• DOLAR 32.339
  • EURO 35.132
  • ALTIN 2308.229
  • ...
ALLAH SABREDENLERLE BERABERDİR
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah’ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşru olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musibetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.

Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır.
“Şüphesiz Allah-u Teâlâ sabredenlerle beraberdir.” (Bakara: 153,155)

Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır. Fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (SAV), “Sabreden başarıya ulaşır. Sabır başarının anahtarıdır, sabır bir ışıktır. Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir. Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende birçok hayır vardır” buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.
Hz. Peygamber (SAV), “Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür” (Buhari) sözüyle bir felaketle ilk karşılaşıldığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır.
Sabretmek; mahkûmiyete, meskenete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez. Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caiz değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsan kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktir.

Kur’an-ı Kerim’in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gayesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah-u Teâlâ sabredenlere mükâfatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.
Mü’minler, çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar, çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu durumda sabır, mü’minin güç kaynağı ve imanının koruyucusudur.

Hz. Musa’ya inananlara Firavun eziyet etmek isteyince onlar, “Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür” (Araf /126) diye dua etmişlerdi. Sevgili Peygamberimizin ve ilk Müslümanların, yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur.


“Her kim sabreder ve suç bağışlarsa bu hareket, arzu edilen en iyi işlerdendir.” (Şura: 43)
“İçinizden mücahitleri ve sabredenleri belirtelim diye sizleri mutlaka imtihan ederiz. Haberlerinizi de denetleriz” (Muhammed: 31)
Sabrın sonu selâmettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah-u Teâlâ haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur.


Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır.
Allah’ın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış, hükümdarlar tarafından zindana atılmışlar ama onlar daima sabretmişlerdi. Bu sebeple her Müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek Allah’tan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir