• DOLAR 32.607
  • EURO 34.769
  • ALTIN 2497.003
  • ...
Boşanmalarda Tehlikeli Artış
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şükrü Gündüz / Doğruhaber

Toplumun temel taşı olarak kabul edilen ailede her geçen yıl boşanma oranları artıyor.  Bir tarafta evlenme yaşı yükselip evliliklerin sayısı azalırken, diğer tarafta da boşanmaların sayısındaki artış, felaketin ne derece ürkütücü boyutlara ulaştığını gösteriyor. Uzmanlar, ailelerde boşanmalar ve sorunların artmasının altındaki en büyük nedenin ailenin manevi değerler ve dini temeller üzerine değil de, dünyevi zevk ve maddi çıkarlar temeline dayandırılmasının bu sonuçların ortaya çıkmasında büyük bir etkiye sahip olduğunu belirtiyor.

BOŞANMA ORANLARI   HER YIL ARTIYOR

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2010 Ekim-Kasım- Aralık dönemini kapsayan dördüncü çeyreğe ilişkin Evlenme ve Boşanma İstatistiklerini göre, 2010 yılı dördüncü çeyrekte 137 bin 637 çift evlendi, 29 bin 326 çift boşandı. Söz konusu dönemde boşanma sayısında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artış meydana geldi. 2009 yılı dördüncü çeyreğinde 27 bin 670 çift boşanmıştı, rakam 2010’un aynı döneminde 29 bin 326’ya yükseldi.  Boşanma oranlarındaki artışı ve aile kurumunun karşı karşıya kaldığı tehlikeleri gazetemize değerlendiren Aileyi Koruma Ve Destekleme Derneği (AKODER) Başkanı Ayşe Bostancı, Aile kurumunun son yıllarda ciddi bir değişim geçirdiğine dikkat çekerek evlilikle ilgili algılar ve aileye bakış açılarının değiştiğini söyledi. 

AİLENİN ÇIKARLARI KORUNMALI

İnsanların farkında olmadan düşünme ve yaşama tarzlarının değiştiğini belirten Bostancı, “Bu sadece Türkiye ile sınırlı değil. Tüm dünyada çağdaş küresel kapitalist sistemin dayattığı yaşam tarzından birçok kurum etkileniyor. Aile ise bu kurumların başında geliyor. Aile kurumu temelde dini bir kurum, insanların toplumsal yapılarını kuran, haklarını güvence altına alan semavi dinlerin önerdiği bir kurumdur. Ancak hakim söylemin çıkarlarıyla ailenin çıkarları örtüşmüyor. Aynı zamanda bu sorunların sosyolojik, kültürel, psikolojik, ekonomik ve dini birçok boyutu da var. Bu sorunların önüne geçebilmek için insanların hayat algısını yeni baştan gözden geçirerek değersizleşen ve tüketim endeksli olan hayatlarından kurtulması gerekiyor” diye konuştu.

AİLE BENCİLLİK VE HIRSLARA KURBAN EDİLMEMELİ

“Modern dünyanın çıkarlarıyla ailenin çıkarları kesişmediği için kuralsız, ilkesiz, disipline olmadan yaşamak isteyen, bencilliklerini törpülemek istemeyen insanlar maddi çıkarları sona erdiğinde ilişkilerini bitirebiliyor” diyen Bostancı, “Aileyi çekirdek yapıya indirgeyen ulus devletin ekonomik çıkarlarıydı. Şimdi artık çekirdektede parçalanıyor. Bencilliklerin, hırsların, maddi çıkarların eline bırakılan insan bir arada aile ortamında yaşamayı değil, tek başına yaşamayı, sorumluluktan azade olmayı tercih ediyor. Geleceğine yatırım yapmayı değil anı yaşamayı tercih ediyor. Çünkü aile kişinin geleceğine yaptığı yatırımdır, yatırım yapmak belli bir sabır ve disiplin gerektirir” dedi.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir