• DOLAR 32.598
  • EURO 34.814
  • ALTIN 2509.459
  • ...
Kervanında Olmak Lazımdır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kendileri de ifade ettiler; bu, yalnız bir derneğin veya Müslümanlardan bir kesimin tek başına götürebileceği bir mesele değildir. Problem olarak bunun asırlık bir geçmişi var çünkü. Türkiye’nin cumhuriyet olduktan sonraki süreçte ise, tam bir felaket halini almış, manevi olarak toplumun can evine kor bir ateş gibi düşmüş, iman amel ve ahlak binasını tarumar etmiştir. Ailenin ve sonra toplumun bozulması buradan başlamıştır. Bu hala çok yönlü bir biçimde devam etmektedir. Bunun devamı için büyük paralar harcanmakta, büyük organizasyonlar yapılmaktadır.

Dolayısıyla bu işe öncülük eden Müslümanların da dediği gibi mesele hepimizin meselesidir. Köylüsüyle, mahallelisiyle, kasabalısıyla, şehirlisiyle, ferdiyle, ailesiyle, grup, tarikat, dernek, vakıf ve cemaatiyle, hareketlisiyle, partilisiyle, partisiziyle bir bütün olarak bu, bütün Müslümanların meselesidir. Hatta tesettürsüzlüğün fıtrata aykırılığı ve dolayısıyla asri bir maraz olduğunu düşündüğümüzde, Müslümanların dışında kalan vicdan sahibi hemen herkesin de meselesidir.

Sonuçta bu mesele Kur`an ve fıtratın emrettiği şekilde o dairede çözülecek ve bu ülke insanı çözecektir inşaallah. Başka mülahazaları hesaba katmamak lazım. Her Müslüman gücü oranında sorumluluk almalı ve seferberliğe katkı sunmak için harekete geçmeli, geçebilmelidir. Müslümanların bu seferberlikteki dayanışma ve gayretleri, daha büyük ve anlamlı dayanışmaları beraberinde getireceğinden âcizane olarak ben hiçbir kuşku duymuyorum, kimsenin de kuşkusu olmasın.

Dua niyetindeki bu girişten sonra sıra bu seferberliğe katkı sunmaya geldi. Sizi de davet ediyorum. Üstadın medresesine, onun meclisine gidelim. Benim niyetim onun tesettür hakkında yazdığı Yirmi Dördüncü Lem’a’yı dinlemekti; fakat beraber bulunduğum mübarek bir kardeşim dolaptan çıkardığı Lemaatı uzatarak “buradan olsun” deyince, ben de “olur” dedim, siz de “olur” deseniz mesele yok. “Olur” dediğinizi duyar gibiyim şimdi. Öyle ise başlıyoruz:

“Kadınlar yuvalarından çıkıp Beşeri yoldan çıkarmış,

Yuvalarına dönmeli,

إذا تأنّث الرجال السفهاء بالهوسات إذاً ترجّل النساء الناشزات بالوقحات

Önce bu okuyacağımız parçanın ne zaman yazıldığını söyleyelim. Sonra manasını. Bu parçanın da içinde bulunduğu Lemaat isimli mesnevi tarzı küçük eserini Üstad, daha Osmanlı döneminde iken 1919 yılının Ramazanında yazar ve tamamlar. Tevafuk, şimdi de Ramazan, ama 92 yıl sonrasının Ramazanı. Dikkat çekici olanı ise, tesettür düşmanlığı ve tesettürsüzlüğe özendirme çalışmalarının o gün de gündemde olduğu ve hamiyet ehlini rahatsız ettiğidir. Gelelim baştaki Arabî ibarenin manasına:

“Sefih erkekler hevesatlarına kapılıp kadınlaştıkları takdirde, açık saçık kadınlar da erkek hakkına tecavüz ederek hayâsızlaşıp erkekleşirler.”

Belki bunu biraz açmamı isteyeceksiniz, ama açmayacağım. Sefih erkeklerin kadınlaştıkları, açık saçık kadınların da erkekleştikleri bir zamandayız çünkü. Sözle izah fazla olur, ibret için etrafınıza bakmanız yeter.

“Mimsiz medeniyet, taife-i nisayı yuvalardan uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metaı yapmış. Şer’i İslam onları Rahmeten davet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada, rahatları evlerde, hayat-ı ailede. Temizlik ziynetleri…”

Medeniyetin başındaki ‘m’yi atarsanız edeniyet kalır. Deni, yani alçak ve soysuz. İşte bu soysuz medeniyet kadınları yuvalarından uçurmuş, sokak, caddelere çıkarmış, daha da ötelere götürmüş, pespaye bir duruma koymuştur. Hürmet ve saygısını almış, değersiz ve ucuz bir eşya haline getirmiştir. (92 sene önce bu kadar değildi. Ama o günden görüneni bugün yaşıyoruz…) İslam Şeriatı ise, merhametinin bir gereği olarak onları eski yuvalarına, çoluk-çocuklarının arasına davet eder. Asıl hürmet orada, rahatları evde ve aile hayatında…

“Haşmetleri hüsn-i hulk, lütf-i cemali ismet, hüsn-i kemali şefkat, eğlencesi evladı. Bunca esbab-ı ifsad, demir sebat kararı lazımdır ta dayansın. Bir meclis-i ihvanda güzel karı girdikçe riya ile rekabet, hased ile hodgamlık depretir damarları…”

Temizlik ziynetleridir. Haşmetleri, yani ihtişam, heybet ve büyüklükleri ise, güzel ahlaklarıdır. En latif ve güzel yönleri, iffet ve ismetleri, yani masumluklarıdır. Kamil manada iyilik ve güzellikleri, şefkatleridir. Eğlenceleri ise evlatlarıdır. Bunca bozucu sebepler varken, dayanabilmeleri için demir gibi sebatlı kararlara sahip olmaları lazım. (Kadın-erkek karışık yerlerde kendileri ifsada sebep olabilirler.) erkeklerin bulunduğu bir dostlar meclisine güzel bir kadın girince, riya, rekabet, hased ve bencillik damarları kabarır.

“Yatmış olan hevesat, birden bir uyanır. Taife-i nisada serbesti inkişafi, sebep olmuş beşerde ahlak-ı seyyienin birden bire inkişafi.

Şu medeni beşerin hırçınlaşmış ruhunda, şu suretler denilen küçük cenazelerin, mütebessim meyyitlerin rolleri pek azimdir, hem müthiştir tesiri.

Memnu heykel, suretler; Ya zulm-i mutehaccin, ya mütecessid riya, ya müncemid hevestir. Ya tılsımdari celbeder o habis ervahları…”

Damarların kabarmasıyla yatmış olan heves ve arzular uyanır. Kadınlarda özgürlük (adı altında) açık saçıklığın açığa çıkıp yayılması, insanlarda kötü ahlakın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Açık saçıklığın yaygın olduğu bir toplumda kötü ahlakın ağırlığı bir vakıadır bugün. Şu medeni insanların ruhuna dikkat! Onda şu resim suretler denilen küçük cenazelerin, gülümseme pozundaki cansız görüntülerinin rolleri çok büyüktür. Tesirleri pek müthiştir. Esasen İslam’ın menettiği heykel ve resimler incelendiğinde bunlar, ya taş kesilmiş bir zulüm (Firavun, Nemrud ve günümüze kadar ki emsalleri…) veya cesed halinde ortaya çıkan riya ve gösteriş yahut dondurulmuş bir heves ve şehvet veyahut habis varlıkları celbeden bir tılsım oldukları görünecektir.

Toparlıyoruz. Üstad burada mimsiz medeniyetin İslam âlemi başta olmak üzere insanlığın başına getirdiği felaketlerin bir cüzüne temas etmiştir. Bu cüzün merkezinde kadın vardır. Açık saçıklığın onu ne hallere düşürdüğünü gözler önüne sermektedir. O bunu yazarken bugünkü gibi açık saçıklık yoktu…  Fakat gören gözler için bu zor değildir. Allah (cc) kolaylaştırmaktadır. Kadını İslam’ın emirlerine uymaya davet ediyor. Fıtratına dönmesini istiyor. Hürmet, saygı, rahat oradadır, diyor. Yoksa kadının açık saçıklığıyla sebep olacağı fitne çok büyüktür, diyor. İnsanlar arasında gittikçe müzminleşen kötü ve çirkin ahlakın temel sebebi kadının özgürlük adı altında açılıp saçılması ve yuvasından çıkıp uzaklaşması, İslami emirlere riayet etmemesidir, diyor. Dikkat çekici bir şey daha söylüyor, müstehcen resim ve fotoğrafların da en az canlı olanı kadar tesirlidir, tesiri müthiştir, diyor.

Kendi toplumumuza dönüp baktığımızda bunların tamamını görüyoruz. Madem hastalık açık saçıklıktır, o zaman çözümü de bellidir; Tesettür. Bunun dışında toplumdaki ahlakın ıslahı için kaç yol denenirse denesin beyhude bir uğraş olacağı kesindir. Dolayısıyla, toplumun ıslahı ve ona arız olan tesettürsüzlük marazının şifası için tesettür seferberliğinde, seferberlik kervanına katılmak ve onunla beraber yürümek için yola çıkmak gerek.

Allah (cc)’a emanet olunuz.

Not: mübarek Ramazan ayınızı tebrik eder, tüm İslam âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan dilerim.

Muhammed ŞAKİR - İnzardergisi / 2011

Bu haberler de ilginizi çekebilir