• DOLAR 32.379
  • EURO 34.989
  • ALTIN 2325.65
  • ...
Ahmedi Xani - 2
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

M.Ali Erdoğan / Doğruhaber

 

HAYATI, ESERLERi, DÜŞÜNCELERi VE ETKiLERiYLE ÜSTADIMIZ
Şêx Ahmedê Xanî veya herhangi değerli bir şahsiyeti ele alırken yaklaşım tarzımız o şahsın sadece belirli bazı yönlerine olmamalı. Mesela Kürd solcuları Ahmedê Xanî’nin milli noktalarına vurgu yapıyorlarsa, İslami kesim de Xanî’nin sadece İslami yönüne vurgu yapmamalıdır. İslami kişiliğinin yanında Xanî, bir bütün olarak ele alınıp eserlerine yansıttığı fikirleriyle değerlendirilmelidir. Dolayısıyla bu tür şahsiyetlerin sadece bir yönünün parlatılıp diğer yönlerinin görülmemesi onlar için haksızlık olacaktır.

Şeyxê Xanî’nin fikir ve çalışmalarının etkisi halk arasında görüldüğü gibi medreselerdeki eğitim sisteminde de görülmüştür.

Münazarat’ta Ahmedê Xanî hakkında şöyle bir ibare geçmektedir. “Halk arasında veli zat olarak kabul edilen Hânî, birçok kişinin kurtuluşuna vesile oldu. Onun nasihatleri ile birçok kişi kötü alışkanlıklarından ve yanlış yoldan döndüler.” Üstad’ın Tarihçe-i Hayatında da Xanî’ye yer verilmektedir. Bediüzzaman’ın çocukluk devresi anlatılırken Xânî ve türbesi ile ilgili olarak ilginç bilgiler aktarılmaktadır. Bediüzzaman Hazretleri 14-15 yaşlarında iken, bir ara Doğubeyazıt’a giderek bir süre orada kalır. Gündüzleri medresede kalır, gecelerini ise Xani’nin türbesinde geçirirdi. Gündüzleri bile girilmeye korkulan türbede gecelerini geçirmesi, halkın dikkatinden kaçmadı. Bundan dolayı halk arasında Bediüzzaman için, “Ahmedê Xani Hazretlerinin feyzine mazhar olmuştur” denmeye başlandı.

ŞEYXÊ XANÎ HAKKINDAKİ SPEKÜLATİF SÖYLEMLER
Şeyh Ahmedê Xanî’nin şiirleri bazı insanlar tarafından çarpık anlamlar verilerek yorumlanmaktadır. Mesela Nubihar isimli eserin başında geçen;

Wekî ji Qur’anê xelas bin
Lazim e li sîwadê çavnas bin

Bu şiirde “Çocuklar Kur’an’ı bitirdikten sonra kitapları okumaya aşina olmaları lazımdır” manası kastedilirken bazıları tarafından "Kur’an’dan kurtulduklarında dünyayı tanırlar" şeklinde çarpık manalar verilmiştir.

M. Emin Bozarslan tarafından Türkçe’ye tercüme edilen Michael L. Chyet isimli şahsın Mem û Zîn üzerine yazdığı doktora çalışmasından yola çıkılarak bazıları Xanî’nin felsefesini Zerdüştlükle irtibatlandırmaya çalışmıştır. İslam öncesi inançların izlerinin arandığı, eserde geçen bazı ifadelerin Zerdüştlükteki inançla bağlantılı olduğu şeklindeki iddiaların tamamı gerçek dışıdır. Şairin, eserin başında Yüce Allah ve Peygamber Efendimiz hakkında samimi ifadelerle övgüler yazması, varlık ve hadiselerdeki zıtlıkların meydana getirdiği ahengi Cenab-ı Hakk’ın azamet ve kudreti ile açıklaması, eserin sonunda dua yazması, söz konusu iddiaları çürütmektedir. (M. Sait Özervarlı; “Hânî, Şeyh Ahmed”, TDVİA., XVI. C., s. 31-32.)

Mem û Zîn’de Zerdüştlükte kutsal olan düalizm inancını işlediği de savunulan çarpıklıklardandır. Şeyxê Xanî’nin Kürdlerin o günkü sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasi durumuna binaen yazdığı şiirlerden yola çıkılarak ona ulusçuluk isnadında bulunulmaktadır. Halbuki Kürd, Türk veya Arap ulusçuluğu Ahmedê Xanî gibi İslam alimi, mutasavvıf, aydın kimselerin savunacağı bir fikir değildir, aksine halklar içerisinde hakikatten yoksun, cahil zümrelere ait bir fikirdir. İslam ile aydınlanmış bir insan niçin Zerdüştlük veya ulusçuluğu savunsun ki?

MEDRESELERDEKİ ETKİSİ
Şeyxê Xanî’nin eserleri yüzyıllardır medreselerde okutulmakta ve ezberletilmektedir. Denilebilir ki; Kürd Medreselerinde en çok ezberlenilen kitapların başında Ahmedê Xanî’ye ait eserler gelmektedir. Xanî’nin yazdığı eserlerden onun çocuk eğitimine büyük bir önem gösterdiği anlaşılmaktadır. Nubihar (Nûbar), ‘Eqîda Îslamî, ‘Eqîda Îmanê çocuklar için yazdığı eserlerdir. Xanî müderrislik döneminde ders verirken çocuklara fazla önem verdiği de kaynaklardaki malumatlar arasındadır.

Şeyxê Xanî, yazdığı şiirlerle medrese ehlini tahsil, ahlak ve disipline teşvik etmiştir.

Mu’llim bila dil wekî ber bitin
Divêtin ku şagirdî dîlber bitin

Bu beyti okuyan müderrisler eğitim disiplinlerini fazlalaştırmış, feqîlerinin dersini daha titiz bir şekilde takip etmişlerdir.

Heta tu dewr û dersan nekî tekrar û mesrûf
Di dunyayê tu nabî ne meşhûr û ne me’ruf

Bu beyti okuyan feqîler de daha fazla aşk ve şevkle, okuduklarını anlayıp, vakıf olmaya çalışmışlardır.

TASAVVUFÎ YÖNÜ
Şeyh Ahmedê Xanî’nin eserlerinde kullandığı uslup mutsavvıfların uslubunu andırmaktadır. Diwanında “Neqşê Neqşibendan” ve “Mi dî Neqşek ji Neqşê Neqşibendan” isimli iki şiiri mevcuttur. Bu şiirlere binaean onun naqşibendi mutasavvıflarından olduğu söylense bile kimin halifesi olduğu vs. mevzular hakkında herhangi bir malumat yoktur. Ayrıca Seyda’nın Doğubeyazıt’a gelen bir grup şii âlimiyle akidevi meseleler üzerine yaptığı münazara da kaynaklardaki malumatlar arasındadır.

ESERLERİ
Şeyh Ahmedê Xanî’nin eserlerinde onun Kürd diline vakıf olduğu kadar Arapça, Farsça ve Türkçe’ye de vakıf olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Xanî kendisinden önce yaşamış Aliyê Herîrî, Melayê Cezerî, Feqiyê Teyran gibi Kürd ediplerinin eserlerini okumuş ve şiirlerine bu zatların isimleriyle aheng vermiştir. Kendisinden kısa bir süre önce yaşamış olan Melayê Batê’nin Mewlid’i muhtemelen eline ulaşmamış olduğundan şiirlerinde onun adı geçmemektedir. Celadet Bedirxan’ın Hawar dergisinin 33. sayısında belirttiğine göre Xanî, Erdnîgarî (coğrafya) içerikli bir eser de telif etmiştir fakat bu eser berdest değildir.

Mem u Zîn: Xanî’nin en meşhur eseri Mem û Zîn’dir. Manzum ve mesnevi türünden olan eser 300 beyitten oluşmaktadır. Yusuf-Züleyha, Leyla ile Mecnun tarzında Kürdçe (Kurmanci lehçesinde) manzum bir eserdir. Eserde Botan emiri Emir Zeyneddin bin Abdal’ın kızları Zin (Zinet) ile Sitti (Seyyideti)’nin Mem (Mehmed) ile Taceddin arasındaki aşkın mecazi bir şekilde işlenmesi esas alınmış. Kitapta asıl olan Tasavvufi anlamda İlahî aşktır. Diğer diwan şairlerinin üslubu gibi ilahî aşkı beyan etmek içim eserde somut şeyler kullanılmıştır. Şeyxê Xanî, bu eseri yazma sebeplerini kitabın başında beyan etmiştir. Eserde Farslardan Acem, Osmanlılardan Rom diye bahsedilmiştir. Kitap uzunca münâcat ve naatlar ile başlar. Yine sonda münâcat ve Allah’a yakarışlarla sona erer. Bu eserde, Cizre yöresinin kültürel özelliklerini bulmak mümkündür. Mem u Zîn 19. Yüzyıl başlarında Bitlis beylerinden, Şerefhan sülalesinden, Ahmed Faik Han (vefatı: 1238/1823) tarafından manzum olarak Osmanlı Türkçesine çevrilmiştir. Bu manzum çevirinin yazma bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi yazma bağışlar bölümü No:2361’de bulunmaktadır.

Nubihar: (Nevbahara Piçukan-Çocukların Turfandası), Medresedeki Kürd çocuklarına yönelik, onları Arapça’ya alıştırmak için 1094 tarihinde yazdığı manzum Arapça-Kürtçe çocuk sözlüğüdür. Manzum sözlüğün başında Kur’an-ı Kerim’i hatmeden mübtedi çocukların okuma yazma ve Arapçaya aşinalık kesbetmeleri için yazdığını söylemektedir. 14 bölümden oluşan bu eser ilk Kürdçe sözlük olma özelliğini taşımaktadır. Kitaba 1990’lı yıllarda Arapça bir girişle birlikte Molla Ahmed Hilmî El-Koğî tarafından “Gulîzara Hemûkan” isimli Kürtçe bir şerh yazılıp basılmıştır. Halen Kürd medreselerinde çocuklara ezberletilmektedir. Bu eseri 33 yaşında telif eden Şeyxê Xanî, Mem û Zîn’i ise 44 yaşında telif etmiştir.
Aqîda İmanê: Manzum olarak yazılmış Kürdçe Eş’arî İslam akaididir. 70 beyit olarak yazılmış. Eş’arî ekolü esas alınarak imanın esasları izah edilmiştir. Bu manzum akaid kitabına Diyarbakır’lı Molla Ahmed Hilmî El-Koğî tarafından yine Kürtçe olarak geniş bir şerh yazılıp 1984 yılında basılmıştır. Medrese müfredatında bu eser de ezberletilen kitaplardandır.
Seydayê Xanî’nin Dîwan ve Eqîda Îslamê isimli eserleri de halk arasında bilinen yaygın eserlerdirler. Diwan çeşitli şiirlerden müteşekkildir. Eqîda Îslamê ise nesir şeklinde yazılmış İslamın esaslarını beyan eden küçük bir risaledir.

VEFATI
Tarihu Edebi’l-Kürdî kitabında, yazma bir eserin iç kapağında yer alan bir hamiş esas alınarak Şeyh’in vefat tarihi 1119/1707 olarak verilmiştir. (M. Resul, 1979: 33-34). Şeyh Ahmed El-Xânî Doğu Beyazid’de 57 yaşında vefat etmiş olup, kesme taştan altıgen kubbeli büyükçe olan türbesi şehir merkezine 8 kilometre uzakta İshak Paşa sarayının üst kısmındadır. Allah rahmetini esirgemesin. (Amin)

Çargoşe (*) Muremme’
Fate ‘umrî fî hewake ya habîbî kulle hal
Ah û nalem hem demem şod der fîraqet mah û sal
Ger benim kanim dilersin, çokden olmiştir helal
Dîn û ebter bûm ji îşqê, min nema ‘eql û kemal

Ente fikrî fî fuadî, ente rûhî fî cesed
Leşkerê xemhayê to mulkê dilem wîranî kerd
Dade geldîm îşq elinden, îsterim senden meded
Wan Tetaran birne yexma ‘eql û dîn û mulk û mal

Tale xemmî zade hemmî şa’e sirrî fîl mela
Teşneyê camê wîsalem çun şehîdî Kerbela
Yoqsa sen dîwane oldun, nîce halim ey dîla
Ya jî nû ve îşweyek da min hebîba çevxezal

Bîte hîcranen hebîbî leste mînnî alîmen
Her dem ez derdê fîraqet, xafilî ez halê men
Can u dilden erzî kildim halimî canane ben
Erzîhala min tu xafil, qet nepirsî erzîhal

Hel lena mîn nî’metî wesl-il hebîbî mîn nesîb?
Ûfîtadem ber derit, bîçare, sergerdan, xerîb
Derdimiz çok, lêk-î senden one yok hiçbir tebîb
Ey tebîbê derdê min, dewayê derdê Xanî her wîsal!

(*): Dört köşe olarak adlandırılan bu şiirin herbir mısrası sırasıyla Arapça, Farsça, Türkçe ve Kürdçe yazılmış olup beş kıtadan müteşekkildir. Bu tür şiirlere müremme’ şiir de denilir.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir