• DOLAR 32.345
  • EURO 35.145
  • ALTIN 2309.178
  • ...
SON DAKİKA
Organ bağışının dinen sakıncası yoktur
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DİYARBAKIR - Dicle Üniversitesi Hastaneleri Başhekimliği Konferans Salonunda düzenlenen panelin açış konuşmasını yapan D.Ü. Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Sait Alan, organ naklinin önemine dikkat çekti.

 

Türkiye'de 2011 yılı verilerine 25 bin tane organ nakli bekleyen hasta olduğunu ifade eden Alan, "Bu az bir rakam değildir. Bunu canlılardan karşılamak hemen hemen imkansızdır. Avrupa bu konuda bizden kat kat ilerde. Ülkemizde Akdeniz ve Ege Bölgesi organ bağışı konusunda biraz daha bilinçlenmiş durumda. Ama bizim bölgemizde bu oran arzu edilen seviyenin çok altındadır. Gönül ister ki bu bağışın kolaylaşması, kişilerin seve seve, bağışta bulunması, sağlık çalışanlarımızın da bu bilince varması, bu konuda hastaları yönlendirmesi ve bir ölçüde organ nakli bekleyen hastalara ümit olmasıdır." dedi.

 

"Zaruriyet Haramı Helal Kılar"
Daha sonra konuşan Prof. Dr. Nihat, organ naklinin dini yönüyle ilgili şu bilgileri verdi: "Kur'an-ı Kerim temel prensipler koyar. Hz. Peygamber prensipleri kendisine verilen bilgiyi kadarıca açıklar. Organ nakli ve benzeri yeni gelişmelerde Kur'an'da bir hüküm bulmamız mümkün değildir. Ancak işaretler olabilir. Biz organ bağışı konusunda diyoruz ki dinen caiz mi değil mi? Tabi orda ne var, organı alınan var, organ nakledilen var. İki kişi var önümüzde. Organ veren insanın aklına bir sürü dini soru var. Bir de teknik soru var. Tüm bunların çözülmesi gerekir. Çözülmeden çok geniş manada organ bağışının olabileceğini ben ihtimal içinde tutmuyorum. Bunun hal edilmesi lazım. Organ bağışı konusunda iki görüş var. Birinci görüş diyor ki, insan kendi vücudunun sahibi değil. Allah'ın emanettir, hoyratça kullanamazsınız.

 

İkinci kesim ise evet Kur'an veya Hz. Peygamberin bu konuda söylediği belirleyici bir emare olsaydı teslim olurduk. Organ bağışına iştirak edilebilir. Çünkü bu bir zarurettir. Zaruret de ihtiyaç kadar uygulanır. Ne demek yani siz kalbin, böbreğin, gözün yerine yapay bir malzeme kullanamıyorsanız, yapay malzemede yeterli sonucu alamıyorsanız, bu bir zaruret olmuştur. Zaruret haram olanı helal kılar. Bizim fıkıh usulümüzde yaşayan veya ölenin organlarına müdahale etmek dinen caizdir diyor. Çağımızdaki Kuveyt, Ürdün, Suudi Arabistan, Türkiye' deki Diyanet İşleri gibi benzeri fıkıh konseylerindeki yetkili insanların tercihi bu ikinci görüştür. Organ nakline dinin engel olmadığını söylüyor. Yaşayanlar için şöyle bir hassasiyet var. Yaşayan kişiler kendi organını başka bir kişiye verebilir mi? Şayet nakleden kişi daha sonra organında bir zafiyet oluşursa bu organ nakli olamaz. Çünkü yaşayan kişi yaşam hakkı bizim için daha muteberdir. Ama bir problem yoksa ikisi de, yaşamını sürdürebilecekse dinen bir sakıncası yoktur.

 

Paneline konuşmacı olarak katılan, Anesteziyoloji ve Ranimasyon Anabilim Dalı Başkanı, Prof. Dr. Gönül Ölmez Kavak, Beyin Ölümü ve tanısı konusunda bilgi verirken, Organ Nakli Merkezi Nefroloji sorumlu uzmanı Prof. Dr. Ali Kemal Kadiroğlu, böbrek nakli ile ilgili görüş belirtti. Hematoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Ayyıldız, kemik iliği nakli konusunda bilgi verirken, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Göz Bankası Tıbbi Müdürü Yrd. Doç. Dr. A. Kürşat Cingü da Kornea Nakli ile ilgili konuştu. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir