MARDİN- Eğitim Bir Sen Midyat Şube Başkanı Abdulkadir Altay, 8 mart dünya kadınlar gününedeniyle yaptığı yazılı basın açıklamasında, 8 Mart dünya kadınlar gününü kutlamanın abesle iştigalden başka bir şey olmadığını belirtti.

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisinin, daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlaması  bunun sonucunda 129 kadın işçinin  can vermesiyle son bulan olayların bu olayın 1900'lü yıllarda anılmasıyla kutlanmasına başlanan bir gün olduğunu belirten Altay,  ”Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. Ancak 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, hayatın her noktasında olduğu gibi bu güne de yasak getirdi ve dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı.” dedi.
 

8 Mart dünya kadınlar gününün tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kutlanmakta olduğunu kaydeden Altay, "Kutlamak , Türk Dil Kurumunda 2Mutlu bir olaya sevinildiği söz, yazı veya armağanla anlatmak, tebrik etmek" olarak tanımlanmaktadır’ Kadınlar gününde, kadına ait hangi mutlu olayı kutlayıp tebrik etmekteyiz. Yanı başımızda Suriye'de on binlerce kadın savaşta öldürülmüş, on binlercesi dul kalmış ve bir o kadarı da yetimiyle baş başa kalmış, savaş ve açlıkla mücadele etmektedir. Bu örnekler Arakan 'da, Mısır'da ve dünyada savaş olan bütün ülkelerde aynıdır.Savaşların yaşanmadığı ülkelerde ise kadın, hor görülen, ezilen, şiddete maruz kalan ve cinsel bir meta olarak kullanılan bir unsurdur.”dedi. 

“8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlamak abesle iştigalden başka bir şey değildir”
Kadınların en çok avrupa2da şiddete maruz kaldığını dile getiren Altay, “Avrupa Birliği ülkelerinde 60 milyon kadın şiddete maruz kalmaktadır. Avrupa ülkelerinde bile azımsanmayacak derecede kadın şiddete maruz kalıyorsa 2000 li yıllardaki dünya marsta hayat bulabilecek düzeye gelmiş ancak hala insan olamamış demektir. Böyle bir tabloda 8 Mart dünya kadınlar gününü kutlamak abesle iştigalden başka bir şey değildir. Oysaki dinimiz kadının yerini harikulade bir şekilde açıklamıştır. Peygamber Efendimiz (S.A.V) kadınla ilgili bir hadisi şerifinde ‘Kadın ilk çocuğunun kız olması onun uğurlu ve bereketli olmasının (bir) alametidir.’ demiş. Kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir cahiliye
devrinde kızını boynuna alarak Mekke sokaklarında gezmiştir. Cennetin dahi onların ayakları altında olduğunu ifade eden Efendimiz, son vasiyetinde, ‘Ümmetimin en hayırlısı ehline ( kadına ve çocuklarına ) iyi davranandır’ demiştir. İnsanlık medeniyet kisvesi altında kadına bakışını değiştirmeli Peygamber Efendimizin çizdiği düsturları rehber edinmelidir.Bize göre kadın, doğduğunda, babasına ve ailesine cennet kapısını açan, evlendiğinde eşinin imanının diğer yarısını tamamlayan,  anne olduğunda da, ayaklarının altına cennetler serilen ulvi bir varlıktır.”  açıklamasında bulundu. (Adnan Oğuz-İLKHA)