• DOLAR 32.525
  • EURO 34.806
  • ALTIN 2422.632
  • ...
Dünyanın Ayıbı ve Herkesin Günahı Somali
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

1960 lı yıllarda kurucu ordu, bazı reformları ve geniş çaplı kamu alt yapı yatırımlarını hayata geçirmesine geçirdi. Yollar, hastaneler ve okullar yapıldı. Özellikle okur- yazarlığın yaygınlaşmasına özen gösterildi. Ama Somali, büyük mücadelelerle elde ettiği “siyasi ve dini özgürlüğü” besleyecek iktisadi kalkınmayı yakalayamadığı içindir ki 1970 li yılların ikinci yarısından bu yana büyük sorunların içinde buldu kendini. Bir türlü kurtulamıyor


Kendi kendine Yaptığı Kötülük
Somali, başlangıçta umudunu, geleneksel ve dini bağlarının güçlü olduğu Arap dünyasına bağlamıştı. 1970 li yıllarda petrol zenginliği göz kamaştırmaya başlayan Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, Somali için, “dinlerini de birlikte yaşayabilecekleri” ideal komşu ve müttefikti. 1974 de Arap ligi Somali’yi bağrına basmasına bastı. Ama Somali zaten gereğinden fazla umutlanmıştı. Hem onlar yeterince yardım edemediler, hem de yapılan yardımlar zaten ya yolsuzlukların kursağında eridi veya iç savaşın acımasız değirmeninde un ufak oldu gitti.


Evet, Somali Arap ülkelerinden gereğinden fazla şey bekledi. Zaten Suudi’lerin Vahabi ideolojisi ötesinde, Somali’ye para ve iyi bir kalkınma modeli sunacağını kim söylemişti ki? Hem zaten, İngiliz, İtalyan ve Fransız’lardan önce köle ticaretini, Afrika Boynuzunda, Arap’lar yürütmüyor muydu? Onlarda tarihin derinliklerinde sömürgeci değil miydi? Onun için büyük dostluk beklentisi pek gerçekçi değildi. Ayrıca yeterince yardım gelmedi veya gelemedi. Çünkü Arap ülkelerinin de o yıllarda kendi öncelikleri vardı. 1970 ve 80 lerde petrolle zenginleşen Arap ülkeleri, önce kendi ülkelerine alt yapı yatırımları yaptılar. Kendi ihtiyaçlarını tatmin ettiler. Sonra İngiltere ‘de Şato, Amerika’da malikâne aldılar.

Bunu Somali için yaparlar mıydı? Hayır.
Ama Somali’yi asıl yolsuzluk ve iç savaş mahvetti. Somali, özellikle 1991 den itibaren kendi başına kendi çorap ördü. Birbirine düşen Somali halkı ateş ve kandan kaçarken tarım alanları mahvoldu. İnsanlar temel gıda maddelerine erişemez oldular. Kıtlık, açlık, hastalık ve sefalet Somali’linin alnına yazılmış bir kader oldu kaldı. Birleşmiş Milletler yardım konvoylarının taşıdığı gıda ve ilaç, bedava dağıtılacağına karaborsada satıldı. İç savaş ve “Rabbena hep bana” zihniyetinin yansıması olan yolsuzluğun kurbanı, artık en fakirler, kadın ve bir deri bir kemik çocuklardı.


Dünya Nerede Somali Nerede!

Evet, Somali kişi başına geliri sadece 330 Dolar olan 10 milyon insanın ülkesi. Birçok insan günde 1 Dolar ile yetinmek durumunda. Tüm insani gelişme ölçüleri bu ülkede insanların insanca yaşamadığını gösteriyor. Özellikle iç savaşın başladığı 1990 lı yıllardan sonra Somali daha iyiyi hiç göremedi. 20 yılı aşkın bir süre içinde 700 bin civarında Somali’li mülteci olarak yaşamaya başladı. Kimlerine büyük ülkeler iltica hakkı verdi. Çoluk çocuk bilmedikleri yerlere sığındılar. Oralarda yeni yaşamlar kurmayı denediler. Kimi başardı, kimi başaramadı. Gittikleri yerlere rengarenk çarşafları, boy bos ve eşsiz etnik güzellikleri ile güzellik kattılar. Tabii suça, yolsuzluğa da karıştılar. Ama öyle böyle onlar veya çocukları paçayı kurtardı. Ama iç savaş kurbanı çoğu Somali’li hala Birleşmiş Milletlerin mülteci kamplarında günübirlik hayatlar yaşıyor.


Somali öyle veya böyle 2009 yılından itibaren yeni bir reform atılımına girişti. Amaç önce halka hizmet verecek, hizmet verirken, hesap da verecek ve şeffaf olacak bir kamu yönetimi ihdas etmekti. Somali Merkez Bankası yeniden kuruldu. Yolsuzluk Denetimi komiteleri oluşturuldu. Kalkınma fonlarının gerektiği gibi, sağlık, güvenlik ve eğitime tahsis edilmesi, bağımsız denetleme şirketlerine devredildi. Afrika Kalkınma Bankası Somali’ye 2 milyon Dolar verdi ki çorbada tuzu bulunsun. Üstelik reformlar sadece başkent Mogadişu’ ya münhasır kalmadı. Özerk bölgeler de benzer atılımları yaptı. Ama bitmeyen terör, her yerde olduğu gibi, Somali’de de hem kaynakları tüketmeye, hem de reform heveslerini söndürmeye devam etti ve ediyor. Somali’de insan insanın kurdu.


Servet Üstünde Çekilen Sefalet
Aslında Somali birçok benzer Afrika ülkesi ile aynı kaderi paylaşıyor. Keşfedilmiş veya keşfedilmemiş nice zenginliğin üstünde var yokluğu çekiyor. Servetin üzerinde kan gövdeyi götürüyor. Som uranyum, demir, kalay, bakır, doğal gaz ve petrol, Somali’nin zenginliklerinden sadece bazısı.. Bu zenginlik, Amerika ve Avrupa ülkeleri kadar, Brezilya, Çin ve Avustralya’nın da ilgisini çekiyor. Gözleri Somali’nin üzerinde olan bu ülkeler önce yardım, sonra hakça yatırım sloganı ile şimdi öne çıkmalı. Bu ülkeden aldıklarını yine önce bu ülkeye vermeli. Ama servetine göz diktiği Somali’yi bugünlerde dünya, televizyon ekranlarında yine sadece yüzlerinde sinekler uçuşan yarı baygın çocuklar, pörsümüş göğüslerinden bir damla süt gelmeyen zavallı analar ve köy meydanında yal gibi gıda maddelerini pis taslara üleştiren görevlilerini görerek izliyor.
Ne garip değil mi? Dünya aç gözlülüğün krizinde, Somali ise açlık ve sefaletin kısır döngüsünde.. Dünya Bankası 500 milyon Dolarlık acil yardım sözü verdi. 12 milyon Dolar’ı da yola çıkardılar. Birleşmiş Milletler dünyaya sürekli hibe çağrısında bulunuyor. Yine dökme su meselesi. Ama yangını söndürmenin başka yolu yok. Önce insanı kurtarmak gerek. Sonrası hemen gelmeli ki o kendini kurtarabilsin.


Mum Dibine Işık Vermezse
Fakat bu arada 2010 yılında, 2015 e kadar ülkedeki doğal gaz alanlarına 1 milyar Dolar yatırım yapacağını açıklayan Somali işadamları topluluğundan ses soluk yok. Mum dibine ışık vermiyor. Vergi dünyada hiç hoşlanılmayan bir kaynak aktarma aracı. Zaten Somali reformlarında verginin adı da yok. Onun için Somali’nin kendi başına sürecek yağı olsa bile yok.


Ya Arap ülkelerine ne demeli? Somali onların da gölgesinde sayılır. Evet, geçmişte pek zırnık koklatmamışlardı. Ama şimdi durum başka.. Artık birçok alanda doygunluk kazanmış olmaları gerekir. Ayrıca Somali onların Araplaştırdığı Afrika’nın bir parçası... Somali’linin Araplardan beklentileri, ideolojik nedenlerle hala yüksek. Suudi Arabistan ve özelikle Mekke, Ayan Hırsi Ali nin deyimi ile “Müslüman Somali’li için Hazreti Muhammed’in evi. Onlar için Allaha en yakın olunacak yer”. Ama Suudilerde de yine tık yok. Ne yardım yapıyorlarsa veya yapacaklarsa açıklamalılar ki herkese örnek olsunlar. Yoksa dünyanın ayıbı Somali, başta Suudi Arabistan olmak üzere petrol zengini Arap ülkelerinin işte şimdi büyük günahı olacak.


Kış Parkından Ab-u Hayat Olur mu?

Ankara’da bir kış parkı açılmış. Doğrusu Arap ülkeleri bunu yapsa, tüm eleştiri ve beklentilerime rağmen “ Ülkelerinde yazdan ve muson’dan başka bir şey yaşamıyorlarsa, görmek için, çocuklarına yaşatmak için, neden para verip, kışla ve karla çocukluklarını satın almasınlar ki!” diyebilirim. Ama kara kışı dolu dolu yaşayan, kar küremekten kolları yorulan Ankara’ya yaz aylarında kış parkı yapmak yerine, doğrusu önce kendi fakirimize ama şimdi aynı öncelikle Somali’ye yardım yollamak çok münasip olmaz mıydı?

Susuzluktan yanan dudaklara su vermek, burada 32 derecede kar üretmekten daha iyi olmaz mıydı? Bu nedenle fevkalade doğru bir yaklaşımla geniş vizyonlu bir Afrika misyon’unu 2005 de başlatan Türkiye şimdi ne yaparsa önemli.. Ama bence önce Ankara’daki müsrif kış parkının kar yapan suyu, mümkünse hemen kuraklığın kavurduğu Somali’ye can suyu olarak akmalı ki susuz beden ve yürekler yaşama dönsün. Tabii fitre ve zekâtlar da hiç fire vermeden Somali’ye gıda ve ilaç olarak gönderilirse iyi olur. Sanırım kurban bayramları için başarılı organizasyonlar yapan Kızılay, bu Ramazan bunu Somali için en iyi şekilde yapabilir.

 

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir