• DOLAR 32.489
  • EURO 35.009
  • ALTIN 2433.765
  • ...
Savaşın Galibi Ergenekon
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Zülküf Er / Doğruhaber

İki güçlü Ego`nun savaşı, meyvelerini vermeye başladı. AKP ile Gülenciler arasındaki savaşta saflar gittikçe netleşirken; saf tutanların dostluktan ziyade, düşmanımın düşmanı benim dostumdur, felsefesiyle tercihte bulunmaları en dikkat çeken konuların başında geliyor.

17 Aralık tarihine kadar her fırsatta hem AKP`ye hem de Gülen`e düşmanlık yapanların en militanlarının bile, bugün Gülen TV`lerinin ekranlarını parselleyerek başta Erdoğan olmak üzere AKP`ye verip veriştirmeleri Gülen muhabbetinin değil Erdoğan düşmanlığının tezahürüdür.

Ayrıca Erdoğan muhalifi Gülencilerin ise sürekli Halk TV gibi kanalların ekranlarında arzı endam etmeleri de yeni cepheler açma ve bu cepheleri idare edecek müttefikler aramadan başka bir şey değildir.

Diğer cephe ise bu anlayıştan pek de uzak değildir. Özellikle 17 Aralık tarihine kadar hem Gülen`e hem de Erdoğan`a yakın duran kimi gazetecilerin bir anda militanist bir tavırla Gülen ve camiasına düşman kesilmeleri savaş sonucu ganimetten pay kapma niyetinin ilanıdır.

Peki bu savaşın sonunda kazanan kim olacak? AKP mi Yoksa Gülen mi? Erdoğan`a göre 30 Mart seçimlerinden yüksek bir oy oranıyla çıkmak, Paralel Yapıya karşı kazanılmış bir zafer olacak. Paralel Yapı ise yerel seçimlerde AKP adaylarının seçimi kaybetmesini sağlamanın, kullanabilecekleri yeni bir iktidara sahip olmanın başarı olacağını düşünüyor.

Netice itibariyle bu savaşın sonunda ikisi de zayıflayacak ve kaybeden olacaktır. Taban itibariyle Müslüman kitlelere sahip olan bu iki yapının savaşı en fazla Müslümanlara zarar verecektir. Çünkü bu gün iki taraftan birini destekler görünenler perde arkasında resmen göbek atmaktadırlar.

Gülencilerin Paralel yapısıyla elbette mücadele edilmeli ve onların sebep oldukları mağduriyetler giderilmelidir. Ama bu savaş bu gün Başbakan`ın yaptığı gibi Meydan savaşına dönüştürülmemeliydi. Başbakan meydanlarda adeta savaş ilan ediyor. Bu kadar yüksek sesle devam eden bu savaş iki tarafın kitlelerini karşı karşıya getirmeye yöneliktir. Bunun sonucunda solcuların tek çare olduğu gibi bir netice çıkar da iki tarafında kitlesi yanlış yönlendirmeler sonucu sola kayarsa, bunun mesuliyeti her iki tarafın seroklarının omzundadır.

Gelelim savaşın şu an görülen galibine. Gelinen aşamada savaşın şu ana kadar ki tek galibi Ergenekon gibi görülüyor. Son olarak İlker BAŞBUĞ`un da tahliye edilmesiyle bütün Ergenekonculara, Balyozculara kapılar açılmış oldu.

Dershane tartışmaları başlar başlamaz önce Balbay yakın zamanda Hilmioğlu ve şimdi de Başbuğ`un tahliyesi, Ergenekon ve Balyoz türü tüm dosyaların rafa kaldırılacağının ve dosya kapsamında yargılananların tamamının serbest bırakılacağının işareti gibi algılanıyor. Bu fırsattan istifade etmek isteyen bu ulusalcı kesim elinden geldikçe bu savaşı kızıştırıp duruyor.

Yerel mahkemeler tarafından ağır cezalara çarptırılmış bu insanların AYM kararlarıyla salıverilmeleri bu konuda AYM`nin adeta bir arka kapı konumunda olduğunu gösteriyor. Bakalım acaba AYM aynı duyarlılığı Ergenekon ve Balyoz sanıkları dışındaki diğer mağdurlar için de gösterecek mi?

Başta Başbuğ olmak üzere diğer Ergenekoncuların tahliyesine sevinenler onların Paralel Yapının bir kumpası sonucu tutuklandığını iddia ediyorlar. Diyelim ki öyle. Ama şunu da unutmamak lazım ki; Paralel Yapı sadece Ergenekoncuları mağdur etmedi. Özellikle Mustazaflar Camiasına Mensup dindar insanlara uygulanan zulümlerin de görülmesi lazım.

Bu konudaki en açık örnek İstanbul Adliyesi önünde bildiri dağıtan savcı Muammer AKKAŞ`tır. Bu savcının Paralel yapının bir militanı olduğu ortaya çıkmış durumda. Gelinen bu aşamada bu savcının yürüttüğü bütün soruşturmaların tekrardan görülmesi, onun talebiyle çıkan bütün hükümlerin yok hükmünde sayılması gerekmektedir.

Benim dikkat çekmek istediğim nokta şu: 2013`te İstanbul`da sonuçlanan Medya Operasyonu neticesinde 13 Müslüman`a toplam 113 Yıllık ağır hapis cezaları verilmişti. Aralarında Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcılarının, Gazetecilerin, STK Yöneticilerinin ve Rehber TV Genel Yayın Yönetmeni ve Programcılarının olduğu bu Müslümanları cezalandıran Mahkemenin savcısı Muammer AKKAŞ idi, desem kimse şaşırmaz her halde. Bu dosya şimdi Yargıtay`da görüşülmeyi bekliyor. Görelim bakalım bu duruşma görülürken dava savcısının Muammer AKKAŞ olduğu ve bu savcının da Paralel yapının Militanı olduğu gerçeği dikkate alınacak mı?

Adıyaman Vahdet Der, Elazığ İhya Der davalarındaki Paralel Yapı etkinliği gözetilerek bu dosyalar yeniden yargılama sürecine sokulacak mı?

Tahliye olur olmaz Başbuğ`u arayan Başbakan, kendi korumasında büyüyen bu Paralel Yapı`nın diğer mağdurlarına da aynı hassasiyeti gösterebilecek mi acaba?

Ergenekon`dan kaçarken Paralel Yağmura tutulan hükümet AYM marifetiyle Ergenekoncuları salarak bu kez de onların eteklerinin altına sığınmaya çalışıyor. Neden tek başına ayakta durmaya çalışmıyor acaba?

Paralel Yapı, sadece Ergenekoncuları mağdur etmedi. Aksine, özellikle Müslüman camiaları mağdur edip etkisizleştirme konusunda elinden geleni yaptı. Mustazaf Der`in kapatılması, Vahdet Der ve İhya Der üyelerine verilen ağır cezalar, İstanbul eksenli Medya Operasyonu`nun yüzlerce yıllık cezaları somut örnekler olarak ortada duruyor. Paralel Yapı`nın oluşturduğu mağduriyetler giderilirken hükümet önce buralardan başlamalı işe.

2011 Yılında Hizbullah Tutukluları 11 Yıllık esaret sonrası tahliye edildiklerinde ortalığı ayağa kaldıranlar bu gün alkış yarışına girmişler. Hizbullah tutukluları 11 yıl boyunca yargılanıp cezaevinde tutulduktan sonra, daha tutukluyken serbest kaldılar. Oysa Başbuğ yerel mahkeme tarafından Terör Örgütü kurmak ve yönetmekten dolayı cezalandırılmıştı. Bugün alkış tutup ta 2011 de yırtınanların tamamı ikiyüzlüdür.

Netice itibariyle bu savaş en çok Ergenekonculara, ulusalcılara, solculara yaramış durumda. Gelinen aşamada görünen o ki; bu savaş Müslümanları, İslami tabanı zayıflatmak için kurgulanmış bir savaş. Gülen`in bu savaşta en başından beri gönüllü olarak yer aldığı aşikâr. Ama Başbakan`ın bu savaşı, bu kadar meydanlara taşıması da yangına körükle gitmekten başka bir şey değildir.

Selam ve Dua ile…

Bu haberler de ilginizi çekebilir