• DOLAR 32.373
  • EURO 35.073
  • ALTIN 2325.319
  • ...
Ahmede Xani - 1
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hayatı, eserleri, düşünceleri ve etkileriyle üstadımız
Fars edebiyatında Firdevsi’nin “Şahneme”sinin, Türk edebiyatında Fuzuli’nin “Leyla ve Mecnun”unun değeri ne ise, Ahmedê Xanî’nin yazdığı “Mem u Zîn” isimli eserin de Kürd edebiyatındaki yeri odur.

M.Ali Erdoğan
Ahmedê Xanî hakkında yazılan, çizilenler genelde Kürd solcularının fikirlerinin etkisindedir. Kürd alfabesini ilk latinize eden Celadet Bedirxan, Ahmedê Xanî’nin Kürdlerin ulusal peygamberi olduğu saçmalığında bulunurken, bazıları da Ahmedê Xanî’nin ulusalcı olduğunu veya Zerdüştlük`te kutsal olan düalizm inancını, ateşin kutsallığını savunduğunu iddia ederek bazı şiirleri yanlış bir şekilde yorumlamaktadır. Nakşibendî kökenli sofi geleneğe sahip olup, Eş’ari ekolü, Şafii mezhebine mensup olan İslam âlimi Ahmedê Xanî’nin kişiliği ve fikirleri eserlerinde açıkça görülmektedir. Fakat Şeyxê Xanî araştırmaları genel olarak İslami bir bakış açısıyla değil de ulusalcı mefkûre penceresinden ele alındığı için hassasiyet sahibi her Müslüman için bu tür değerlerinin hayatlarını ve fikirlerini istismarlardan koruma pozisyonunda olması İslami bir sorumluluktur.
Hicri 1061 (M–1651) tarihinde doğduğu Mem u Zîn isimli eserdeki şu beyte binaen kabul edilmektedir.

Lewra ku dema ji ğeybê fêk bu
Tarîxê hezar û şest û yek bu

Xanî diye anılması hususunda farklı görüşler vardır; Hakkâri’de Pinyaşî ve Ertoşî aşiretleri gibi Xanî de bir aşiretin adıdır. Ahmedê Xanî’nin dedelerinden Şeyh Abdurrahmanê Xanî’nin Miladi 16. yüzyılın ilk yarısında Van ve çevresinde vuku bulan Safevi işgalinde ailesiyle birlikte Hakkâri(Colamêrg)’den Doğubayazıt’a göç ettiği söylenmektedir. Bazı kaynaklara göre ise M-1460’lı yıllarda Hakkâri’den Xanî ve Pinyaşî aşireti mensupları getirilip, Doğubayazıt’a yerleştirilmiştir. Bundan dolayı Bazîd yerlilerinin çoğunluğuna Pilanşî, geri kalan kısmına da Xanî derler.

Eğitim dönemi ve sonrası

Ahmedê Xanî’nin babası Şeyh İlyas, Doğubeyazıt’ta (Bazîd) müderrislik, İran sınırındaki Dozêsor-Kızılkale nahiyesinde kadılık görevlerinde bulunmuştu. Şeyh İlyas, Kızılkale’de kervanlardan aldığı gümrük harcı ile İshakpaşa Sarayı’nı yaptırmıştır. Ahmedê Xanî, ilim tahsiline ilk olarak babasının yanında başladı. O zamanlar mirlerin desteğiyle eğitim veren bir nevi resmi statüdeki medreseler şunlardı: Mîr Abdal Medresesi, Medresa Sor, Bitlis Şerefiye Medresesi, Davudiye Medresesi, Miks Mîr Hasenê Velî Medresesi, Beş Medrese ve Muradiye Medresesi. Ahmedê Xanî, eğitiminin büyük kısmını Doğubayazıt’taki Muradiye Medresesi’nde görmüştür. O zamanlar genel olarak Kürd medreselerinde eğitim görenler Kürdçe ile beraber Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere dört dile vâkıf olurlardı. Şeyxê Xanî, Muradiye Medresesi’nden sonra Ahlat, Urfa, Bitlis ve Cizre’de eğitim görmüş, bir müddet Bağdat ve Mısır’da da ilim tahsil ettikten sonra Bayezid’e dönmüştür. Burada bir medrese ve mescid kuran Ahmedê Xanî, ilmi birikim ve tecrübelerini insanlara sunmaya başlamıştır.


Bazı kaynaklarda Ahmedê Xanî’nin bu sıralarda İstanbul’u ziyaret edip hacca gittiği ve daha on dört yaşlarındayken Bayazid miri Mir Muhammed’in divan kâtipliğini yaptığı yazmaktadır. Yine Xanî’nin Suriye medreselerinde antik Yunan felsefesini, İran ve Kürd medreselerinde de İslam felsefesi ve tasavvufu öğrendiği belirtilmektedir.

Ahmedê Xanî ilim tahsili boyunca Faqiyê Teyran, Melayê Cizîrî, Aristo, Farabi, Şehabeddin Es-Sühreverdi, Muhyiddin-i Arabî, Aliyê Harirî, Firdevsî gibi filozof ve mutasavvıfların kitaplarını okumuştur. İyi bir kalem ustası oluşunda Kürdçe ve değişik dillerde yazılmış edebi eserleri incelemesinin etkileri vardır.

Ahmedê Xanî ilmi kişiliğinin yanında cömert ve misafirperver oluşu, insanlara sunduğu ikramlarla tanınır. Abdulkadir Badıllı tarafından hazırlanan Mufassal Tarihçe-i Hayatta Ahmedê Xanî’den “Edip, şair, hamiyetperver, Resulullah’a âşık bir zat” olarak bahsedilmektedir. Bayazid halkı tarafından sevilip sayılan Ahmedê Xanî, 1674 yılında İshak Paşa Sarayı’nın temeli atılırken dua okumuştur. Muradiye Medresesi’nde müderrislik yaparken özellikle toplumların geleceği olan çocukların eğitimiyle ilgilenmiş, daha sonraları onların eğitimi için bazı kitapları kaleme almıştır.

Şeyxê Xanî dönemindeki siyasi durum

Şüphesiz Xanî öncesi ve sonrasında bölgeyi ilgilendiren siyasi hareketliliklerin başında Osmanlı-Safevi savaşları gelmektedir. Mirliklerle yönetilen Kürdlerin siyasal ve sosyal kararlarını mirler alırlar, savaş fermanları ve antlaşmalarına mirler karar verirlerdi. Botan mirleri, Bitlis Şerefxaniler, Bayazid Celalî mirleri, Miks mirleri, Hakkâri ve Amediye mirleri en meşhur mirliklerdi.
Çaldıran Savaşı zaferinden sonra Kürd coğrafyasının değişik muhitlerinde toplam 55 Kürd mirliği kurulmuştu. Yavuz Sultan Selim ile yapılan anlaşmaya göre bu beyliklerin kendi içlerinde serbest fakat olası bir dış saldırıya karşı Osmanlı’nın yanında yer almaları gerekiyordu. Mirliklerin Sultan Selim’e destek verme nedenleri tarih kitaplarında şöyle izah edilmektedir: Mirliklerin Osmanlı tarafından tanınması, Şah İsmail’in daha önceleri Kürd beyliklerini azledip yerine Kızılbaş yöneticiler tayin etmesi ve mezhepsel olarak Osmanlı’nın Kürdlere yakınlığı.

Kürd mirliklerinin yardımıyla Bağdat, Safevilerden alınıp Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra, (Tabi bazı kürd aşiretleri bu sefere destek vermemişlerdir. Mesela 4. Murat, Şeyh Said’in dedelerinden Seyyid Haşim’den asker istemiş, Seyyid Haşim “Bizde Müslüman kanı dökmek için asker yok” demiş, Bağdat seferinden zaferle dönen Sultan, Seyyid Haşim’i katletmiştir.) 1639 yılında Osmanlı-İran arasında Kasr-ı Şirin anlaşması yapılır. Bu anlaşma ile Kürd toprakları ikiye bölünür, doğu mıntıkaları İran’ın, diğer mıntıkalar ise Osmanlı’nın payına düşer. Daha sonra bu mirlerden bazıları Osmanlı, bazıları da İran’ın yanında yer alır. Ve her savaş hareketliliğinde en ağır bilânçoyu Kürdler yaşar. Safevilerin bir Diyarbakır seferinde 50 bin kişinin öldürüldüğü kaynaklarda geçmektedir. Tüm bunlara Ahmedê Xanî “Mem u Zîn”in beyitlerinde değinmektedir.

Ev gulzumê rom u behre tacîk
Hindî ku bikin xuruc u tehrîk
Kurmancî bibin bi xwîn mulettex
Wan jêkve dikin misale berzex

Ahmedê Xanî, zulümleri benimsemeyip bu şiirleri dillendirirken herhangi bir ulusçuluğun veya milli duygularının etkisinde kalmamıştır. Yine Osmanlı’yı da benimsemiş, herhangi bir düşmanlık beslememiştir. Diğer milletlerin aksine Kürdlerdeki onlarca mirlik ve ihtilaflara, harplere de değinen Ahmedê Xanî, Müslüman bir millet olan kürdler içerisindeki bu ihtilafların sonlanmasını ve bu milletin ilim ve irfanla kâmilleşmesini istemiştir.

Ger dê hebûya me îttîfaqek
Vêk ra bikira me înqiyadek

……..

Tekmîl-i dikir me dîn u dewlet
Tehsîl-i dikir me ‘ilm u hîkmet

Ahmedê Xanî bu beyitleri Kürdlerin o zaman ki siyasi ve sosyal durumuna binaen yazmıştır. Şeyh Abdurrahmanê Aqtepê, Üstad Bediüzzaman, Salih Begê Hênî gibi ulema da özellikle “Kürd Teavün ve Terakki” gazetesinde kaleme aldıkları yazılarda ihtilaf, fakirlik, cehalet gibi sorunları dile getirmişlerdir. Kürd halkını sosyolojik olarak analiz etmek isteyen her bir âlim de bu tür konuları doğal olarak dillendirebilir. Ahmedê Xanî, Nubihar isimli eserinde başında ise “Arap, Fars, Türk ve Kürdlerin İmamı Ümmî Peygamber” demektedir. Hatta bazı dörtlüklerinden her bir satırını bu dört dilde yazmıştır. Yani bazı çevrelerin iddia ettiği gibi Ahmedê Xanî, bir dil veya halkın diğerlerine üstünlüğünü savunmamıştır. Halkların kardeşliğini, ilim ve irfanla kemale ermeyi, hiçbir Müslüman halkın başka Müslüman halka zulüm etmemesini, Müslüman halkların kendi aralarında ihtilafa düşmemelerini savunmuştur. Eğer ulusçuluktan kastedilen anlam; bir halkın üstünlüğü, ümmet içerisinde bir toplumu diğer ümmet topluluklarından üstün olarak göstermek ise Şeyxê Xanî doğu ile batının birbirinden uzaklığı kadar bu fikirden beridir. Fakat ümmet içerisindeki her bir halkın kendi içerisinde çeşitli alanlarda güçlü olmasını düşünmek ümmetin umumi maslahatına da uygun bir durumdur.

EY SEYYÎDÊ ‘ALEM
Ey Seyyîdê ‘alem, senedê nura hîdayet
Serdarê şefî’an ku derrozê qiyamet
Hêvî dikin em pir ji te ey sedrê rîsalet
Merhûm-i nekî me tu ji dîwana şefaet

Qed kane lekel-fedl û lekel-cûd û kesîra
Ûrsîlte îlel-xelqî beşîren we nezîra

Taha, tu resule melîkê milkê kerîm î
Teşrîfê bi ne’leynê xwe ser ‘erşê ezîm î
Der behrê cemelê tu tenê durra yetîm î
Ehsentirê ez Yûsifî, Siddîq û Helîm î

Ey ne’tê te ez ferşê heta ‘erşê şehîra
Ûrsîlte îlel-xelqî beşiren we nezîra
(Ahmedê Xanî’nin Dîwan’ındaki
şaheser beyitlerden…)

 

Not: Şiirler asıl metinlerinden tercüme edilirken eğer mütercimde ciddi bir edebî kabiliyet olmazsa tercüme asıl yazım dilindeki ahengi vermemekte, birçok defa kastedilen anlam dahi anlaşılmamaktadır. Bu sebepten ötürü şiirleri tercümesiz verdik.

Kaynaklar: İzzeddin Mustafa Resul (Ehmedê Xanî ve Mem u Zîn), Kadri Yıldırım (Ehmedê Xanî Külliyatı), Ehmedê Xanî (Hemu Berhem) Lîs Yayınları

Devam edecek…

Bu haberler de ilginizi çekebilir