• DOLAR 32.603
  • EURO 34.789
  • ALTIN 2414.195
  • ...
BİN DER:``Kimsenin kavgasına odun taşımamalıyız``
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

BİNGÖL- Bingöl Sosyal, Kültürel Ve Ekonomik Kalkınma Derneği (BİN-DER) Başkanı Doğan Karasu, yaklaşan yerel seçimler öncesi yazılı bir açıklama yaptı.

“Türkiye’de her 6 kişiden sadece 1’i diğerine güvenebiliyor’’
Karasu açıklamasında, Sağlıklı bir toplum olmanın parametrelerinin, güven duygusu ve sosyal güvenliğin güçlü olması, ayrımcılık, nefret suçları ve önyargıların az olması olduğunu belirterek, “Türkiye’de her 6 kişiden sadece biri diğerine güvenebiliyor. Ayrımcılık, nefret suçları, önyargılar, sosyal güvenlik vb. bileşenlerin ne durumda olduğunu sokak hareketlerinden görmek mümkündür. Durum bu kadar ciddi iken siyasi parti liderlerinin kullandıkları üslup ve toplumdaki ayrışmayı tetikleyecek tavırları kaygı uyandırmaktadır. Kutuplaşmanın oluşturacağı risk potansiyeli, toplumsal farklılıkların bir arada yaşama umudunu tehdit ediyor. Başbakanlığı, Parti Genel Başkanlığını, makamını, siyasi konumunu, cemaat başkanlığını, gazete patronluğunu, televizyonunu, yazı köşesini, seçimde oyumu nasıl artırabilirim veya oy oranımı nasıl koruyabilirim anlayışı, akla gelmemesi gereken şeyleri söyletiyor. Seçtiklerimize ‘Bizi doğru yönetin, doğru işler yapın, şeffaf olun, çaldırmayın ve çalmayın’ diye yetki verdik. Demokrasi açık çek rejimi değildir. Demokrasinin araçları, dili bu denli standarttan yoksul olmamalıdır. Türkiye geriliyor, artan fay hatları aktifleşiyor, biz ve onlar, bizden olanlar ve bizden olmayanlar düşünce ve duygusu yaygınlaşıyor. Nefret duygusu kitleselleşiyor, ülkeye yazık ediliyor.” dedi.

‘’Türkiye tüm özellikleriyle orta yerdedir’’
Akıl ve beden sağlığının korunması için artık medyadan uzak durulması gerektiğini, siyasetçilerin diline, söylediklerine de kulak kapatılmasını isteyen Karasu, “Devlet kepenk kapatmış, hukuk işlemiyor, kuvvetler ayrılığı rafa kaldırılmış, meclis işlevsiz, medya perişan durumda, darbeciler serbest, eski Türkiye tüm özellikleriyle orta yerdedir. Neredeyse ülkenin tek çalışan kurumu Anayasa Mahkemesidir. Kendisini tekrar eden ülkenin siyasetçileri kendi savaşlarını ulusal kurtuluş savaşı olarak ilan ediyor ve yaymaya çalışıyor. Eskiden her 10 yılda bir darbe yerdik, şimdi her 10 yılda bir ulusal kurtuluş savaşı için seferberliğe dâhil olmaya çağrılıyoruz. İşgal altında olan halklardır, halktır, siyasetçiler değil. ‘Ya benimsin ya da kara toprağın’ duygusuyla cinnet getiren erkek egemen toplumun, ergen anlayışlı siyasetçilerinin ‘haydi savaşa’ telkinlerine kulak asmamalıyız. Tüm çeşitliliğimizle, farklılıklarımızla, kimliklerimizle, taleplerimizle, kendimizi var edebilme şeklimizle var olmalıyız. Akıl ve beden sağlığımızı korumak için medyadan uzak durmalı, siyasetçilerin diline, söylediklerine kulaklarımızı kapatmalıyız” ifadelerini kullandı.

‘’Kimse vazgeçilmez değildir’’Kimsenin vazgeçilmez olmadığını belirten Karasu,  sözlerini şöyle tamamladı: “Milli irade seçimi, kurtuluş savaşı paranoyasına itibar etmemeli, bir arada ve tüm farklılıklarımızı koruyarak yaşamanın gayretini göstermeliyiz. Kimse vazgeçilmez değildir, ‘mezarlıklar kendisini vazgeçilmez olarak görenlerle doludur’ görüşünü düşünerek, kendimizi dünyanın merkezi olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Demokrasiyi, özgürlükleri ve hukuku savunmalıyız; devleti azaltmalı, toplumu çoğaltmalı, çözüm güçlerini bölgelere dağıtmalı, merkezin gücünü yerele devretmeliyiz. Yeni anayasa yapılmalı, federal yapıya geçilmeli, yerel parlamentolar oluşturulmalı, birden fazla resmi dil olmalı, parlamenteri yolda görebilmeli, hizmetler yerel parlamentolarda planlanmalı, valiler seçimle gelmelidir. Sokaktan uzak durmalıyız, kimsenin kavgasına odun taşımamalıyız.’’ (Nihat Kanat-İLKHA)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir