• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Tunus'u da Mısır gibi kaosa sürüklemek istediler ama olmadı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER MERKEZİ - 2011 yılında başlayan 'Arap Baharı'nın başlangıç noktası olan ve devrimden bu yana geçen 3 yıl zarfında siyasi çalkantılarla boğuşan Tunus'ta yine bir ilke imza atıldı. Ülkenin anayasası yeniden yazıldı ve Mehdi Cuma'nın Başbakanlığında yeni teknokrat hükümeti güvenoyu alarak işbaşı yaptı. Yeni anayasa tam olarak istenilen bir seviyede olmasa da ülkede tüm siyasi tarafların ortak mutabakatıyla kabul edildi. Mısır'daki darbe ile neredeyse eşzamanlı olarak Tunus'ta artan gerginlik siyasi kaosun derinleşmesi endişelerini beraberinde getirmişti. Mısır'da 3 Temmuz'da yaşanan darbenin ardından Tunus'ta Halkçı Hareketin koordinatörü olan Muhammed İbrahimi'nin 25 Temmuz 2013'te suikast sonucu öldürülmesi, 'Tunus'u Mısırlaştırma' senaryosunun bir parçası olarak yorumlanmıştı. Siyasi sürecin suikastlarla sabote edilmesine razı olmayan iktidardaki Nahda Hareketi, artan protestolarla birlikte kaosu tırmandırmak yerine uzlaşma yolunu seçti ve yönetim hakkından vazgeçerek Başbakan Ali el-Urayyid istifa ettirildi. Nahda Hareketi Partisi'nin Genel Başkanı Raşid el-Gannuşi, Yeni Anayasa taslağının kabul edilmesinin Tunus'u Arap coğrafyasında örnek bir ülke konumuna getirdiğini belirtti. Bazı ülkelerin Tunus'ta karşı devrimi gerçekleştirmek istediğine dikkat çeken Gannuşi, kendilerinin diğer ülkelerin içişlerine karışmadan, Tunus'un demokratik deneyimini onlarla paylaşacakları değerlendirmesinde bulundu.

FRANSA VE BAZI ARAP REJİMLERİ KAOS İSTİYORDU

Konu ile ilgili görüştüğümüz Türkiye-Arap Araştırma ve Strateji Enstitüsü Başkanı Tunuslu Dr. Muhammed Adil, önemli açıklamalarda bulundu. Tunus’ta son aylarda yaşanan gerginliğin ardından yazılan yeni anayasa ve kurulan hükümetle ilgili genel değerlendirmede bulunan Dr. Muhammed Adil, “Muhakkak Tunus farkını ortaya koydu. Hem Tunus’taki kurumların mekanizmasını aynı zamanda dünyada gelişen olayları iyi okumaya çalıştılar ve ülke içerisinde çıkarılmak istenen kaosa karşılık iyi bir sınav verdiler. Ülkede bulunan her cemaat, her grup, her parti ve her renkten kesimler söylemlerinde çok fazla ısrarcı olmadılar. Ama en büyük tavizi İslamcı gruplar verdi, özellikle Nahda Partisi çok önemli bir sınavdan geçti ve özellikle de Avrupalılara ders verdi. Fransa ve Avrupa ülkeleri ve değişim istemeyen bazı Arap rejimleri Nahda’dan farklı bir tavır, açıkçası sert bir tutum sergilemesini bekliyorlardı ki Tunus’un da Mısır’da olduğu gibi bir kaos ortamına sürüklenmesi isteniyordu. Ancak Nahda şart koştu ve dedi ki; ‘Beni halk seçimle getirdi. Ama hükümeti yönetme konusunda ısrarcı değilim. Ancak bir şartım var. O şart da, anayasa ve seçimler yasasının hemen çıkarılması. Ondan sonra teknokrat hükümetini kurabilirsiniz.’ dediğini belirterek Nahda’nın bunu yapmakla çok iyi bir hamlede bulunduğunu dile getirdi.

YENİ ANAYASADA ÇOK TAVİZ VERİLDİ AMA…

Yeni anayasa Tunus'un Arap ve İslami kimliğini onaylamakla beraber Şeriat hukukuna değinmiyor. İnanç özgürlüğünü korurken, boşanma ve çok eşlilik konularında kadın haklarını kısıtlamıyor. Kadın ve erkeğin haklarında eşit olması garanti altına alınırken, devletin çevreyi koruma ve yolsuzlukla mücadele edeceğine de dikkat çekiliyor. Ülkenin yönetiminde güç, cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki paylaştırılıyor. Başbakan baskın rol üstlenirken, cumhurbaşkanının, özellikle de savunma ve dış ilişkilerdeki ayrıcalığı muhafaza ediliyor. Hazırlanması 2 yıl süren anayasa, toplumun bütün kesimlerinin desteğini alması açısından 'Arap Baharı' sonrası yapılan ilk anayasa olması nedeniyle önem taşıyor.

Dr. Muhammed Adil’e göre de yeni anayasa için çok taviz verildi ve çok ihtilaflar olmasına rağmen kabul edildi. Ancak yeni anayasanın tüm siyasi kesimlerce kabul edilebilmesi ve ülkeye yönelik dış mihrak tehdidinin bertaraf edilebilmesi için böyle bir hassasiyetin gerekliliğine değinen Dr. Muhammed Adil şöyle konuştu: “Yeni anayasa önceki anayasa göre yüzde 60 kadarı olumlu bir şekilde çözüldü. Kalan yüzde 40’lık bölümün de pozitif anlamda düzenlenmesi ise zamana yayılarak adım adım çözülecek. Çünkü dış mihrakların Tunus’ta da kaosu meydana getirmek istediklerinin farkındayız. Sadece dış mihraklar değil, değişim istemeyen bazı Arap rejimlerinin ülkede kaos çıkması için çabaladığını biliyoruz. Bu durumdan dolayı varılan mutabakattan İslami kesimler de Arap milliyetçiler de ve sol kesimler de memnun.”

TUNUS, LİBYA VE MISIR’A ÖRNEKLİK TEŞKİL EDEBİLİR

Tunus'ta süreç anayasa taslağının onayıyla biraz nefes almış gibi görünse de 'Arap Baharı'nın etkilediği diğer ülkeler içinse aynı şeyi söylemek mümkün değil. 2011'de Muammer Kaddafi'nin ölümüyle sonuçlanan devrimden bu yana Libya'da siyasi çıkmaz bir türlü aşılamadı. Mısır'da ise ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin darbe ile yerinden indirilmesi sonrası sayısız katliam yaşandı. Tunus’taki başarının Mısır ve Libya için de örneklik teşkil edebileceğini belirten Dr. Muhammed Adil, ”Arap Baharı bitmedi, biraz durakladı sadece. Bazı rejimler hala yerinde duruyor olabilir ancak halkların kültürel fikirsel dönüşümü devam ediyor. Bu da büyük bir kazanım. Eğer ki dış mihrakların bir müdahalesi olmazsa halklar bulundukları ülkelerde kendi aralarında bir çözüm bulabilir. Tunus’ta örneğini gördüğümüz gibi…

Tunus’a devrim geldiği zaman Nahda şöyle bir prensibi olduğunu açıkladı; halk beni seçerse bile tek parti olarak hükümeti yönetmem. Bu durum çok hassas ve geçici bir durum ve bunun çok partili bir hükümetle olması gerekir.” demişti. Ve nitekim üçlü bir koalisyonla İslami parti Nahda’nın ağırlığında cumhurbaşkanı Arap milliyetçilerden, meclis başkanı solcu kesimden olmak üzere renkli bir hükümet üç yıllık bir süreçte Tunus’u bugünlere getirdi. Bu üç yıllık siyaset Tunus’ta yeni bir siyasi kültürü de oluşturdu. Tahmin ediyorum ki Tunus’ta başarılan bu durum Mısır için de Libya için de bir örneklik teşkil eder ve pozitif olarak etkiler. Mısır ile coğrafi konum itibarıyla biraz daha uzağız ama özellikle Libya ile sınırdaşız. Halk iç içe, kültür aynı, mezhep aynı yani bir Tunuslu ile bir Libyalı arasında pek bir fark yok. Ve Libya’da bu süreç içerisinde Tunus’ta olduğu gibi yeni bir anayasa hazırlığı ve devleti yeniden yapılandırma çalışmaları var. Libyalı siyasiler, Tunus’taki tecrübeden çok faydalanacaklardır diye tahmin ediyorum” diye konuştu. (Mehmet Özcan / İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir