• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Algılar ve Yanılgılar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Yusuf Akyüz / İnzar Dergisi:
 
“Sanki onlar, kıyameti gördükleri gün, dünyada bir akşam veya kuşluk vaktinden başka kalmamış gibi olurlar.” (Naziat, 46) (20/103; 23/113; 30/55)

“Allahu Teâlâ, o kıyamet günü sizi toplayıp bir araya getirecektir. İşte o gün, dünyadaki aldanışın farkına varılacağı ve hakikatin anlaşılacağı gündür! Kim de Allah’a iman eder, salih ameller işlerse; Allah, o kimsenin kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İşte büyük kurtuluş ve hakiki saadet budur.” (Teğabun, 9)

“Dünya sevgisi, her hatanın başıdır!” (Tirmizi, 1861, 1862)

Doğrusu insan dünyaya kendi penceresinden bakar; hayatı da kendi algı boyutunda yaşar… Dünyadaki herkesin kendisine aid hususi bir dünyası vardır; elemini ve neşesini kendi içinde yaşar; bazen güler, bazen ağlar; eşya ve hadiseye kendi zaviyesinden bakar; tezahürleri bakış, düşünce ve görüşüne göre anlayıp yorumlar; bu algılama tarzına bağlı olarak lezzet veya elem duyar… Kimine haz veren bir hadise diğeri için acı ve ıstırap sebebi olabilmekte; aynı mekânda bulunan insanlar birbirine tamamen mütezad ve aykırı duygular yaşayabilmekte; birisi ağlarken ötekisi gülebilmektedir… Herkes kendi kalbinde, kendi halinde, adeta kendi kabrini yaşamaktadır. Haddizatında dünya da büyük bir kabristandır; herkes kendi kabrinde kendi amelleriyle, niyet, tercih, duygu ve düşünceleriyle baş başa kendi hususi dünyasında yapayalnız sayılır. Kalabalıklar içinde bile insan yine yalnızdır.

Değil mi ki, fani dünya insan için bir gurbet ve sürgün diyarıdır. Herkes bu dünyada kendi gurbetini ve hasretini yaşamaktadır; herkes hazzıyla ve ıstırabıyla baş başa, kendi kabrini yaşamaktadır. Aslında bu dünya da bir tür rüyadır; ama hadiselerin akıntısına kapıldığımız ve tezahürleri beş duyu vasıtasıyla algıladığımız için şartlanmışız ve bu rüyayı yegâne gerçeklik sanmaktayız ve aldanmaktayız. Bir başka açıdan bakıldığında ise biz bu dünyada yaşadığını sanan mevtalarız. Kendimizi bu yalan dünyanın fani rüyasına öylesine kaptırmışız ki, ölmeden önce uyanıp işi anlamamız sanki imkânsız! Garip bir rüyanın içinde sabah akşam günleri saya saya sürüklenip durmaktayız. Herkes bu fani rüyanın bir boyutunda, kapıldığı akıntının girdabında, anlık hazların karanlığında, uyanış ve diriliş saatine kadar, gündüz ayakta, gece yatakta uykuya dalmıştır.

“Bir şeyi tutkuyla sevmek, insanı kör ve sağır eder!” (Kenzu’l-Ummal, 7851, 43766)

İnsan zaman ve mekân itibariyle nerede ve...
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir