• DOLAR 32.331
  • EURO 35.092
  • ALTIN 2297.849
  • ...
"Cüzzam önlenebilir bir hastalıktır"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

BİNGÖL-“Dünya Cüzzam Günü” nedeniyle, Bingöl Halk Sağlığı İl Müdürü Dr. Vedat Söyiler,  yazılı bir açıklama yaptı.

 

‘’Kolay, tedavisi kesin, erken tanı konduğunda önlenebilir bir hastalıktır’’

Her yıl ocak ayının son Pazar gününün ‘Dünya Cüzzam (Lepra) Günü’ olarak ilan edildiğini belirten Söyiler,  “Bu günü izleyen hafta da ‘Lepra Haftası’ olarak kutlanmaktadır. Bu haftanın amacı, toplumun lepra ve lepralıya karşı oluşan yanlış inançlardan, bilgisizlikten kaynaklanan korkularını önleyerek, lepra hastalığının erken teşhis edilmesinin sağlanması, uygun tedavisi ve izlenmesiyle, hastaları topluma kazandırmaktır. Lepra, tanısı kolay, tedavisi kesin, erken tanı konduğunda daönlenebilir bir hastalıktır.’’dedi.

 

‘’Lepra yüksek oranda bulaşıcı değildir”

Söyiler açıklamasında,  ‘’ Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine göre, dünyada her yıl yaklaşık 200 bin yeni Lepra vakası tedaviye alınmaktadır. Lepraya bağlı olarak çeşitli sekel ve sakatlıklar bırakabilen komplikasyonlar gelişmektedir. Ancak etkin tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde, günümüzde Lepraya bağlı ağır sekeller önlenebilmektedir. Lepra hastalığı, "tüberküloz" hastalığını yapan basille hemen hemen aynı türde bir mikroorganizma olan Lepra basilinin (Mycobacterium leprae ) yol açtığı kronik bir hastalıktır. Lepra yüksek oranda bulaşıcı değildir” dedi.

 

“ülkemizde kayıtlı lepralı hasta sayısı kümülatif olarak yaklaşık bin 139 civarındadır”

Hastalığın oluşması için iki koşulun bir arada olması gerektiğine vurgu yapan Söyiler, “Birincisi bu mikroorganizmaya karşı doğal bağışıklığın bulunmamasıdır. İnsanların büyük bir kısmında bu doğal bağışıklık vardır ve bu bağışıklık Lepromin Testi (Mitsuda Testi) ile anlaşılabilir. İkincisi ise dışarıya basil çıkaran aktif durumda bir hastanın bulunması ve onunla uzun süreli ve çok yakın temas halinde olmaktır. Bulaşma genellikle aynı aile içindeki veya yakın teması olan tedavi edilmemiş basilli hastalardan, 10-11 yaşına kadar olan çocuklara yönelik olarak ortaya çıkmaktadır.  Lepra hastalığında, etken vücuda alındıktan 2-7 yıl sonra, ilk klinik belirtiler ortaya çıkar. Kuluçka süresinin değişken ve uzun olması tanı koymayı güçleştirmektedir. Lepra basili, kollarımız ve bacaklarımızda bulunan ve duyuları beyne ileten duyu sinirlerinin ya da beyinden iletilen emirleri kaslara götüren motor sinirlerin çevresinde bulunan kılıfı oluşturan hücrelerin içine yerleşerek, bu hücrelerde yıkıma yol açar. Sinir yoluyla deriye kadar ulaşarak deride bazı lezyonlara yol açar.  Dünyanın geri kalmış ülkelerinde, açlık, yoksulluk, yaşam ve temizlik koşullarının kötülüğü, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamama, iyi beslenememe, doğurganlık hızlarının yüksek oluşu, iç savaşlar, sürekli göçler gibi nedenlerle bu hastalığın kökü kazınamamaktadır.” ifadelerini kullandı. 

 

Ülkemizde kayıtlı Lepralı hasta sayısı kümülatif olarak yaklaşık Bin 139 civarında  olduğunu  belirten  Söyiler, “ Yıllık olarak yeni tespit edilen hasta sayısı ortalama l-5 vaka'dır. 2013 yılında 1 vaka tespit edilmiştir. Lepra hastalarının ilk tedavileri Eğitim Araştırma Hastaneleri ve Üniversite Hastanelerinin Deri ve Zührevi Hastalıklar Ünitesinde yapılmaktadır. Ayrıca Deri ve Tenasül Hastalıkları Dispanserleri  de lepra hastalarının takiplerini yapmaktadır. Lepralı hastalarla ilgili her türlü izleme ve değerlendirmeler, hastaların yaşadıkları ildeki sağlık kuruluşlarınca yürütülmektedir. Hastaların tedavi giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz karşılanmaktadır.  Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Eliminasyon stratejileri arasında en önemli kriter, lepra prevalansının 10 binde 1 vakanın altına indirilmesidir. Ülkemizde DSÖ'nün, lepranın bir toplumda sağlık problemi olmaktan çıkarılması için öngördüğü şekilde hastalık prevalansı 10 Binde  1 vakanın altına indirilmiştir. Böylece lepra ülkemiz için bir halk sağlığı problemi olmaktan çıkmıştır.” dedi. (Nihat Kanat-İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir