• DOLAR 32.516
  • EURO 34.591
  • ALTIN 2498.764
  • ...
`İdareci takvalı, adil ve ehliyet sahibi olmalıdır``
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
MUŞ - Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla beraber, seçim çalışmalarına da hız verildi. İnsanların seçim yaparken çok dikkatli olması gerektiğini belirten Muş`un kanaat önderlerinden Molla Ali Arslan, toplumun refahının ancak adalet, Allah korkusu ve idarecinin ehliyet sahibi olmasıyla mümkün olabileceğini söyledi.
 
Bütün Müslümanların yeryüzünde adaleti sağlamakla yükümlü olduğunu, bunun ise ancak İslami bir yönetimle mümkün olabileceğini söyleyen Arslan Hoca, "Allah Teâlâ, `Allah size adaletli olmayı, akrabaya iyilikte bulunmayı, fuhşiyattan, münkerden uzak durmanızı emreder…` derken, bütün Müslümanların adaleti sağlamakla sorumlu olduklarını beyan ediyor... Adaletin zıddı zulümdür. Zulüm ise kıyametin karanlığıdır, sıkıntısıdır, zorluğu ve zahmetidir. Adalet hem dünyada hem ahrette aydınlıktır. Allah`ın kıyamet gününde arşın gölgesinde gölgelendireceği kimselerden birisi de adaletle hükmeden hükümdardır. Allah adaletten sonra ihsan yapmayı emrediyor bizlere. İhsan tüm iyilik, güzellik ve erdemliliği ihtiva ediyor. Biz ayette ki bu iki unsura baktığımızda ve günümüz dünyasının sistem ve yönetimleriyle karşılaştırdığımızda arzu edilen refahı ve huzuru görebiliyor muyuz? Mevcut sistemde” Adalet mülkün temelidir’’ deniliyor.
 
Peki, bu memlekette adalet yerini bulmuş mu?  Veya buluyor mu? Adalet dedikleri şey Müslüman halkın malını çalmak, rüşvetle çalışmak zulüm üzerine kurulmuş sistemle, zalimleri memnun etmek için mazlumların kanını emmek midir?`` diye konuştu.
 
"Belediyeler halka hizmet etmek için vardırlar"
Devlet yönetiminde veya yerel yönetimlerde yöneticilerin kendilerine referans olarak belirlemiş oldukları unsurun önemine dikkat çeken Arslan Hoca, "Bir bakalım yöneticilerimiz hangi kanunlara göre insanlara hükmediyorlar. Özellikle yerel yönetimlere baktığımızda, memleketi şenlendiren belediyelerdir. Belediyeler halka hizmet etmek için vardırlar. Peki, bunlar hizmet yaparken herkese eşit davranıyor ve nasıl hizmet etmek gerekiyorsa, o şekilde hizmet ediyorlar mı? Maalesef yerel yönetimlerde olsun devlet yönetiminde olsun devletin, halkının omuzlarındaki yükü hafifletmesi gerekirken, halkın sırtına yüklemiş olduğu vergilerle, halkı artık ayakta duramaz hale getirmiştir. Yani herkesin malumudur ki, güçlü olan eziyor,  zayıf olan ise her zaman olduğu gibi başına gelenleri sineye çekmek zorunda kalıyor.`` ifadelerini kullandı.
 
Allah`ın insanı yeryüzüne halife olarak gönderdiğini, bu nedenle Allah`ın "Adl`` sıfatının, halifesi olan insanda tezahür etmesi gerektiğinin altını çizen Arlan Hoca, "Adalet; Müslüman-  kâfir, güçlü-zayıf herkes için geçerli olmalı ve herkesi kapsamalıdır. Adalet dediğimizde Hz. Ömer akla gelmelidir. Kendisinde Allah korkusu olmayan kimsenin kendi nefsine zulmettiği gibi, insanlara da zulmedeceğinin kaçınılmazdır." dedi.
 
Yöneticinin Kur`an-ı Kerim`e vakıf olması gerektiğini vurgulayan Arslan Hoca, “Allah (cc) “Onların (müminlerin) işleri istişare iledir’’ diye buyuruyor. Resulullah (sav) “din nasihattir’’ diyor. Sahabe kimin için diye sorduklarında; Allah`ın peygamberi, müminlerin emiri ve tüm Müslümanlar için’ diye buyuruyor. Yani İslam toplumunu yönetecek olan kişinin yukarıda saydığımız vasıflara sahip olması ve yanlış yaptığı zaman Hz. Ebu Zer misali onu düzeltecek,  gerektiğinde onu anında koltuğundan indirebilecek bir mekanizmanın olması gerekir.
 
"Yöneticilerin söz ve fiilleri bir olmalıdır"
İslam toplumunun başına geçecek olan kişinin söz ve fiilleri bir olmalıdır. Allah`ın emirlerini yerine getirme noktasında çok hassas olmalı, hiç kimseden çekinmemeli, onun için, hüküm ancak Allah ve Resulünün olmalıdır. Kul hakkı konusunda Allah`tan korkmalıdır. Bugün insanları yöneten yöneticilere; “Allah’ın emirlerini yerine getirme noktasında kimseden korkma, kimsenin kınamasından korkma’’ dense acaba kaçta kaçı, kimin rızasını kazanmaya çalışacak. Maalesef öyle bir duruma geldik ki, insanlar sözüm ona deşifre olamamak için İslam’ın şiarlarından olan namazı bile terk etmektedirler. İnsanların kınamasından korktuğu için İslam’ın şiarlarını terk eden veya insanların teveccühünü kazanmak için riyakârca, göstere göstere ibadet eden inanlara ne kadar güvenilebilir? Nasıl bir adalet beklenir artık siz düşünün. Yani İslam toplumunu yönetecek olan kişi veya kişilerin Hz. Ömer’in adaletine sahip olması, en azından o hassasiyete sahip olmak için gayret göstermesi gerekir." diye konuştu.
 
"Herkes oy verdiği kişinin yapacaklarından mesuldür"
30 Martta yapılacak olan yerel seçimlerde oy kullanacak olan herkesin seçeceği idarecinin bütün yaptıklarına ortak olacağına dikkat çeken Arslan, “Önümüzde yerel seçimler var. Her Müslüman kullanacağı oy ve seçeceği kişinin yaptıklarından mesuldür. Başımıza tayin edeceğimiz kişilerin yapacakları tüm işlerde onlara ortağız. Hem günahlarının cezasından hem de sevaplarının mükâfatından biz de payımıza düşeni alacağız. Bu nedenle her birimiz başımıza tayin edeceğimiz insanı mezhep, meşrep, aşiret ve mensubiyetini gözetmeksizin, iyi analiz edelim iyi tanıyalım, o kişiyi her yönüyle değerlendirip öyle seçelim.
 
Yönetici olacak kişinin hükmü nefsinin hevasının hükmü değil, Kur`an ve sünnet olmalı, en azından buna gayret eden biri olmalı. Onun için referans İslam olmalıdır. Bu Müslüman toplum ancak böyle bir idare ve idareci ile yönetilmeye layıktır. Bu halk tarihin çöplüğüne atılmış kanunlarla değil, Allah`ın istediği bir şekilde yönetilmeye layıktır. Halkımıza son olarak diyorum ki “masiyet (günahlar) üzere değil, takva (Allah korkusu, Allah`a ibadet ve itaat) üzere bir araya gelin. İdarecilerinizi de bu düşünce ve şuurla seçin." dedi.  (M. Şirin Çağlayan - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir