• DOLAR 32.595
  • EURO 34.823
  • ALTIN 2512.008
  • ...
Kafkas Kartalı Büyük Mücahit ŞEYH ŞAMİL
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 Meşhur İslam mücahitlerinden olan “Şeyh Şamil” 1797 tarihinde Dağıstan’da doğmuş, 17 Şubat 1871’de Medine-i Münevvere’de Allah’ına kavuşmuştur. İlk olarak Çeçenistan’da Kadı Molla’nın mahiyetinde on sene kadar Ruslara karşı savaştıktan sonra Çeçen mücahitlerin başına geçerek, “Başbuğ” sıfatı ile yirmi yıl Rus ordusuna karşı direnmiş ve mahiyetinde eğittiği bir avuç dağlı ile dünyanın en ünlü generallerinin komutası altında bulunan nice Rus ordularını yenmede başarılı olmuş, askeri kabiliyeti, delikanlı tutumu ve mert tavırları ile dünyayı kendine hayran bırakmıştır.

Dağıstan ve Çeçenistan kahramanlarından “İmam Şeyh Şamil” gibi eşsiz bir mücahidin ününü içimizde işitmeyen yoktur sanırım. Fakat Rusya gibi zorba ve zorlu bir devleti çeyrek asırdan fazla bir zaman dize getiren bu İslam kahramanının kahramanlık hikâyelerini layıkıyla bilenimiz de pek azdır herhalde…
 
İşte bu lakayt tutumumuz sebebiyle kimliğini tamamıyla bilemediğimiz ve yaptıklarını öğrenip övünçle göğüs geremediğimiz ümmet büyüklerinden biri de İmam Şeyh Şamil Hazretleridir. Başkaları için bir şey diyemem ama şahsen ben onu mukaddes bir sevgi ile sevdiğim halde yaptığım kısa bir araştırma neticesinde onun o muhteşem ve destansı hayatına dair Türkçe birkaç eserden başka pek bir esere rastlayamadım. 
Meşhur İslam mücahitlerinden olan “Şeyh Şamil” 1797 tarihinde Dağıstan’da doğmuş, 17 Şubat 1871’de Medine-i Münevvere’de Allah’ına kavuşmuştur. İlk olarak Çeçenistan’da Kadı Molla’nın mahiyetinde on sene kadar Ruslara karşı savaştıktan sonra Çeçen mücahitlerin başına geçerek, “Başbuğ” sıfatı ile yirmi yıl Rus ordusuna karşı direnmiş ve mahiyetinde eğittiği bir avuç dağlı ile dünyanın en ünlü generallerinin komutası altında bulunan nice Rus ordularını yenmede başarılı olmuş, askeri kabiliyeti, delikanlı tutumu ve mert tavırları ile dünyayı kendine hayran bırakmıştır. 
Mücahit Şeyh Şamil Hazretleri, genç yaşlarda Dağıstan’ın önemli bir dini lideri olan Şeyh Cemalettin Gazi Kumuki’den ders almıştır. On beş yaşında at binip kılıç kuşanmıştır. Yirmi yaşına geldiğinde ise döğüş sporları başta olmak üzere pek çok spor dalında yetenek sahibi bir hale gelmiştir. Nakşibendi tarikatından ders alır, mürid olur. Nakşibendi dergahından aldığı bu eğitim onda Rusların, Kafkasya’da ortadan kaldırmak istediği İslâmiyet’i, tekrar ihyâ etmek ve yaymak için uğraşmasına, özgürlük, direniş ve İslam Birliği gibi bazı düşüncelerin gelişmesini sağlamıştır. Rusya İmparatorluğu’na karşı Dağıstan’da başlattığı savaşını Çeçenistan’da sürdürmüştür. Hatta bir dönem savaş Kuzeybatı Kafkasya’da Çerkesya’nın tamamını da içine almıştır.
Yaklaşık yüzyıl süren Rus hücumlarına karşı dik durmayı ölümüne kadar felsefe haline getiren Şamil, bir an olsun Ruslarla anlaşma yapmayı aklına bile getirmemiştir. Hatta cephelerden peş peşe gelen mağlubiyet haberlerinin psikolojik yılgınlığı ile Rus devletinin ordularıyla anlaşma yoluna gidilmesi yönündeki sözlerin artık sesli bir biçimde ifade edildiği günlerden bir gün emrindeki askerlere hitaben;
“Rus tarafı ile anlaşma lafını ağzına alan olursa kırbaçlarım” demişti. 
Bir gün çekilen çilelerden, gelen şehit haberlerinden cephelerdeki ruh yılgınlığından dolayı yorulan öz annesi herkesin içinde Şeyh Şamil Hazretlerine;
“Oğlum acaba Ruslarla anlaşmamı yapsak” demiştir.
Tüm gözlerin üzerinde odaklandığı Şeyh Şamil hazretleri lafını yememiş, “Benim annem yaşlıdır, kırbaca dayanamaz onun mirasçısı benim o yüzden beni kırbaçlayın” demiş ve annesinin ettiği anlaşma lafı yüzünden onlarca kırbaç yemiştir. 
Tek bir cümle ile tarif edecek olursak; İşte erkeklik… İşte mertlik… İşte yiğitlik… İşte müslümanca mücahitlik…
1857 yılında Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid Han tarafından Dağıstan’ın tek hakimi olarak kabul edilen ve o şekli ile tanınan Şeyh Şamil Hazretleri, 1859 kışına kadar zorlu kış mevsimine, yalçın dağlara, son teknoloji ile donanmış azgın Rus Ordusu’na direndikten sonra cephanesi kalmamış, askeri kalmamış, kolunda gücü kalmamış bir şekilde mağlup olmuş, Ruslar tarafından esir alınmış ve Petersburg’a götürülmüştür.
Dönemin güçlü devletlerinden biri olan Rusların engellemesiyle dost olan ülkelerden gelen yardımlar kesilince, Şeyh Şamil ülkesinin gücünün tükenişini görmüştür. 1859’un 6 Eylül’ünde 70 bin kişilik Rus ordusuna, yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direndikten sonra, savaşı sürdürmesinin tehlikeli olduğunu anlayan Şeyh Şamil, Çarlık yetkilileriyle görüşmeler yaparak, silah bırakma yolunu seçti. 
Üzerinde her türlü işkence, her türlü psikolojik baskı uygulanır. Maddi olarak öldüremedikleri Mücahit Şeyh Şamil Hazretlerini manevi anlamda psikolojisini yıkarak öldürmeye çalışırlar.
Bir gün esir edildiği zindanda, üç gün üç gece aç ve susuz bırakıldıktan sonra Rus Çarı’nın emri ile tutulduğu zindan hücresinden çıkartılır ve komşu ülkelerin krallarına destansı Çeçen direnişinin son bulması şerefine verilen bir ziyafete getirtilir. Ve sofraya oturur.
“İşte tüm dünyanın gözünde Kafkas ve Dağıstan dağlarının tek sahibi Şamil” der.
Kafkas diyarının efsane kahramanı yiğit mücahit Şeyh Şamil’in esir edilebileceğine inanamayan ülke kralları hayretlerini gizleyemezler. Günlerce aç kalan hazret, masadaki yiyecekleri görür ama kendini tutar. Ta ki kendisine de tabak verilene kadar…
Rus çarı, hızlı hızlı yemek yiyen Şamil’i diğer krallara gösterir ve der ki;
“Şuna bakın neredeyse beni yiyecek.” 
Bu sözün üzerine yemek yemeği bırakan Şamil arkasına yaslanır ve Çar’a; 
“Merak buyurmayın Çar hazretleri benim dinimde domuz eti yemek haramdır, endişelenmeyin” der. 
İşte bu kadar merttir İmam Şeyh Şamil Hazretleri… 
Sürgünde on yıl kadar geçirdikten sonra Rus Çarı Şeyh Şamil’in hacca gitmesine izin verdi. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefi’yi alıkoydu ve haccı ifa ettikten sonra Rusya’ya dönmesini şart koştu. Şamil, 1870 yılında Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğrar. Sultan Abdülaziz Han tarafından karşılanarak sarayda ağırlanır. Şamil’in İstanbul’a uğradığı haberi İstanbul ahalisi arasında duyulduğunda halk, Şeyh Şamil’i görebilmek için saray kapılarına akın etmiştir.

Şeyh Şamil, 1871 yılında izinli olarak gittiği “Hac” ziyareti için bulunduğu Arabistan’da vefat etmiş ve Medine’de Cennet’ül Baki mezarlığında Rufai tarikatının şeyhi Seyyid Rüfai tarafından cenaze namazı kıldırılarak defnedilmiştir. 
Şeyh Şamil, 1871’de Allah’ına doğru uçtu belki ama Çeçen cihadı bugün bile onun zamanındaki gibi hiç durmaksızın devam etmektedir. Bugün de yeni Şamil’ler  her gün yepyeni destanlar yazmaktadır. 1994’te CEVHER DUDAYEV’le tekrar alevlenen Çeçen cihadı İslam ümmetine nasıl cihat yapılır öğretmektedir. Katar’da bir cami çıkışında Rus roketleri ile şehit edilen SELİMHAN YANDARBAYEV, kahpe bir Rus baskınında şehit edilen ASLAN MAŞADOV, Bir kamyon bomba ile ancak şehit edilebilen ŞAMİL  BASAYEV, Yalnız Kurt RADUYEV, Ürdün’lü HATTAP, EBU VELİD, HANZALA, İMAM MUHAMMED, DOKU UMOROV, Türkiyeli komutan RAMAZAN, eşleri şehit düşen Çeçen mücahide hanımların oluşturduğu KARA DULLAR  ve daha niceleri Çeçen İslam cihadının mihenk taşlarıdır. Ve bugün de bu cihat kahraman DUKO’nun bıraktığı yerden tüm hızı ile devam etmektedir. Elhamdulillah…

1999’da Şamil BASAYEV tüm dünya Müslümanlarına şöyle hitap etmişti; 
“Türkiyeli Müslüman kardeşlerim bize silah göndermiyorsunuz, para göndermiyorsunuz, asker göndermiyorsunuz. Ama hiç olmazsa dualarınızda bari hatırlayın ve geceleri bizim için Allah’a dua edin. Dualarınızda bari bizi unutmayın.” demiştir. Çeçenistan’da bir grup aslan yürekli mücahit, Rus ayıları ile mücadele ederken gerçekten biz onları dualarımızda dahi unuttuk. Bir çeçen atasözü der ki; 
“ALLAH VAR PROBLEM YOK …” 

Olsun bu kahraman Çeçen halkı kendilerini unutan biz hayırsız ümmet kardeşlerine rağmen bir gün Allah’ın izni ile Ruslara karşı galip gelecekler inşallah. Çünkü her Çeçen,  İmam Şamil hazretlerinin dediği  gibi;
“BİR TEPEDEN ALLAH DİYE BAĞIRIR O SES DİĞER TEPEDEN ÖZGÜRLÜK DİYE YANKILANIR…

Ey Allah’ın Resulü, Resuller Resulü, Yaratan’ın sevgilisi, varlığın tacı, hilkatin nuru, insanlık ehramının zirve taşı, kainatın efendisi, gaye insan ve ufuk peygamber, yaratılışın sebebi.
Seni kelimelere ısmarlamak durgun suda mehtabı balık kepçesi ile yakalamaya çalışmak gibidir. Evet ey varoluşun hikmeti, ölümsüzlüğün rehberi, gerçek hayatın kurucusu, yıkılmaz çatının mimarı, bastığı kum tanesine en büyük insanın denk olamayacağı şerefi bahşeden büyüklük, dışı nebilikte içi velilikte son had, Alemlere rahmet, haberci, müjdeci, kurtarıcı, erdirici, Esselamu aleyke ya resulalallah, esselamu aleyke ya habiballah, esselamu aleyke ya safiallah… Biz dualarımızda dahi unuttuk o kardeşlerimizi ama sen ne olursun unutma o mübarek elini çekme çeçen kardeşlerimin üzerinden… 
AMİN.
 Muhabbetle...

Şanlı Kafkas-Çeçen ve Dağıstan cihadının efsane ismi MÜCAHİT ŞEYH ŞAMİL.


 
İki muhteşem destansı kahraman Şehit komutanlar
Şamil Basayev Ve Hattab
 
1994’de Çeçen cihadını tekrar başlatarak Ruslara kafa tutan Şehit Çeçen Cumhurbaşkanı ve komutanı CEVHER DUDAYEV
Şarbon tozu ile Şehit edilen destansı Komutan HATTAB
 
 
Komutan Hattab şehit edildikten sonra gömülmek için hazırlanırken.
 
 
 
Katar’da namaz çıkışı cami önünde roketle şehit edilen şehit Çeçen Komutan Cumhurbaşkanı SELİMHAN YANDARBİYEV
 
 
Kafkasya’nın eksilere düşen soğuk dağ havasında bile namazını terk etmeyen şanlı Çeçen Mücahitler.
 
Rus hapishanelerinde senelerce işkence gören, yediği dayaklardan dolayı gözlerini kaybeden Yalnız Kurt lakaplı Çeçen komutan SALMAN RADUYEV öldüğünde Rus yetkililerince ölüm raporuna şu not düşülmüştü; 
ÇEÇEN TERÖRİST SALMAN RADUYEV BAŞINI DUVARA VURA VURA İNTİHAR ETTİ!!!
 
Ahmet Anapalı - Milligazete
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir