• DOLAR 32.663
  • EURO 34.815
  • ALTIN 2508.569
  • ...
`Siyasi tutuklularla ilgili yasalar düzeltilsin`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın Diyarbakır`daki söylemlerinden sonra gündeme gelen siyasi genel af konusu gündemdeki yerini koruyor. Konula ilgili sorularımızı yanıtlayan İnsan Hak ve Hürriyetler Derneği (Hür-Der) Genel Başkanı Av. Şaban Dalgın ve Hür Dava Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Av. Mehmet Mehdi Oğuz, özellikle 2000`li yıllarda siyasi düşüncelere adeta pranga vurulduğunu ve inandığı değerler çerçevesinde yaşanmak isteyen binlerce insanın cezaevlerine atıldığını hatırlatarak, siyasi mahkûmlarla ilgili yasalarda gerekli düzenlemelere gidilmesi ile cezaevlerinde bulunan siyasi tutukluların yüzde 90`nının dışarı çıkabileceğini belirttiler.

"Brifinglenmiş hâkimlerin verdiği kararla yüzlerce dindar hala cezaevinde"
28 Şubat 1997`de yaşanan darbede zulmedenlere yönelik ciddi bir yargılama yapılmadığını belirten Hür-Der Genel Başkanı Av. Şaban Dalgın, hem bu zulmü yapanların zulümlerinin yanlarına kar kaldığını hem de burada mağdur olanların mağduriyetlerinin giderilmediğini belirti.

Hür-Der Genel Başkanı Dalgın, o yıllarda din olgusunun kamudan tamamen kaldırılmak istendiğini, dinsiz bir devlet ve toplum oluşturulmaya çalışıldığını ifade ederek, "Hastanelere gitmek dahi belli yasaklara tabi tutuldu. İnsanlarımızın o aşamadaki tüm mağduriyetleri yedikleri cezalar hala devam etmekte ve hala o sürecin brifinglenmiş hâkimleri ve yargıçlarının vermiş oldukları kararlar nedeniyle cezaevlerinde yüzlerce dindar insan sırf camiye gittikleri için İslami faaliyetler nedeniyle cezaevlerinde bulunuyor. Bu zulüm hala devam ediyor. Bu zulmü halen Ak Parti de ne yazık ki gidermiş değil. Hükmünü yitirmiş olan hâkimlerin verdiği cezalar hala devam ediyor." Dedi.
 

Sadece cezaevlerindekilerin değil cezaevine girip çıkanların da hak ihlallerinin devam ettiğini ifade eden Dalgın, bu insanların herhangi bir kamu kuruluşunda çalışmak için uğraştıklarında ciddi mağduriyetlerle karşılaştıklarını dile getirerek, "Özellikle imamlara yönelik şimdiye kadar Diyanet İşleri Başkanlığı bu mağduriyetleri giderecek bir önlem almamıştır" şeklinde konuştu.

"Hükmünü yitiren hâkimlerin verdiği cezalar infaz ediliyor"
Türkiye Cumhuriyeti`nin oluşturduğu Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Özel Yetkili Mahkemelerin ve şimdi ise ismi Özel Bölge Mahkemeleri olarak değiştirilen mahkemelerle bu sistemi kabullenmemiş olan ya da İslami düşünce ve fikirlerinden dolayı binlerce insanın mahkum edildiğine ve cezaevlerinde süründürüldüğüne değinen Dalgın, "Bu mahkemeler bu insanların hayatlarıyla oynamış olan mahkemelerdir. Şu anda ne yazık ki bu mahkemelerin verdiği hükümler infaz ediliyor. Yüzlerce dindar Müslüman bu mahkemelerin verdiği kararlarla cezaevlerinde ölüme mahkûm edilmişlerdir. Mağduriyetlerle ilgili bizler mağdur olan insanların cezaevlerine gitmek kaydıyla sorunlarını dinliyoruz. Ama bu yetmiyor. Çünkü bu insanlar 20 yıldır bu cezaevlerinde haksız bir şekilde işte Hizbullah davasından, Vasat`tan Hizbuttahrir`den Sivas olaylarından içeride tutulmaktadırlar. Gerçekte bu insanların ekser çoğunluğu hiçbir suç olabilecek fiil ve davranışlarda bulunmamışlardır. Sadece işte "Birlikte camiye gitmişsiniz", "bir grupla bir dergi etrafından bir araya geliyorsunuz" diye içeri almışlardır. Ekser çoğunluğunun hiçbir kimseye bir zararları olmamış ve mağdur bir şekilde cezaevlerinde bulunuyorlar bunların bir an önce çıkarılmaları gerekir. Bunların çıkarılması için bir yasal düzenleme gerekiyor. Zulümleri ortadan kaldırmak için af ya da terörle mücadele yasalarını kaldırması lazım" diye konuştu.

"Bu mağduriyetlerin giderilmesi siyasi iktidarın boynunun borcudur"
"Bu mağdur olan insanların artık bu saatten sonra mağduriyetlerinin giderilmesi siyasi iktidarın boynuna bir borçtur" diyen Dalgın, bununla ilgili gündem oluşturulması ve kamuoyunda ses getirecek çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi.
Dalgın daha sonra değerlendirmesini şöyle sürdürdü: "Sırf İslami yaşadıkları için şu anda cezaevlerinde bulunan insanların sadece onları değil fikri nedeniyle cezaevlerinde bulunan her kesin bir af yasası ile bu mağduriyetlerine son verilmesi zorunludur o yönden bizim iktidarı ve diğer partileri zorlanması ve STK`lar üzerinden gündem yapılması zorunludur. Yoksa çıkarılan pişmanlık yasaları ya da topluma kazandırma adı altında yapılan düzenlemelerin pek itibar görmediğini ve gelinen noktada periyodik olarak her hükümet 10 yılda bir sanki bir genel af çıkarıldığı ve bundan da sadece adli mahkûmların yararlandırıldığını görüyoruz. Bu işin tuhaf olan tarafı da budur. Halkın af etmesi gereken suçları kendisi af ederken kendisine karşı yapılan ve siyasi suç olarak kabul edilen suçları ise affetmiyor. Gerçekten siyasi katliamlar yaşanıyor. Devlet vatandaşın vatandaşa karşı işlediği suçlarda vatandaş adına karar veriyor. Ama tuhaf olan kendisine karşı çıkan insanlara karşı ise bir af söz konusu olmamış ve bu insanlar baskılanmaya devam edilmiştir. Siyaseten içeride olan insanların kesinlikle suçlu olduklarına inanmıyoruz ama mademki devlet bu ideolojik zorbalıktan vazgeçtiğini söylüyorsa o ideolojik zorbalıktan dolayı içeri girmiş olan insanların da artık bırakmak devletin ve hükümetin boynunun burcudur"

Mahkûmların sayısının 140 bini aştığını ve ciddi anlamda bir birikmenin olduğunu dile getiren Dalgın, ancak siyasi mahkûmların sayısının bunun üçte biri bile olmadığını belirterek, bu konuda çıkarılacak bir affın nasıl olması gerektiği konusunda şu önerilerde bulundu.

"Siyasi mahkûmlarla ilgili yasalarda yapılacak düzenlemelerle mahkûmların yüzde 90`ı dışarı çıkar"
"Normalde af diye bir sistem yoktur. Devletlerde insanların birbirlerine karşı işlemiş oldukları suçlarda işlenen suçun cezasının affının sadece mağdur olan tarafın affetmesiyle olabiliyor normalde bu böyledir. Devletin af etme sistemi diktatörlerin uyguladığı bir yöntemdir. Günümüzde aslında yapılması gerekenler; yapılacak olan düzenlemelerle siyasi tutuklular kendiliğinden cezaevinde çıkması gerekir aftan ziyade getirilecek olan düzenlemelerle bu insanlar serbest bırakılmalı. Şiddete bulaşmış insanlar haricinde bu yasal düzenleme ile kendiliğinden çıkar ve bu af bile olmaz. Siyasi mahkûmlara yönelik olan yasalarda düzenlemelere gidilmesi ile cezaevlerindeki insanların yüzde 90`ı çok rahat bir şekilde dışarı çıkacaktır ve bu mağduriyetler de ortadan kaldırılacaktır"

"Tamamen düzmece yargılamalarla bu insanlar mahkûm edildiler"
Türkiye`de şu an siyasi suçlardan dolayı binlerce insanın cezaevlerinde olduğunu ifade eden Hür Dava Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Av. Mehmet Mehdi Oğuz ise, Türkiye Cumhuriyeti`nin tek tipçi bir anlayışla kurulduğunu ve tepeden inme bir anlayışla halka dayatıldığını belirterek, "Herkesin aynı şekilde yaşanmasını aynı şekilde düşünmesini ve sistemin onlara dayatmış olduğu değerlerle hayatlarını idame noktasında ciddi anlamda baskı yapıldı. İnsanları inançları yasaklandı. Dilleri yasaklandı. Buna ses çıkaranlar ve karşı çıkanlarda en acımaz bir şekilde cezalandırıldılar. Hain ilan edildiler, terörist ilan edildiler dar ağaçlara sallandırıldılar. Tamamen düzmece yargılamalarla bu insanlar mahkûm edildiler. Kimilerine idam kararları verildikten sonra şahitleri dinlediler. Yargı süreci bütün bu dönem boyunca mevcut sitemin uygulamalarını meşhurlaştırmak onlara bir kılıf uydurmak amacıyla kullanıldı" Cumhuriyet tarihinde yaşanan hukuk skandallarına göndermede bulundu.
 


"Şuan ki mahkemeler DGM`lerden daha çok hukuksuzluğa imza atıyor"
Türkiye`de yargı geleneğinin Cumhuriyetten bu yana hiçbir zaman hakkı ve adaleti esas almadığına dikkat çeken HÜDA PAR GİK üyesi Oğuz, tamamen sistemin öngörmüş olduğu değerler doğrultusunda hareket edildiğine ve sisteme bağlı olarak çalışıldığına dikkat çekerek, "Bu İstiklal Mahkemelerinde de böyleydi. Devlet Güvenlik Mahkemelerinde de böyleydi. Özel Mahkeme Döneminde de böyleydi. Şuanda Bölge Ağır Mahkemelerinde de böyledir. Şuan ki mahkemeler DGM yerine kurulan mahkemelerdir. Şuan ki mahkemeler DGM`lerden daha çok haksız ve hukuksuzluğa imza atmaktadırlar. 28 Şubat dönemi olsun ondan sonra ki dönem olsun bu siyasi suçlardan mahkûm edilmiş birçok insan ve özelikle de İslami davalardan birçoğunun haksız ve hukuksuz yargılamaları sonucunda askerin verdiği brifinglerle karar veren mahkemelerin vermiş olduğu cezalarla cezaevlerine girdiler." İfadelerine yer verdi.

"Bu mağduriyetlerin asıl sebebi sistemdir"
HÜDA PAR olarak Türkiye de hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması noktasında atılacak her adımı destekleyeceklerini dile getiren Oğuz, genel af noktasında da siyasi suçlar için genel bir affın çıkarılması gerektiğini sözlerine ekelyerek, "Bir insan farklı düşünüyor diye sistemle aynı düşünmüyor diye suçlu kabul edip cezaevlerine atılan herkesin bu af kapsamına alınması gerekir. Bizim kanaatimize göre devletin bu insanlardan özür dilemesi gerekir çünkü Farklı bir düşüncede olduğu için herhangi bir şiddete baş varmadığı halde bu gün terörist kabul edilip ceza evlerine atılan on binlerce insan var. Özelikle de İslami kesimden cezaevlerinde sırf inancını yaşadığı için, camide Kur`an dersi verdiği için onlarca yıl ceza alan insanlar var. Bize göre bu mağduriyetlerin asıl sebebi sistemdir" ifadelerini kullandı.

Mehdi Oğuz ayrıca devletin af konusunda da samimi olmadığına vurguda bulunarak, bir tarafta siyasi afla geçmiş mahkûmların affedilmesi gündeme gelirken diğer tarafta yeni mağduriyetlerin oluşturulduğunu sözlerine ekledi. (Fikret Özkan-İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir