• DOLAR 32.324
  • EURO 35.141
  • ALTIN 2295.944
  • ...
SON DAKİKA
`Hizbullah cemaati sivillere hiçbir zaman zarar vermedi`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
DİYARBAKIR - Hizbullah davasından tutuklu kişilerin vekilliğini yapan Av. Abdülgani Orhan, doksanlı yıllarda yaşanan olaylarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
 
Doksanlı yıllarda yaşanan olaylarla ilgili çok sayıda davaya girdiğini ve bu bağlamda sayısızca tanık ve mağdurla görüşme imkanı bulduğunu dile getiren Orhan, görülen davalardan edindiği izlenime ve mağdurların beyanlarından elde ettiği bilgiye göre, Hizbullah cemaatine, özellikle PKK tarafından 90`lı yıllarda birçok saldırının yapıldığını tüm bu saldırılara rağmen Hizbullah cemaatinin, halkın maslahatı için kargaşa çıkarmadığını ve çıkabilecek çatışma ortamından kaçındığını söyledi.

PKK`nin bu dönemde artan saldırılarına karşı, Hizbullah cemaatinin kendisini savunmasından başka bir çaresinin kalmadığını ifade eden Orhan, Hizbullah cemaatinin kendisini savunurken de çok dikkatli davrandığını ve sivillerin yaşamını riske atacak davranışlarda bulunmadığının altını çizdi.

İncelediği dosyalardan elde ettiği bilgilere göre, Hizbullah cemaatinin halkın maslahatı için çatışmalardan kaçındığını ve fertlerine yapılan ölümlü saldırılara karışı da uzun süre sabrettiğini dile getirdi.

"Çatışma ortamı yok, saldırı ve savunma var"
1990`lı yıllara çatışma ortamının denilemeyeceğinin altını çizen Orhan, "Çatışma ortamı iki taraf arasında çıkar ama burada durum farklı, PKK saldıran taraf ve Hizbullah cemaatini bitirme planları yaparken, Hizbullah cemaati ise kendini savunmuştur.
 
Hizbullah cemaatine her hangi bir saldırı olmadığı zaman kesinlikle bu cemaat herhangi bir saldırıda bulunmuyor." ifadelerini kullandı.

"PKK önce sol fraksiyona daha sonra İslami kesime saldırdı"
PKK`nin saldırı sürecinin 1990`dan önce başladığını söyleyen Orhan, " PKK silahlı mücadeleye başladıktan sonra sol fraksiyona sahip tüm grupları, imha politikası çerçevesinde ortadan kaldırdı, sindirdi ve kendi bünyesine almaya çalıştı. Sol fraksiyonlardan sonra İslami kimliğe sahip olan camia, tarikat ve cemaatlere yöneldi.
 
89 yılında öldürülen Âlimler, İslami kimliğe sahip olan şahsiyetler bilinen gerçekler. Bakıyoruz ki iki üç yıl boyunca o dönemde İslami kesim çok ciddi baskı altına alınıyor.
 
Sakallı ya da sarıklı olan veya kara çarşaflı olanlar tehdit gibi görülüp imha edilmeye ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Canları, namusları, malları ve dinleri tehdit ediliyor." dedi.

"Hizbullah cemaati halka zarar gelmesin diye PKK`ye elçi gönderdi"
Hizbullah`a yapılan saldırıların, dava dosyalarında net bir şekilde görüldüğünü söyleyen Orhan, " Bakıyoruz ki gerek Hizbullah`ın kendi resmi sitesinde delilleriyle ve tanıklarıyla açıkladıkları veya Hizbullah ana dosyasında ve diğer dosyalardaki yargılanan sanıkların beyanları ve devletin ele geçirmiş olduğu belgelere, Hizbullah`ın o zaman çatışma yaşanmasın diye PKK`ye temsilci gönderdiğini görüyoruz. Ve bu temsilcilerin de hayatta olduğu bilinen bir gerçek.
 
PKK`nin önde gelen insanlarıyla görüşme yapılıyor ve onlar temsilci mahiyetinde gelen insanlara bile hakarette bulunuyorlar onları yere yatırıp dipçiklerle darp ediyorlar ve eğer Hizbullah`a mesaj götürme durumunuz olmasaydı sizi öldürürdük diyerek, geri gönderiyorlar." şeklinde konuştu.

"PKK: Emrimize girin, buraları terk edin ya da hepiniz ölürsünüz!"
PKK`nin, Hizbullah`tan bölgeyi terk etmesini, kendisine katılmasını aksi takdirde tüm fertlerinin öldürüleceğini belirttiğini ifade eden Orhan, " Bu insanlar bu dayatmalara rağmen sabrı seçiyorlar.
 
İki üç yıl kendilerine karşı çok ciddi saldırılar olmasına rağmen hiçbir karşılık dahi vermiyorlar, diyorlar şiddet ortamı oluşmasın, halk burada çok ciddi zarar görür. Özellikle devlet içerisindeki çöreklenmiş olan karanlık yapılar bundan istifade eder.
 
Bunu PKK`ye birçok defa deklare etmelerine rağmen maalesef bir sonuç alınmıyor. Ve neticede saldırılar ve öldürme olayları çok ciddi bir şekilde arttıktan sonra bu insanlarda kendilerini savunma gereksinimi duyuyorlar. Canlarını, mallarını, ailelerini ve dinlerini savunma adı altında bir savunma stratejisi geliştiriyorlar ve kendilerine saldırı olduğu zaman bu saldırıya karşı kendilerini savunuyorlar." dedi.

"PKK, İslam`a ve dindarlara saldırıyor"
Etrafta dolaşan PKK-Hizbullah çatışması söylemlerine kesinlikle karşı olduğunu, çünkü ortada çatışma değil Hizbullah cemaatine karşı saldırıların olduğunu söyleyen Orhan, " Arıyorum inceliyorum her türlü resmi evraka bakıyorum PKK ve Hizbullah çatışması diye bir çatışma göremiyorum.
 
PKK-Hizbullah çatışması diye bir çatışma vardır diyemiyorum. Çünkü tek taraflı bir saldırma söz konusudur. PKK gelip cana, mala, namusa ve dini değerlere saldırıp imha etmeye, insanları, kadın, çocuk, yaşlı ve genç demeden katlediyor, Hizbullah cemaati ise tüm bunlara karşı halkın maslahatını gözetiyor." ifadelerini kullandı.

"Hizbullah kendini savunmaya başladı"
Tüm bu saldırılar karşılık Hizbullah cemaatinin kendisini savunmak için karşılık verdiğini, bu karşılık vermede de halkın kılına dahi zarar gelmemesi için çok dikkatli davrandığını dile getiren Orhan, " İslami değerlere sahip cemaatlere yapılan tüm saldırılara karşı Hizbullah cemaatinin hem kendilerini hem de diğer İslami grup ve cemaatleri korudukları görülmektedir.
 
İslam ve camialara karşı herhangi bir saldırı gerçekleşmediğinde Hizbullah cemaatinin hiçbir saldırı yapmadığı bilinen bir gerçektir. Bu yönüyle çatışmadan bahsedilemez. Bu tamamen bir savunma stratejisidir." şeklinde konuştu.

"PKK`yi kullananlar ortada"
Şiddet ortamını kanla beslenen kişi ve ya kurumların istediğini söyleyen Orhan, " PKK gerek üst düzey yöneticileri gerekse de birçok dosyaya yansıyan resmi ifadelerle PKK`nin yurtiçi ve yurtdışı kişi ve kurumlar tarafından kullanıldığını net bir şekilde görülmekte. Tüm bunlar delilleriyle net bir şekilde ortada.
 
Fakat Hizbullah cemaatine baktığımız zaman hiç kimse tarafından kullanıldığına dair hiçbir veri söz konusu değil. 91 ile 94 yılları arasında PKK tarafından bir dayatma sonucu oluşan bir saldırı durumu söz konusu olmuş.
 
Jitem ve Ergenekon varı yapıları vs. bu fırsatı değerlendirerek, insanları kaçırmış, işkenceler etmiş katletmiş cesetleri bile hala bulunamamıştır." dedi.

PKK`nin gözünde halkın değeri yok
PKK`nin halka değer vermediğini hatta kendi militanlarını dahi değersiz gördüğünü söyleyen Orhan, " PKK`nin bu yönüyle hem kendi elemanlarına hem Kürt halkına hem de tüm halka zarar verdiği nettir.
 
Fakat Hizbullah`a baktığımızda bunu asla söyleyemiyoruz. Saldırı yapıldıktan sonra saldırıyı yapanlara bunun emir ve talimatını verenlere, sebep olanlara yönelik etkisizleştirme operasyonları yapmış. Halk zarar görmesin diye asla hiçbir tarama eyleminde bulunmamıştır.
 
Ne PKK tarafı ne de Devlet tarafı Hizbullah`ın bir yeri taradığına dair hiçbir şekilde bir dosya ortaya koyamaz.
 
Hizbullah halka zarar vermek isteseydi PKK`ye zarar vermek adına PKK`ye ait kurumlara gelir saldırır orda bulunan vatandaşlar da zarar görürdü. Ama elemanlarını kaybetme pahasına bunları yapmaktan kaçınmıştır." ifadelerini kullandı.

Hizbullah cemaatinin halkın maslahatını gözetlediği için yüzlerce ferdinin yakalandığını, bazılarının öldürüldüğünü söyleyen Orhan, " Zarar görme pahasına halkı düşünmüş ve halkın zarar görmemesi için elinde gelen tüm tedbirleri almıştır. Diyarbakır Adliyesindeki 1991 yılından bugüne kadar Hizbullah ile alakalı açılmış olan dosyaları incelediğimizde bunu net bir şekilde görebiliyoruz." dedi.
(M. Sait Adiyaman - İLKHA)
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir