• DOLAR 32.314
  • EURO 35.064
  • ALTIN 2279.904
  • ...
İnsanlığın Çözüm Yolu İslam`dır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

AVUSTURYA - Avusturya`nın Tirol eyaletinin İnnsbruck şehrinde düzenlediği sosyal ve kültürel faaliyetlerle toplumsal bütünleşme dokusuna katkıda bulunan Said-i Nursi Camii, yaptığı İslami çalışmalarla toplumun beğenisini kazanmaya devam ediyor.

 

Said-i Nursi Camii, geçtiğimiz hafta sonu mütevazı bir salonda gerçekleştirdiği "Kutlu Doğum" etkinliğiyle Tirol eyaletindeki Müslümanların bir araya getirerek Hz. Muhammed (a.s)`ın yâd edilmesine vesile oldu.

 

Camii imamı Mehmet Nasır hocanın okuduğu Kur`an tilavetiyle başlanan program, sunucu İsmail Koçer`in, Efendimiz (a.s)`ın Abdurrahman bin Avf`a verdiği müjdeyi hatırlatarak, "Hazret-i Peygamberi hurma bahçesine kadar takip eden sahabeler den Abdurrahman bin Avf (r.a.), O`nun (a.s) birden secdeye kapandığına şahit olur.

Secdeden uzun süre kalkmadığını gören sahabe, O`nun vefat ettiğini zannederek ağlamaya başlar. Peygamber efendimiz başını secdeden kaldırıp ve ona, "Ne oldu ey Abdurrahman", diye sorar. O da aklından geçenleri anlatır.

Bunun üzerine Hazret-i Peygamber şöyle buyurur: "Cebrail bana şöyle dedi, `Cenab-ı Allah`ın şu buyruğu ile seni müjdeleyeyim; Sana kim salavat ederse, bende ona salavat ederim. Sana kim selam ederse, bende ona selam ederim." katılımcılara salavat getirmenin önemini anlatmasıyla devam etti. Koçer ayrıca katılımcıları salavat getirmeyi teşvik etmek için başlattıkları salavat kampanyası konusunda bilgi vererek, program öncesine kadar 1 Milyon 900 bin salavat çekildiğini söyledi.

 

Program, Said-i Nursi Camii başkanı Ali Zengin`in yaptığı selamlama konuşmasıyla devam etti. Uzak ve yakın çevreden teşrif eden katılımcılara teşekkür eden Zengin, maneviyat ve dini değerlerin sosyal yaşama yansımasına daima öncü olacaklarına söyleyerek, bu hizmetlerin devam edeceğinin altını çizdi.

 

Seslendirdikleri ilahi ve şiirlerle programa renk katan Said-i Nursi Camii kız ilahi grubunun sahneden ayrılmasıyla, Avusturya`da yapılan İslami düğünlerin öncü gruplarından olan Vahdet İlahi grubu sahnedeki yerini aldı.

Ali ve Samed ikilisinden oluşan grubun, Peygamber (a.s)`a ithafen hazırladıkları ilahileri seslendirirken katılımcıların da ellerindeki güllerle ritim tutarak eşlik ettikleri görüldü.

 

Öyle Bir Doğum ki Dünyanın Dengesini Değiştirdi
Verilen Namaz arasının ardından okunan Kürtçe ve Türkçe mevlitle devam eden program, Yahya Yılmaz hocanın günün anlamını dair yaptığı etkileyici sohbetle sürdü. Sohbetine katılımcıları selamlayarak başlayan Yılmaz, anlatacağı mübarek zatın zulüm ve haksızlık çağını kapatarak, yerine nur ve adalet çağını tesis ettiğini belirtti.

O`nun (a.s) bütün hareketlerini bu küçücük salon toplantısında yapılan konuşmalara sığdıramayacaklarını belirten Yılmaz, "buna rağmen Rabbimiz O`nun Habibine olan aşkına şahid olsun diye O`nu sizlerle anmaya çalışıyoruz" dedi.

 

Peygamberimizin (sav) Kutlu Doğumu esnasında dünyada meydana gelen olağanüstü hadiselere değinin Yahya hoca, "Öyle bir doğum ki, dünyanın dengesini değiştirdi. Bin yıldır hiç sönmeyen Mecusilerin ateşini söndürdü. Öyle bir karşılama ki, zalim ve müstekbirlerin sütunları yerle bir oldu.

Öyle bir sevda ki, o güne kadar hiç kurumayan göller, O`na olan sevgisinden kuruyu verdi. İşte aşk budur. Demin Mevlit okunurken şöyle denildi, `yâradılmış cümle oldu şâdümân, gam gidûp âlem yenîden buldu cân.` Evet, nasıl ki O`nun gelişiyle müstekbirlerin burçları yıkıldı, aynı zamanda gam ve tasası olan kadınların, çocukların, muvahhidlerin, mümin cinlerin yüreklerine bir hoş seda serpili verdi.

Hepsinin bir anda gam ve kederi gitti." diyerek katılımcıların Kutlu Doğumu neden önemsemesi gerektiğini ortaya koymuş oldu.

Konuşması sık sık tekbir ve salavatlarla kesilen Yahya Yılmaz Hoca, Peygamber (a.s)`ı anlaya bilmek için, O`nun (sav) peygamber olarak gönderildiği topluluğu tanınması gerektiğinin altını çizerek, "Zulmün ve adaletsizliğin kol gezdiği bir ortam. Kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir ortam. Özgürlüklerin gasp edildiği bir ortam. `Ben hürüm` diyen insanların hürriyetlerinin ellerinden alındığı bir ortam.

Başkaldıranlar hemen öldürülüyordu. Adeta dağ kanunu geçerliydi. İşte böyle bir ortamda; Hz. Muhammed (sav) dünyaya teşrif etti. Hani Hz. Ömer (r.a)`ın anlattığı ve O (a.s) gelmeden o günün ortamını tasvir eden bir hal (Helvadan puta tapma olayı). Ve bundan dolayıdır ki, binlerce Yunus Emreler, binlerce Mevlanalar, binlerce Cezeriler ve binlerce Ahmedé Xaneler edebiyatlarında Muhammed (sav) sevdasını işlemişlerdir. Ve haktır, işlenmeli ve de işletilmedir." dedi.

Onu Tanımanın Yolu Onun Siretini Okumaktan Geçer
"Efendimiz (a.s)`ı tanımanın yolun onun kutlu siretini okumaktan" geçtiğini belirten Yılmaz, siyerde geçen bir hadiseden örnek vererek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Onunla tanışmayı sonraya erteleyen bir bayan şair (daha sonra iman ediyor). O bayan o zamanın en meşhur 7 şairinden biri. Okuduğu şiirlerle bu günkü medya etkisi oluşturacak biri. Ona diyorlar ki, `Git Muhammed (sav)`e karşı şiir oku ki halkın içinde rencide olsun. Böylelikle halk tekrardan bizim belirlediğimiz putlara tapsın.` Peygamber (a.s)`ın yanına geliyor. Biliyor musunuz ne oluyor? O meşhur bayan şair, Peygamber (a.s) ile görüşüp birkaç ayeti celile dinledikten sonra, oradan ayrılarak Mekkelilerin yanına geliyor. Onlara diyor ki, `Ey hemşerilerim. Tanıştığım nazik birinden öyle bir söz duydum ki, bundan sonra bu dile haram olsun ki tek bir şiir yazmayacağım.`

"İşte ey çağımızın insanı! Ey çağımızın karanlık girdaplarda kaybolan insanlığı! Ey bu asrımızı kire çeviren müstekbirler! Ey psikolojik bunalım içinde olanlar! Ey ırk sorunları olanlar! Ey coğrafya sorunları olanlar! Ey hasta zihinliler! İşte size Allah Resulü aleyhi sala tu vesselam. Gelin şifa bulun. Gelin birlikte şifa bulalım. Gelin birlikte kardeş olalım."

Bu Çağın İnsanının Kulağı Çınlasın
"Allah`u Teâla o çağı anlatıyor bize. `Kâfirlerin amelleri ise engin çöllerdeki serap gibidir. Susuz kimse onu su zanneder, fakat oraya varınca hiçbir şey bulamaz. Kâfir karşısında Allah`ı bulur. O da hesabını eksiksiz olarak görür. Zaten Allah`ın hesaplaşması çabuktur. (NUR - 39)` bu çağın insanının da kulağı çınlasın" diyerek sohbetine farklı bir boyut kazandıran Yahya hoca, "Serap nedir biliyor musunuz kardeşlerim? Uçsuz bucaksız bir arazide, güneşin ciddi bir şekilde şule verdiği bir vakitte, birde insan susammışsa, güneşin ovadaki dalgalanmasını su zanneder. Ona doğru koşuyorsun, çünkü susamışsın. Gidiyorsun gidiyorsan, ancak bakıyorsun ki gördüğün su değil seraptır. Hakiki bir su yok! Kim bilir hangi umutla gittin. Ama maalesef umutların suya düşüyor.

 

Sizin amelleriniz ve düşünceleriniz insanlığa seraptır serap. Siz komünizmi insanlığa gösterdiniz. Müslüman gençleri yıllarca bu düşünceyle avuttunuz. Gençlerimiz, çocuklarımız serabı su zannettiler. Koştular; birde ne görsünler! Karşılarında zalimleri gördüler. Onları vuranları gördüler.

 

İnsanlık özgürlük ve medeniyete susamış, kardeşliğe susamış bu insanlık; serabı Fırat zannetti, Dicle zannetti, Nil zannetti. Koştu koştu, serap olarak gördüğü şey zehir olarak kendisine döndü. Fitne olarak kendisine döndü. Bombalardan başka, işgalden başka kendisine başka bir şey vermedi.


Siz; İnsanlığa tuğyandan başka bir şey vaat edemediniz. Sizin yüzünüz yok! Yüzleriniz kara. Vicdanlarınız lekeli.

Parmaklarınızda Muhammed Mustafa (a.s)`ın çocuklarının kanı var. Siz kirlisiniz! Bu kirli halinizle, bu temiz insanlığa, bu temiz dünyamıza hiçbir çözüm üretemezsiniz. Çözüm Hz. Muhammed (sav)`in sünneti seniyedir. İşte Kutlu Doğum programları bu hakikatleri anlatmak açısından, bu boyutuyla bizler için çok önemlidir" diyerek İslam coğrafyasının Efendimiz (a.s)`ın sünnetine sarılması gerektiğine dikkat çekti.

 

Yahya hoca, sohbetini İslam öncesinde kız çocuklarının "dayına gidiyoruz" diyerek ölüme götürüldüğünü ortaya koyan yaşanmış bir dramı anlatarak son verirken, küçük kızın dramını salondaki katılımcıların hüzne boğulmasına neden oldu.

 

Yaklaşık 3 saat süren program, Vahdet ilahi grubunun okuduğu ismi azam duasıyla son buldu.

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photo/20139.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photo/20140.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photo/20141.jpg

Sadık Tufan, H. Basri Özmen - İLKHA

Bu haberler de ilginizi çekebilir