• DOLAR 32.553
  • EURO 35.494
  • ALTIN 2330.477
  • ...
Kanayan Yara Arakan - Dosya Haber
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
ARAKAN DOSYASI / Mesut Gözlü / Doğruhaber
 
Rohingyalar; Güneydoğu Asya`da esas olarak Myanmar`ın Arakan Eyaletinde yaşayan, mülteci olarak da Bangladeş ve Malezya`da da görülen ve dilleri Hint-Avrupa dil ailesine giren Sünni Müslüman bir halktır.

2012 Arakan Bölgesi ayaklanmalarında Arakan Eyaletinin kuzeyinde yaşayan komşu Budist Rakhine halkının etnik temizlik saldırılarına maruz kaldılar ve Bangladeş`e sığındılar. Birleşmiş Milletlere göre Rohingyalar dünyanın en eziyet gören etnik gruplarından biridir.

Birçok Sömürüye Maruz Kaldılar
Myanmar, birçok kez isim değişikliğine uğramış bir ülkedir. İngilizler, sömürgeleştirdikleri bu ülkeye “Burma‟ ismini vermişlerdi. Ardından ülkeye gelen Fransızlar “Birminya‟ demişler, 1974 yılında resmî adı “Birmanya Sosyalist Cumhuriyeti‟ 1988’de ise “Birmanya Birliği‟ olmuştu. Nihayetinde son olarak 1989’da yönetimi ele geçiren askeri cunta, ülkenin adını “Birleşik Myanmar Cumhuriyeti‟ olarak değiştirdi.
Hâlihazırda Myanmar, Burma ve Birmanya olarak farklı şekillerde anılmaya da devam ediyor. Bu kadar isim değişikliğine maruz kalması Arakanlı Müslümanların sömürgeci zihniyetten neler çektiğinin bir kanıtıdır.

Nüfus
Çoğunluğunu Budistlerin oluşturduğu yaklaşık 70 milyon nüfuslu ülkede (rakam tam olarak bilinmiyor), nüfusun yüzde 4 – 5 ‟ ini Müslümanların oluşturduğu tahmin ediliyor.
BM’ nin 2009 verilerine göre 729.000 nüfusa sahip olan Arakanlı Müslümanların gerçek nüfusunun ne kadar olduğu net değildir. Müslümanlar içerisinde ise ülkenin batısındaki Arakan (Rakhine) eyaletinde yaşayan Rohingyalı Müslümanların nüfusunun 1,5 milyon civarında olduğu belirtiliyor.
Bu sayının yaklaşık iki katını oluşturan 3 milyon Rohingyalı mülteci ise Bangladeş, Pakistan, Tayland, Malezya, Suudi Arabistan ve Avrupa topraklarında yaşıyor.
Etnik Gruplar

64 yerli ırkın yaşadığı ve 200 farklı dil ve lehçenin konuşulduğu ülkede, etnik azınlıkları sistematik baskı ve ayrımcılık politikalarına maruz bırakmaktadır.

Ülkenin yüzde 68 ‘ ini Burmalılar, yüzde 9’ unu Şanlar, yüzde 7’ sini Karenler, yüzde 4’ ünü Budist Rakhineler, yüzde 3’ ünü Çinliler, yüzde 2 ‘sini Monlar, yüzde 2 ‘ sini Hintliler, kalan yüzde 5 ‘ ini ise aralarında Arakanlı Müslümanların (Rohingyaların) da bulunduğu diğer etnik gruplar oluşturmaktadır.

Yeraltı Zenginlikleri
Önemli yeraltı zenginliklerini topraklarında barındıran ve özellikle de “sorunlu bölge‟ olarak isimlendirilen Arakan eyaleti zümrüt, yakut, petrol, pirinç ve kereste bakımından oldukça zengindir. Ülkenin başlıca doğal kaynaklarını ise petrol, kereste, kalay, antimon, çinko, bakır, tungsten, kurşun, kömür, mermer, kireçtaşı, değerli taşlar, doğalgaz ve hidroenerji oluşturuyor.

Tarihi
Myanmar devlet yönetiminin iddiasına göre, Arakan’da yaşayan Müslüman halk, bölgeye dışarıdan gelmiştir ve gelen bu insanları genel olarak Bangladeş’ten gelen balıkçılar oluşturmaktadır. Bu iddia gerçek dışıdır.
 
Rohingyalılar, üzerinde yaşadıkları 50 bin km2’lik toprakların esas sahipleridir.

Tarihleri milattan önce 3. yüzyılda kurulan Vesalı Krallığı’na dayanmaktadır.
 
İslam’la tanışmaları ise 8. yüzyılda gerçekleşmiştir. Irk olarak Hint (Avrupa – Hint) ve Moğol (Avrupa – Moğol) etkileşimleri çerçevesindedir ve dilleri Güney Bangladeş’te kullanılan dile benzemektedir. Arakanlılar antropolojik (insan bilimidir. Tüm toplumları, kültürleri, insan kalıntılarını ve fiziksel, biyolojik yapılarını inceleyen bilim dalıdır) özellikleri itibarıyla “Indo-Mongoloid‟ sınıflamasına girmektedirler. 15. Yüzyıl’da kurulan İslam Krallığı boyunca Arap alfabesini kullanmışlardır. Bölgedeki yer isimleri ve eşyaların adları gibi olgular da bölgenin Budistlerden çok daha önce Müslümanların hâkimiyeti altında olduğunu göstermektedir.

Bu görüşe göre, 1300 yıl önce Yemen’in Hadramevt Şehrinden bölgeye gelen Arap-Müslüman tüccarlar aracılığıyla Arakanlılar İslam’la tanışmışlardır. Müslüman Arap tüccarların gemilerinden biri, Arakan adalarından birinde kayalara çarparak parçalanınca mürettebattan sağ kurtulanlar kıyıya çıkmış ve kurtuluşun verdiği sevinçle hayat buldukları bu adayı Ardu’rrahmeh/ Rahmet Diyarı olarak isimlendirmişler ve burada yaşamaya devam etmişlerdir.
 
Yerel halkla evlenerek bölgenin yerli halkı arasına katılmışlar, böylece İslam dini de Arakan’ın dört bir yanına yayılmıştır. Hatta Arap tüccarlar diğer komşu adalara ve ülkelere de İslam dinini yaymak için tebliğci olarak gitmişlerdir.
 
İslam dini toplumda gittikçe kabul görmeye başlayınca, ülkenin kralı Narameikla da İslam’ı seçerek Müslüman olmuştur. Böylelikle ilk kez 15. yüzyılda bölgede “Arakan İslam Krallığı” kurulmuştur. O tarihten bu yana, halkın çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen aynı halktan oluşan Budistler de vardır. Arakan’ın iki yerli halkından Müslüman olanları Rohingya, Budist olanları ise Rakhineler (Maghlar) olarak isimlendirilmektedir. Arakan İslam Krallığı kendine ait paralar bastırmış, paraların üzerine kendi İslami kültürünü andıran figür ve yazılar nakşetmişler, Arap harfleri ile Kelime-i Şehadet yazdırmışlardır.
Müslüman olmasalardı veya iddia edildiği gibi Budist olsalardı bu tür yazılar yazmaları mümkün olmazdı Müslümanların tüm mallarına ve mülklerine el konuldu. Daha sonra da kimlikleri yok sayıldı. Kimliği ve malı olmayan Müslümanlar vatandaş olarak kabul edilmemeye ve Bangladeş’ten gelmiş kaçak balıkçı köylüleri olarak lanse edilmeye başlandı. Devlet dairelerinde çalışan tüm Arakanlı Müslümanlar görevlerinden uzaklaştırıldı. Bölgeye Bangladeş’ten getirilen Budistler yerleştirilip, demografik yapıda değişim hedeflendi. Buda’nın öğretisine göre “insan öldürmek yasak” olmasına rağmen, Budist din adamları “Müslümanları öldürmenin dinen yasak olmadığı” fetvası vermişlerdi.
 
Askeri cuntanın baskısı ile Budist din adamları “Müslüman kadınların kaçırılmaları ve tecavüze uğramaları” için azmettirici beyanlar vermekten kaçınmadılar. Arakan eyaletinde yaşayan Müslüman halkın evlerine sıklıkla baskınlar düzenlendi. Halk canını kurtarmak için dağlara kaçıp, oralarda yaşamaya başladı. Budist Rakhineler her ne kadar Rohingyalı Müslüman öldürürse öldürsün, hiçbir şekilde suçlanmıyor ve ceza almıyorlardı. Devlet himayesindeki Budist milis güçler, toprak elde etmek için sürekli olarak Müslüman katletmeye başladılar.
 
Bölgede yapılan incelemelerin verilerine göre, cuntanın işbaşına geldiği 1962 yılından, 2000 yılına kadar 35.000 Arakanlı Müslüman öldürüldü. Yüzlerce kadına tecavüz edildi ve Müslümanların tüm mal varlıklarına el konuldu. Devletin iletişim araçları İslam dini hakkında yalan ve iftiralar yaymak için kullanıldı. Arakan Müslümanları her yıl sistematik şekilde gerçekleşen baskılar sonucu evlerini terk ederek, komşu ülkelere mülteci olarak veya kaçak yollarda giriş yaptılar.
 
Komplolar Ve Ardından Katliam…
Budistlerin vahşice saldırılarını tetikleyen asıl gelişme ise 2012 Mayıs ayının sonunda Ramri kentinde Budist bir rahibenin üç Rohingyalı Müslüman’ın tecavüzüne uğradığı ve öldürüldüğü yalan haberinin yayılmasına dayanıyor. Bu haber tüm medya kuruluşlarınca flaş haber olarak verildi. Galeyana gelen ve “namuslarını temizleyeceklerini‟ (!) dile getiren Budistler, intikam yeminleri eşliğinde sokaklara döküldü. Bunda, medyanın taraflı yayınları kadar, “Tanrının emri gereği intikamın şart olduğunu‟ sesli şekilde dillendiren Budist rahipler etkili oldu.
 
3 Haziran günü Umre ziyaretinden dönen Rohingyalı Müslümanların bulunduğu otobüse Budistlerce saldırı düzenlendi. Bu olay sonucu 10 Müslüman linç edilerek vahşice katledildi. Bununla yetinmeyen saldırganlar, Moungdaw’daki Müslümanlara Cuma namazı çıkışı saldırdılar, evlerini ve işyerlerini yağmaladılar. Güvenlik güçlerinin adeta seyirci kaldığı bu saldırılar sonucunda onlarca Müslüman, sokak ortasında katledildi ve cesetleri hemen toplanarak bilinmeyen bir yerde yakıldı. Böylece katliamın delilleri ortadan kaldırılmaya çalışıldı ve sonrasında olaylar dalga dalga tüm eyalete yayılmaya başladı. Nihayet eyalet başkenti Sitve’ye (Akyab) sıçrayan olaylar sonucu 1,5 milyonun üzerindeki Müslüman’a yönelik yoğun bir Budist saldırısı başlatıldı.
 
Olaylar bu yönde cereyan ederken, basın yayın kuruluşları tam tersi haberler yapıyor, Müslümanların Budistlere saldırdığını ve öldürdüğünü iddia ediyorlardı. Bu yayınlarla ülke ve dünya kamuoyu yanıltılarak binlerce Müslüman tutuklandı. Camiler kuşatıldı, halka sokağa çıkma yasağı getirildi. Ancak Budist halk bu yasaktan muaftı. Devlet güçleri destekli “Lon Thein‟ milis teröristleri Müslümanların evlerini basarak katliamları artırdılar, evini yaktıkları Müslümanları da bölgeden göçe zorladılar.
 
Halk ilkel botlarla Bangladeş’e doğru kaçmaya başladı. Olayların kısa süreli ilk bilançosu korkunçtu. 6 binden fazla Arakanlı Müslüman katledildi, 13 bin kişiden haber alınamıyordu.

İkinci katliam dalgası ise 24 Ekim 2012’ de başladı. Kurban Bayramı arifesinde başlayan olaylar neticesinde de 1000’e yakın ev yakıldı, 3 bine yakın Rohingyalı Müslüman sivil katledildi. 3 Ocak 2013, Perşembe gecesi Başkent Akyab’ta bulunan Müslüman tüccarlara yönelik yeni bir katliam dalgası başlatıldı. İşyerleri gece karanlığından yararlanılarak yağmalandı, 18 iş adamı evlerinden alınarak kaçırıldı. Bunlardan bazıları, fidye istenerek serbest bırakıldılar ancak bazıları hâlâ kayıp. Devlet yetkilileri ise böyle bir olayın olmadığını belirtiyorlar.

Baskı, Tecrit, Tehcir, Tecavüz ve Katliam…
Güneydoğu Asya ülkelerinden Myanmar, Budist cunta yönetiminin on yıllar boyunca ülkede-ki Müslüman azınlık Rohingyalılara uyguladığı sistematik asimilasyon ve tehcir politikalarının yanı sıra yaptığı zulüm ve katliamlarla gündeme geldi.
 
Seyahat Yasağı
Rohingyalı Müslümanların Arakan dışında Myanmar’ın başka bölgelerine, şehirlerine gitmesi kanunla yasaklanmış durumda. Ama aynı halkın Budist olan insanları istedikleri yere özgürce gidebilmektedir. Bir yere gidilecekse, resmî makamlardan özel izin alınması gerekiyor. Bunun için bir dilekçe yazmak ve seyahat gerekçesini bildirmek gerekiyor. Eğer ziyaret sebebi görevli resmî makam tarafından onaylanırsa, seyahate izin çıkıyor. Bu işlemin ise minimum 2 ya da 3 aylık bir vakit aldığı belirtiliyor.
 
Evlenme Yasağı
Müslümanların nüfuslarının artmasını engellemek ve tamamını ülkeden çıkarmak için her türlü yol ve yöntem Myanmar devleti tarafından uygulanıyor. Bunlardan bir tanesini de evlenme yasağı oluşturuyor. Evlenecek kişilerin önceden resmî makamlardan izin almaları gerekiyor. Bu izin alma işi de bayağı bir çaba sarf etmeyi ve para harcamayı gerektiren bir prosedüre tâbi.
 
Yapılacak resmî işlemler sırasında istenen evraklar ve gösterilen muamele adeta Müslümanların evlenmesini imkânsız kılmaktadır. Yetkililer, evlilik izni almak isteyen çiftlerden yüksek miktarda vergi almakta, bu vergiler 50 bin ila 300 bin Kyat (800 $ – 3700 $ ) arasında değişmekte, evlenecek her kadın ve erkek tarafından ödenmek zorundadır. Bu verginin peşin ödenmesi gerekmektedir. Eğer peşin ödenmezse o zaman evlenmelerine izin verilmemektedir. Ancak vergiyi peşin ödeyenlerin dahi evlenme garantisi yoktur. Budist yetkili keyfi olarak evlenmeyi iptal edebilir. Bu durumda ödenen vergi de geri iade edilmemektedir. Ayrıca evlilik izni çıktıktan sonra en az 2 ya da 3 yıl beklemek gerekmektedir. Bu nedenle bazı çiftler evlenmek için kaçak olarak Bangladeş’e gitmektedir. Ayrıca evlenecek çiftleri de “muayene” adı altında rezilce ve onur kırıcı uygulamalara tâbi tutmaktadırlar.

Çocuk Sahibi Olma Hakkı
Myanmar devletinden yukarda bahsedilen şartlarda evlenme izni alan çiftler en fazla 2 çocuk sahibi olabilirler. 2’den fazla çocuk yapan hem çok ağır vergiye tabi tutuluyor, hem de evlenme izni iptal ediliyor. Ülkedeki kanunlara göre evlenme izni olmadan yaşamak yasak. Bu yasak daha çok Müslümanların yaşadığı bölgelerde uygulanıyor. Sadece Arakanlı Müslümanlar değil, ülkedeki diğer gruplar da bu yasağa tâbi. Bunu kontrol etmek için de, her yıl tüm aile bireylerinin toplu halde çektirdikleri bir fotoğrafı devlet yetkililerine teslim etmeleri zorunlu kılınmış. Her ölen ve yeni doğan çocuk için devlete vergi verme zorunluluğu bulunuyor.
 
Özel Hastane Zulmü
Hasta olan kişiler ancak özel hastanelere gidebilir. Dolayısı ile hastane yüzü görmeden hayatını kaybeden binlerce Müslüman bulunmaktadır.
 
Araç Sahibi Olunamıyor
Müslümanların araç sahibi olma hakları da yok. Müslümanlara araç ehliyeti verilmiyor.
 
Sabit Veya Cep Telefonu Ve İnternet Kullanma Hakları
Ayrıca sabit telefon ya da cep telefonu alma hakları da yok. İnternet zaten Arakan eyaletinde bulunmuyor. Olsa da, o haktan ancak Budistler yararlanabiliyor. Müslümanların interneti kullanmaları kesinlikle yasaktır.
 
Günde 4-5 Saat Elektrik
Ülkenin diğer bölgelerine elektrik verilirken, Arakan bölgesine günlük sadece 4-5 saat elektrik veriliyor.
 
Beton Ev Yapmak Yasak
Beton evler yapmaları yasak olan Müslümanlar, evlerini ahşaptan yapmak zorundadır. Devlete ait kabul edilen bu evler yanlışlıkla yanarsa ev sahibi devletin evini yakmaktan altı yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaktadır.

İşyeri Açmak Yasak
Bir Müslüman iş yeri açabilmek için bir Budist’le ortaklık kurmak zorundadır. Bu ortaklıkta Budist, sermaye koymadan işletmenin yarısına ortak olmaktadır.
 
Hayvan Başı Vergi
Müslümanlar, hayvanları için her yıl devlete vergi ödemek zorundadır.
 
Keyfi Tutuklamalar
Bir Müslüman’a bir suç isnat edildiğinde kendisini savunma hakkı verilmemekte ve derhâl hapsedilmektedir. Polis ya da asker sebepsiz yere bir Müslüman’ın evine baskın yapabilmekte ve kendisine herhangi bir suçlamada bulunabilmektedir. Baskını yapanlar tutuklama yapmamak için rüşvet istediklerinde istedikleri rüşveti alamazlarsa kişiyi derhâl tutuklamaktadırlar.
 
Sokağa Çıkma Yasağı
Müslümanların saat dokuzdan sonra sokağa çıkması ve polisten izinsiz akraba ya da komşu ziyareti yapmaları yasaktır.
 
“Yabancılara Aittir‟
Müslümanların vatandaşlık hakları yoktur. Müslümanlara üzerinde “yabancılara aittir” ibaresi yazan özel beyaz bir kimlik verilir. Bu kimlik sadece bilgi amaçlıdır. Hiçbir geçerliliği yoktur.
 
Pasaport Ve Seyahat Yasak
Müslümanlara pasaport verilmemektedir. Komşu Bangladeş’e geçmek için geçerli bir belge düzenlenmekte, bu belge bazen geri dönüşte kabul edilmemekte ve bu kişiler ülkelerine geri dönememektedirler.
Müslümanların seyahat özgürlüğü yoktur. Bir Müslüman, köyünden başka bir köye gitmek için devlete vergi verip izin almak zorundadır.
 
Köle Gibi Çalıştırmak Serbest
Müslümanlar hiçbir ücret almadan devlet ya da Budistlerin işlerinde çalıştırılmaktadır.
 
Aile Bireyleri Her Yıl Fotoğraf Vermek Zorunda
Tüm aile bireylerinin tamamının yer aldığı bir fotoğraf her yıl hükümet yetkililerine teslim edilmek zorundadır. Doğan her çocuk ve ölen her aile bireyi için devlete vergi verilmesi zorunluluğu vardır.
 
Camii Ve Medreseye İzin Yok
Devletten izinsiz mescit ve medreselerin tamiri yapılamamaktadır. Bu yasağı denetleyebilmek için de rutin bir uygulama olarak mescit ve medreseler yılda üç defa fotoğraflanmak zorundadır. İzinsiz tadilat yapılması durumunda altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ve para cezası uygulanmaktadır. Son 20 yılda yeni cami veya medrese yapımına asla izin verilmemiştir.

“Müslümanlar öldürülürken alkışlayan insanlara rastladık”
Arakan bölgesinde yaşayan Müslümanların maruz kaldığı zulümleri incelemek için Arakan bölgesine giden İnsan Hakları için Doktorlar üyesi Holly Atkinson; Camilerin, Arakanlı Müslümanlara ait evlerin yakılarak yerle bir edildiklerine şahit olduklarını söylemektedir.
 
“Camilerin yerle bir edildiğine şahit olduk” diyen Atkinson, Müslüman halkın işyerlerinin tamamen kullanılmaz hale getirildiğini belirtti. Atkinson, “şiddete maruz kalanlarla görüştüğümüzde olaylarda daha büyük dramların yaşandığına şahit olduk. Küçük çocukların dahi ayırt edilmeden korkunç bir şiddete uğradığını gördük. Tüm bu dram yaşanırken, Müslümanlar öldürülürken alkışlayan insanlara rastladık” diyor.
 
NOT: Bu dosya hazırlanırken Güney Asya Stratejik Araştırma Merkezi (GASAM) ın yapmış olduğu Arakan 2013 raporundan ve “Dünden Bugüne Arakan” kitabından faydalanılmıştır.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir