka bahçesiyle bugünkü gibi bir ittifak kuracağı söylenseydi, inanan çıkmazdı.

Hükümetin Ergenekon sanıklarıyla belli bir dostluk ilişkisi kuracağı söylenseydi, yine inanan çıkmazdı.

Oluşan tabloya, yeniden şekillenen ittifaklara bakılırsa Türkiye gerçekten de “Sürprizler ülkesi” ünvanını hakkeden nadir ülkelerden birisi olma vasfını hala koruyor.

Ergenekon süreci için arınma süreci dendi, teorikte devlet olmanın bolca mantıklı tanımları yapıldı. Şeffaf devlet, temiz toplum şarkıları fazlasıyla terennüm edildi. Gün geldi devran döndü ve Ergenekon denen yapının tesiri büyük oranda kırıldı. Ama ne şeffaf devlet ne de temiz toplum hayalleri gerçekleşti. Bu uğurda terennüm edilen şarkıların uyutma ninnileri olduğu çok geçmeden ortaya çıktı.

Ergenekon’dan boşalan idari mekanizmalar “Keşişlerden” temizlenmişçesine bu kez “İmamlarla” dolduruldu. İmam denince sakın aklınıza bildiğiniz “İmam” kavramı gelmesin. Hoşumuza gitmese de yapılara atfedilen dini-siyasi kimlikten dolayı maalesef hoşlanmasak da kimi kavramlara mahkum olmaktan kurtulamıyoruz.

Gülen grubunun her kuruma dışarıdan bir sorumlu atadığı, vaat edilen şeffaf devlet kavramının çok uzaklarda bulunan karanlık mahfillere dönüştürüldüğü ortaya çıktı. Her bir kurum, sorumlu olduğu esrarengiz kişilere bağlandı ve bu esrarengiz kişiler de “İmam” olarak adlandırıldı.

“İmamlar” hükümete karşı düğmeye basınca hükümet de çareyi başka türlü zeminlerde aramaya başladı. Silivri kapılarının ardına kadar açılması da hükümetin “İmamlara” karşı mücadelede bir tür “Keşiş” kartını devreye sokmakta buldu.

Kanunların çerçevesi ya da hukukun üstünlüğü ilkesinden eser kalmadığı bugünlerde herhalde Ergenekon tahliyelerini hukuki gerekçelerle izah etmeye kalkışmak, topluma madara olmakla eş anlamlı olacaktır. Ergenekon sürecinde bir çok alanda uygulanan keyfi muameleler nasıl ki operasyonları belli bir süreden sonra siyasi hesaplaşmalara mahkum ettiyse, bugünkü tahliyeler konusunda da aynı durum yaşandı.

Hükümet, Ergenekon’dan kurtulmak adına Gülen grubunun her türlü icraatlarına göz yumarken, bugün de Gülen grubuna karşı

Ergenekon’a göz yummayı tercih etmiştir. Şimdi şunu merak etmemek elde değil. Hükümet, Ergenekon operasyonları ve sonrasında Gülen grubunun keyfi tutumlarına karşı seyirci pozisyonunu icra ederken içine düştüğü hatayı, Gülen grubuna karşı yararlanmayı düşündüğü Ergenekon için de tekrarlayacak mı?

Ya da simgesel kavramlarla dile getirirsek;

“Keşişlere” karşı “İmamlaşarak” büyük bir hataya düşen hükümet, “İmamlara” karşı “Keşişleşerek” aynı hatayı tekrarlayacak mı?

Belki konu bütünlüğüyle pek alakalı değil ama, şunu hatırlamadan geçmemek lazım.

Hizbullah tahliyelerini “manidar” bulup vicdanlarını deşerek kanatan kesimler vardı. Şimdi o kesimlere sormak lazım. Bre vicdansızlar! Şu an yaşanan Ergenekon tahliyeleri gerçek anlamıyla “manidar” değil mi? Manidar olduğu açık olan bu tahliyelere karşı vicdanınızı korumaya mı aldınız, kanamasın diye?

Şunu da vurgulayalım ki, ne Ergenekon’un ne de başka bir kesimin cezaevlerinden salıverilmesi bizde asla bir kaygı oluşturmamaktadır. Hatta genel affın artık bir zorunluluk olduğuna da inanmaktayız. Dolayısıyla genel af talep ederken kimi omurgasızlar gibi bazı insanların salıverilmesine karşı da çıkmayız. Tek itirazımız, hukuksuzluktan kaynaklanan çiftestandartlara karşıdır.

Ha… Unutmadan eklemiş olalım. Hizbullah tahliyelerinde kendini paralayan Öcalan’ı bile salıverseler kesinlikle itiraz etmeyiz.

Neden mi? Elhamdulillah her omurgalı canlıya bahşedilen birer omurga taşımaktayız. Kimsecikler gibi kendimizi omurgasızlığa asla mahkum etmeyiz.
 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir