Hür Dava Partisi (HÜDAPAR)nin Programı -1
ABDULKADİR TURAN / DOĞRUHABER / ANALİZ
Program, bir partinin varlık gerekçesini, kuruluş amacını, uzak ve yakın hedeflerini ortaya koyan resmi bir belge ve aynı zamanda parti mensupları ve topluma yönelik bir sözleşmedir. Her siyasi parti, kendi programı doğrultusunda faaliyette bulunur.
Aralık 2012’de kurulan Hür Dava Partisi’nin (HÜDA PAR) programının en dikkat çekici yönü, İslami yönünün daha giriş bölümünde açıkça ortaya konması ve son satıra kadar bu yönün programın esasını oluşturmasıdır.
Partinin kuruluş amacının açıkça yansıdığı,
Hukuki bir belge
Parti üyeleriyle bir sözleşme
Toplumla bir sözleşme
Kökleri en doğru şekilde ifade eden bir metin
Bugünü en doğru şekilde yansıtan bir fotoğraf
Geleceğe yönelik gerçekleşebilir vaatler niteliğinde bir program oluşturmanın güçlükleri vardır. Program, kuruluş amacını bütün yönleriyle yansıtacak; Kur’an, Sünnet ve Ümmetin icması doğrultusunda oluşacak, bununla birlikte hem dil hem de vaatler açısından toplumun anlayabileceği bir içerikte olacak.
Programın Giriş bölümünün sonunda bu değerli endişe “Ayakları yere basmayan, gerçekçilikten tamamen soyutlanmış, uygulanma imkân ve ihtimali bulunmayan mistik ideallerin peşinde değiliz. Gerçekleştirilebileceğine inandığımız ideallerimiz vardır. Bu ideallerimizin gerçekleşmesi için buna inanan herkes ile birlikte gerçekçi çözümler üretmeye, bu yolda imkân ve takatimiz elverdiği ölçüde yürümeye azimliyiz.
Özetle; düşüncemizde ve inancımızda, realiteyi görmezden gelmeyen bir idealizm ve ideallerimizi unutturmayan bir realizm (gerçekçilik) buluşur.
Amaçsız, gayesiz ve programsız bir fert veya toplumun varacağı bir hedefi yoktur. Hedefi olanlar yol alırlar, olmayanlar sadece dolaşırlar. İdeallerimizi hedefe koyup yürüyebildiğimiz kadar ömrümüzün ve takatimizin elverdiği menzile varmaya muvaffak olmayı ümit ediyoruz” şeklinde yer bulmuş. Program kitapçığı boyunca ifade edilen açık hedefler ve korunan sade dille bu ilk vaat, daha programın oluşturulma safhasında gerçekleştirilmiştir.
Dünyada bugünkü anlamda siyasi parti gerçeği yeni sayılır. Modern dünya, Fransız İhtilali sonrasında siyasi gruplarla tanıştı. Batı’nın bugün varlığını koruyan ilk siyasi partileri, 1830’larda İngiltere’de kurulan Muhafazakâr Parti ile aynı dönemlerde ABD’de kurulan Demokratik Parti’dir.
İslam dünyasının tarih olarak uzun, coğrafya olarak yaygın bir parti geleneği yok. Siyasi parti gerçeği, uzun bir dönem için neredeyse Türkiye (Osmanlı), Mısır, Malezya ve Pakistan ile sınırlı… Diğer İslam ülkelerinde partileşme oldukça yeni sayılır.
21 Mayıs 1889’da Sultan Abdülhamid’i tahttan indirmek için kurulan İttihad-i Osmani adlı dernek, İslam dünyasının ve Türkiye’nin en eski siyasi partisi kabul edilir. Bu ilk siyasi partinin İslam dünyasındaki İslamî hedef karşıtı partilerin atası olduğu da söylenebilir.
Cumhuriyet Döneminde 17 Kasım 1924’te kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, programına “Fırka, efkâr ve itikadat-ı diniyyeye hürmetkârdır” maddesini eklemiş. Parti, Şeyh Said Kıyamından sonra kapatılmıştır. 1950’de ilk kongresini yapan Millet Partisi, partinin “dini esasa dayanan ve gayesini saklayan bir cemiyet olduğu” gerekçesiyle 27 Ocak 1954’te resmen kapatıldı. 1951’de kurulan İslam Demokrat Partisi de 1952’de Malatya’da Ahmet Emin Yalman’a düzenlenen suikastla ilgili görülüp dini politikaya alet ettiği gerekçesiyle kapatılmıştır.
Milliyetçilik yanları İslamî yanlarına her zaman baskın gelen, kurucularının İslam’la ilgili fikriyatı tam net olmayan bu siyasi partilerin ardından Milli Görüş geleneğinin partileri gelir. Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi…
Bu partiler de günün zorlukları içinde program olarak farklı görünmek durumunda kalmışlar. Programla gerçeklik arasında bir parçalanmışlık yaşamışlar. Bu noktada 12 Eylül 1980 ihtilalinden hemen sonra kurulan Refah Partisi’nin programı, Türkiye’de İslami hassasiyetlere sahip bir parti programı oluşturmanın zorluklarını açıkça ortaya koymaktadır.
Refah Partisi programı, “Bu parti programı, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’nda yer alan Atatürk ilkeleri doğrultusunda… Cumhuriyet ve Demokrasiyi korumak… Türkiye Cumhuriyeti’nin her şeyden önce Atatürk milliyetçiliğine bağlı… görüşüyle hazırlanmıştır.” girişiyle başlar. Ardından programda 1. Madde olarak “Temel gayemiz milletimizi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmaktır” denir.
Burada açıkça görüleceği üzere, geçmişte İslamî bir söylem ve hedefe sahip siyasi partiler, kendi resmi programlarında günün zorlukları doğrultusunda araya İslamî ifadeler serpiştirilmiş, laik partiler görünümündeydiler.
Mısır’da 1907’de kurulan Vatan Partisi ve aynı süreçteki Millet Partisi de daha çok milliyetçi-Batıcı partilerdir. Mısır’da İslamî parti yapılanmaları 2011’de başlamış sayılır. Dolayısıyla bir gelenekten yoksundur. Pakistan’da Üstad Mevdudi önderliğinde faaliyet gösteren Cemaat-i İslamî, hiçbir zaman Pakistan siyasetinde Milli Nizam Partisi ve sonrasında kurulan partilerin Türkiye siyasetinde oynadığı rolü oynayamadı. Malezya’da daha 1951’de Malezya İslam Partisi kurulmuş ve bu parti ülke yönetiminde önemli bir yer tutmuşsa da bu ülkenin geleneği genellikle İslam dünyasına kapalı kalmıştır.
Hür Dava Partisi programı, programla asıl amaç, programla hedeflenen gerçeklik arasındaki parçalanmışlığı, farklılığı ortadan kaldırıyor, bu yönüyle İslam dünyasındaki parti geleneği içinde özgün bir yer ediniyor.
HEDEF FITRATA DÖNÜŞTÜR
HÜDA PAR’ın parti programının ilk cümlesinde dünya ve içindeki her şeyin Cenab-ı Allah tarafından insanın ihtiyaçları için yaratıldığı ve insanın hizmetine sunulduğu ifade edilmiştir. Bu, “Nereden geldik, elimizin altında ne var ve bunların varlık amacı nedir?” sorularına cevaptır. Kendisini bilmeyen, elinin altındakini bilemez. Eşyanın aslını bilmeyen, onunla doğru bir ilişki kuramaz. Eşyanın varlık amacını bilmeyen, onu amacına uygun dizayn edemez. Siyaset, bir dizayn girişimidir. İnsanı ve insanın hizmetine sunulan her şeyi yaradılış amacına uygun anlama, ilişkilendirme, organize etme, yönlendirme ve bu yönlendirmede mevcuttan daha iyi bir ürün oluşturma etkinliğidir.
Programın giriş bölümünün ikinci ve üçüncü paragraflarında insana yaklaşım konusunda ayrı ayrı, önce reddediş, sonra kabul vardır. Yanlış olanın reddi ve doğru olanın kabulü… Batılın reddi ve hakkın kabulü…
İnsanı Ahsen-i takvim olarak görmeyenlerin insan yaklaşımını red… İnsanın fıtratına dönüş çabasını kabul…
Batı’nın “İnsan, insanın kurdudur” felsefesini red, İslam’ın bütün insanlar insan olmakta kardeştir akidesini kabul… Batı için insan; kendisinden beden veya yetenek olarak zayıf bulduğunu, gaflete düşürebildiği hemcinsini avlayan bir insan avcısıdır; kendi öz türünün avcısı… Bu, hayvanlarda dahi görülmeyen bir avcılıktır.
İslam’da ise her insan, Âdem ve Hava’nın evlatları olarak diğer insanlarla kardeştir, doğruluk üzerine onlarla dayanışmak ve yardımlaşmak zorundadır. Programın giriş bölümünde bu uğurda çalışma vaadi açıkça ifade edilmiş: “Hayatın temel kanunu cidal ve savaş değil, dayanışma ve yardımlaşmadır. Fıtratı bozulmamış olmak kaydıyla ‘Kardeş kardeşine zulmetmez, darda kaldığında onu yalnız bırakmaz.’ Bu yüce değerleri yeniden ihya ile bu değerlere sahip olan ve bunları hayatında uygulayan bir insan ve toplumu yeniden inşa etmek gerekir. Bu uğurda elimizden gelen çabayı sarf etmek, her türlü olumsuz dış şartlara rağmen özünü korumaya çalışan ve saldırılara karşı direnen bizlere bir borç ve görevdir.”
O halde Hür Dava Partisi’nin Batılı bir ifadeyle misyonu yani en büyük hedefi, insanlığın fıtrata dönüşüdür. Bu, tevhid mücadelesi veren bütün hareketlerin temel hedefidir: İnsan, yeryüzündeki serüveninde varlık amacını unutmuş, fıtratından uzaklaşmış; tevhid önderleri ve onların izinden giden hareketler insanı yeniden fıtratına döndürmek için mücadele vermişlerdir. Fıtrata dönüş, en büyük hedeftir. O hedef doğrultusunda çalışmak muvahhid olmanın gereğidir.
Giriş bölümleri, bir tür program özetidir, programın minyatürüdür. Programın giriş bölümünde Hür Dava Partisi’ne neden ihtiyaç duyulduğu ifade edildikten sonra partinin tüzüğünde de yer bulan ilkeleri ve bu ilkeler doğrultusunda hedefleri ifade edilmiştir:
Bu hareket,
Adaletin hiçbir şeye feda edilemeyeceğine inanır.
Hiç kimsenin; toplumun beden, ruh ve akıl sağlığını bozacak fiillerde bulunmasını ve söz söylemesini hürriyet olarak tanımaz.
Vatandaşların; hürriyet, eğitim, sağlık, güvenlik ve insanca yaşama hakkını sağlamak için her türlü tedbirin devlet tarafından alınmasının zorunlu olduğuna inanır.
Hiçbir kişi veya kuruluşun; sahip olduğu mal, servet ve diğer imkânları başka bir kişi, kuruluş veya genel olarak toplumun zararına olacak şekilde kullanma hakkına sahip olduğunu kabul etmez.
Bu hareket; adaletin yeniden tesis edilmesini birinci hedefi olarak ilan eder.
Diğer hedeflerimiz;
Devleti ve siyaseti yeniden tanımlamak,
Toplumun temel değerlerini siyasete taşımak ve hâkim kılmak,
Toplumu sistemle değil, sistemi toplumun inanç değerleriyle uyumlu hale getirmek,
Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde içi boşaltılmış olan ve aslında bizi biz yapan insanî ve İslamî değerleri yeniden ihya etmek ve yaşanılır kılmak,
Can, mal, ırz, akıl ve nesil emniyetini sağlamak,
İnsani temel hak ve hürriyetlerin gerçek anlamda tanınmasını sağlamak,
İnanç ve ibadet hürriyetinin önündeki engelleri kaldırmak,
Kürt sorununun çözümünü sağlamak,
Maneviyatsızlık ve ahlaki yozlaşmaya dur demek,
Hakça bölüşümü ve sosyal adaleti sağlamak,
Gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırmak ve refahı tabana yaymak,
Toplumsal huzur ve barışa katkı sunmak,
Yargının adil, bağımsız ve tarafsız olmasını sağlamak,
Dış ilişkilerin mihverine adaleti yerleştirmek,
Komşu ülkelerle iyi geçinmektir.”
Devam Edecek...