• DOLAR 32.601
  • EURO 34.803
  • ALTIN 2504.903
  • ...
D.Ü`deki ağaç kesimi iddialarının iç yüzü
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DİYARBAKIR- Son günlerde yerel medyada geniş yankı bulan Dicle Üniversitesi’nde ağaç katliamı iddiaları ile ilgili Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün, olayların göründüğü gibi sadece 3 – 5 ağaç meselesi olmadığını ifade etti.  Konu ile ilgili olarak İlke Haber Ajansı’nın sorularını yanıtlayan Eyigün, iddiaların iç yüzü ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 

Meselenin basında yer aldığı gibi olmadığını ve iddiaların tamamen asılsız olduğunu ifade eden Eyigün, bu iddiaların arkasında art niyetli bazı ideolojik düşünceye sahip kişilerin seçim öncesinde malzeme arayışları olduğunu söyleyerek “ eğer ağaç dikimi konusunda samimi iseler Gelsinler hep beraber ağaç dikelim” çağrısında bulundu. 

Yaptığımız röportajın tamamı;

İLKHA: Hevsel bahçelerinde ağaç kıyımı iddiasıyla başlayan ve yavaş yavaş eylemsel boyuta geçirilmeye çalışılan meselenin gerçek yüzü nedir?
EYİGÜN: Bir süredir bazı basın yayın organlarında Dicle Üniversitesi’nde ağaç kesildiği ile ilgili maksadını aşan kasıtlı bazı haberler yayınlanmaktadır. İşin gerçeği şudur, üniversitemiz Diyarbakır’ın oksijen deposudur. Hem geçmiş yönetimler döneminde hem son beş yıl içerisinde sayın rektörümüz döneminde üniversitemizde milyonlarca ağaç dikildi. Geçen yıl üniversite alanımızda 40 bin ağaç diktik. Bununla yetinmeyip de öğrencilerimize çevre bilincini, ağaç sevgisini aşılama anlamında birçok sosyal aktivitelerimiz oldu. 

“Alanın korunması için, o alana gidişi engelleyen ağaçların bir kısmının oradan kaldırılması gerekiyor”
Ayrıca geçen yıllarda Hevsel bahçelerinde bir yangın tehlikesi oluştu. Akşama doğruydu, hava rüzgârlıydı. Yangın, yakında bulunan Çocuk Hastanesi’ne kadar ulaştı. Biz belediyeyi, jandarmayı bütün çevrelerdeki itfaiye araçlarını da yardım için çağırmıştık. Araçların hiçbirisi o alana giremedi. Bunun üzerine, ilgili kurumlardan bize, o alana giriş için yol yapılmasını önerdiler. Çevre Ağaçlandırma Şube Müdürlüğümüz bana bir rapor getirdi. Hocam dedi daha önceki deneyimlerimizden yola çıkarak ormanlık alanı korumak adına o ormanlık alana gidişi engelleyen bazı ağaçların oradan kalkması gerekiyor. Orası bataklık bir bölge, kendiliğinden yetişen kavak ağaçları, yabani otlar var.  Biz de bunlardan dolayı ağaçlara müdahale etmedik. Ormanlardan, Çevre Orman Müdürlüğü sorumludur. Her resmi kurum gibi biz de bu durumu Orman Müdürlüğü’ne sorduk. Çevre Orman Müdürlüğü’nden buraya bir heyet geliyor. Orada inceleme yapıyor. İnceleme sonunda bize bir rapor gönderiyorlar. Diyorlar ki; biz ormanlık alandan sorumluyuz. O alanın korunması için, o alana gidişi engelleyen ağaçların bir kısmının oradan kaldırılması gerekiyor. 

“Sorumluluğumuz gereği önlem aldık”
Ayrıca orası bataklık bir alan. Diyarbakır halkı için mikrop saçıyor. Onun da ıslah edilmesi gerekiyor. Şimdi Orman Müdürlüğü’nün böyle bir raporu varken üniversitenin buna kayıtsız kalması mümkün değildi. Sorumluluk sahibi her kurum bunu yapmak zorundaydı. Bunu yapmadığımız takdirde yarın orada bir yangın çıksa, çam ağaçlarına zarar gelse Orman Müdürlüğü demez mi, ‘biz sizi uyardık niye önlem almadınız?’ Yarın orada bir hastalık gelişse Diyarbakır demez mi bize, ‘niye önlem almadınız?’ Biz de bu sorumluluğumuz gereği Orman Müdürlüğü’nün belirttiği kadar değil de ağaçların bir kısmını, asgari düzeyde, o bataklığı kurutacak düzeyde, yangın alanına geçişe yol açacak şekilde bunun da sayısı 600-700’ü geçmiyor. Yaptığımız hesaplar ortadadır. Bu kadar ağaç, bir kısmını oradan uzaklaştırdık. Hepsi bu kadardır. Bunun ötesinde kesinlikle bir ağaç olmayacak, bundan sonrası ıslah çalışmalarıdır. Ayrıca kesinlikle o bölgede ne bir sosyal tesis düşünüyoruz ne de herhangi bir akademik bina inşaatı düşünüyoruz. O bölge üniversiteye aittir, Hevsel bahçelerine aittir. Zaten o bölgede valiliğin de çok ciddi projeleri vardır. 

İLKHA: Hevsel bahçelerinde ağaç kıyımı iddiaları ile alakalı kamuoyunun ilgisini çekmek amacıyla bir hafta boyunca çeşitli etkinlikler yapılacağı açıklandı. Bazı siyasi cenahlar ise neredeyse tüm Diyarbakır’a yayılacak şekilde bu olayı gündeme taşımaya çalışıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

“İddialar art niyetli kişilerin seçim öncesi malzeme arayışlarıdır”
EYİGÜN:  Orman Müdürlüğü’nün raporunu biz, basın aracılığıyla tüm kamuoyuna bundan yaklaşık on gün önce duyurmuştuk. Yaptığımız açıklamada; bu alanda ağaç kesiminin olmadığını açıkça söylemiştik. O günden sonra da bir tek ağaç dahi kesilmemişken, bütün bu gerçeklere rağmen hala orada ağaç katliamı devam ediyor denmesi art niyetli bazı ideolojik düşünceye sahip kişilerin, malzeme bulamayan kişilerin seçim öncesinde malzeme arayışlarıdır. Daha çok şuan üniversitemizde geçmiş yıllara oranla ciddi bir huzur ortamı hâkimdir. Diyarbakır’da son günlerde bir huzur atmosferi hâkimdir. Tabi ki bazı politikaların gereği, gerginlikle beslenen bazı gruplar vardır. Bu grupların tüm malzemesi gerginliktir, kargaşadır, yalandır, gerçeği saklayarak kamuoyunun hassas olduğu konularda biraz daha tansiyonu yükseltmektir. Herkes görevini yapıyor. Ancak sağduyulu Diyarbakır halkı gerçeği biliyor. 

Asıl olan Diyarbakır’ın oksijenik alanının korumaya yönelik olan bir tedbirdir ve bitmiştir. Bunu daha da uzatmak farklı eylemlere dökmek tamamıyla gezi olaylarındaki gibi gerçekten ağacı bahane etmektir. Kamuoyunun hassas olduğu konuları bahane ederek gerginlik doğurmaktır. Diyarbakır kamuoyu bunu yakından biliyor. Buna da prim vermeyeceğini çok iyi biliyoruz. 

“Yapılacak olan her eylem, yapan kişilerin aleyhine olacaktır”
Belirttiğim gibi gezi olaylarında olduğu gibi aslında bu bir bahanedir. Tamamıyla seçim atmosferine yaklaştığımız bir dönemde kamuoyuna proje üretemeyen, Diyarbakır’ın karşısına gerçekçi projelerle çıkamayanların bu şekildeki gerginliklerle malzeme bulmaya çalışanların bir politikasıdır. Geçmişte benzer konularda eylemler yaptılar. İzah etmemize rağmen anlatmamıza rağmen belgelerle kamuoyuna duyurmamıza rağmen halen bunlara devam ediliyorsa bunu biz kamuoyunun sağduyusuna havale ediyoruz. Ancak şunu da bilmelerini istiyoruz ki bu aşamadan sonra yani orman müdürünün uyarısından, valiliğin o bölgeyi sit alanı ilan etmesinden ve üniversitenin basına bu açıklamaları yapmasından sonra orada yapılacak her eylem, yapan kişilerin aleyhine olacaktır. Çünkü samimi olmadıklarını gösterecektir. 

İLKHA: Gezi olaylarında ön plana çıkarılan bir söylem vardı; “Mesele 3-5 ağaç değil anlamadın mı?” diye. Yapılan eylemleri de göz önünde bulundurursak bu durumu da bu bağlamda görüyor musunuz?

EYİGÜN: Kesinlikle aynı düşünce, aynı felsefe. Zaten gezi eylemleri ilham vermiştir bunlara. Eğer gerçekten amaç ağaç sevgisi olsaydı, şuan üniversiteye teşekkür etmeleri gerekirdi. Çünkü son beş yıl içerisine bizim diktiğimiz ağaç sayısı 250 bini buldu. Bataklıktaki bir kaç ağaç kesildi diye eylem yapmak niyetlerinin samimi olmadığını gösteriyor. 

“Amaç kamuoyuna yanlış mesaj verip kamuoyunu yanıltmaktır”
Bugün de gelmişler bataklığa birkaç ağaç dikmişler. O bataklıkta ağacın yeşermeyeceğini çok iyi biliyorlar. Amaç kamuoyuna yanlış mesaj verip kamuoyunu yanıltmaktır. Ancak biz bu şekilde sizin aracığınızla kamuoyuna gerçeği söylüyoruz. Hem Diyarbakır kamuoyuna hem de Türkiye kamuoyuna gerçeği söylüyoruz. Biz 250 bine yakın ağaç dikmişiz ağaç dikmeye devam ediyoruz. Asıl amaç önlem almaktır. İdeolojik niyetlerle, ağacı bahane edenlere prim vermemelerini öneriyoruz. Gelsinler hep beraber ağaç dikelim. Eğer birkaç ağacın kesilmesinden rahatsız oluyorlarsa ormanlık bir alan test edelim orda ağaç dikelim. 

“Kamuoyu bunlara prim vermeyecektir”
Ayrıca bu eylemi yapanlar, bu güne kadar mesele ile ilgili olarak rektörlüğe bir soru dahi sormamışlardır. Sizin yaptığınız gibi gelip, “hocam durum nedir?” diye sormamışlardır. Çünkü sorsalar doğru cevabı alacaklar gerçeği öğrenecekler. Kamuoyuna yalan söyleyemeyecekler. Bize sormadan, haber vermeden, tamamıyla duyumlarla, hayallerindeki bir projeye destek verme anlamında böyle bir eyleme girişiyorlar. Kamuoyu bunlara prim vermeyecektir. 

“Gerçekten siyaset yapmak isteyenler bunu bataklıkta aramamalı”
Artık Türkiye`de bu tarz bir siyaset yapma dönemi bitmiştir. İnsanlar, somut projeler bekliyorlar. Çünkü insanlar, gerçeği daha rahat öğrenebiliyorlar. Siz bir yalan söylersiniz. Bir haberle kamuoyunun algısını değiştirebilirsiniz. Ancak bugün sosyal, ulusal, yerel medya ile gerçeği çok faklı boyutlarda öğrenebiliyorlar. Öğrendikleri zaman da size güvenleri kalmıyor. Dolayısıyla, gerçekten siyaset yapmak isteyenler bunu bataklıkta aramamalı. Bataklıktan kimseye oy da çıkmaz, güven de çıkmaz. Diyarbakır’ı seviyorlarsa o bataklığın ıslahı için bize yardımcı olmaları gerekiyor. (Emrullah Araz / Zeki Aygur-İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir