Dünya Kudüs Günü'nde Gazze'de yaşanan vahşete dikkat çekildi
HÜDA PAR Bingöl Merkez İlçe Başkanlığı, siyonist işgal rejiminin Gazze'ye yaşattığı soykırım ve vahşeti telin etmek ve tepkilerini göstermek için her hafta düzenlediği etkinliklerine bu hafta da devam etti.
Bingöl merkez Ulu Camii önünde düzenlenen basın açıklamasında, Müslümanların ilk kıblesi ve Müslümanların 3'üncü Harem-i Şerifi olan Kudüs'ün sıradan bir toprak parçası olmadığı, İslam aleminin dünyevileşerek kapitalist çarklar arasında kendini yitirmesi ve HAMAS'ın 7 Ekim'de başlatmış olduğu Aksa Tufanı operasyonuyla yenilmez denilen güçlerin nasıl hezimete uğradığına vurgu yapıldı.
Basın açıklamasını HÜDA PAR Bingöl Merkez İlçe Başkanı Hatip Üçgül okudu.
"Her Cuma günü toplanıp somut adımların atılmasını talep edeceğiz"
Siyonist vahşeti normalleştirmemek, yapılan soykırıma karşı duyarsız kalmamak, gücü ve iktidarı elinde bulunduranları ve uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek için en gür seda ile haykırmaya devam edeceklerini kaydeden Üçgül, "Gazze'de siyonist soykırımın son bulması ve insani koridorun açılmasına yönelik her türlü çaba gösterilip abluka sona erinceye kadar, her Cuma günü toplanıp, somut adımların atılmasını talep edeceğiz. Her Ramazan ayının son Cuma gününde, 'Dünya Kudüs Günü' dolayısıyla tüm dünya halkları bir araya gelerek, Filistin'de zulmün son bulması ve fiili adımların atılmasına yönelik çaba sergilenmektedir. Bizler de bu kapsamda, sergilenen her türlü çabayı destekliyoruz. 'Dünya Kudüs Günü'nün önemine binaen, Kudüs İslam Aleminin kalbi durumundadır." dedi.
"Bir avuç siyonist, Filistinli kardeşlerimize her türlü zulmü yapmaktadır"
70 yıldır işgalin devam ettiğine dikkat çeken Üçgül, "Filistinli Müslüman kardeşlerimize yönelik siyonist vahşilerin saldırıları kadar, siyonistlerle ticari, ekonomik, siyasi, bürokratik iş birliği içinde olan kukla ve maşa yöntemlerin de büyük bir payı vardır. Söz konusu kukla devletlerin ve yönetimlerin, Gazze ve Kudüs başta olmak üzere Filistin'in karış karış topraklarında işgalin yayılmasına neden olmuştur. Genişleyen işgal ile birlikte tüm dünya istikbarını arkasına alan siyonistler, mazlum Filistin halkına her türlü zulüm, baskı, cinayet, alıkoyma, zindanlara atma, yerinden ve yurdundan etme, evlerin yıkılması, bağ ve bahçelerinin talan edilmesi, cinayet ve soykırımların yaşanması tam 70 yıldır devam etmektedir. İki milyarlık İslam aleminin ve Müslüman liderlerin, Kudüs'ün kutsiyetinden uzaklaşmasından dolayı; bir avuç siyonist, Filistinli kardeşlerimize her türlü zulmü yapmaktadır. Özellikle kendi tahtlarını, mevki ve makamlarını mazlumların kanı üzerine kurup bu zulümlerin yapılmasına ortak olanlar, kardeşlerimize ihanet etmekle birlikte söz konusu zulüm ve baskıların yaşanmasına neden olmaktadırlar. Geçici bir dünyalık için maddeperest bakış açısıyla ve maneviyattan uzaklaşanlar; bu zulümlerin yaşanmasına çanak tutmuş ve Filistinli kardeşlerimizin her türlü zulmü görmelerine neden olmuştur. Halklar mazlum Filistinli ve Gazzeli kardeşlerimize yapılan bu ihaneti asla unutmayacak, unutturmayacak ve af etmeyecektir. Zulümle abat olunmaz kaidesine binaen, bu zulümlere ortak olanlar elbette hem dünyada hem ahirete hüsrana uğrayacaklardır. Gazze'ye yönelik yapılan saldırılar dünya tarihinde ender rastlanan büyük bir zulüm ve soykırımın yaşanmasına neden olmuştur. Bu soykırımda siyonistler kadar, siyonistlere her türlü desteği sağlayarak, ellerine mazlumların kanını bulaştıranlar, tarihin karanlık sayfalarında zulme ortak olmakla anılacaklardır. Tüm dünya şahit oldu ki şu mübarek Ramazan ayında, şeytanların zincire vurulduğu bir atmosferde şeytandan daha şeytan olmuş insan müsveddesi siyonistler ve onların işbirlikçileri, ümmetin kalbi olan Kudüs'ü ve Gazze'yi paslı hançerleriyle yaralamış ve bunun neticesinde arş-ı alayı titretecek büyük mezalimler yaşanmıştır. Gazze'ye yapılan saldırılar ve katliamlara karşı, başta İslam alemi olmak üzere tüm dünya kamuoyunun üç maymunları oynayarak, zulme sessiz kalmasının ve zulme karşı dur diyecek fiili adımların atılmamasının hüznünü yaşamaktayız." İfadelerini kullandı.
"70 yıldır Kudüs ve Mescid-i Aksa vahşi siyonistlere peşkeş çektirilmektedir"
Üçgül, "Müslümanların ilk kıblesi ve Müslümanların 3'üncü Harem-i Şerifi olan Kudüs, sıradan bir toprak parçası değildir. Mekke'nin ve Mescid-i Haram'ın çevresi ne kadar mübarek ve dokunulmaz ise Kudüs, Mescid-i Aksa'nın da çevresi aynı şekilde mübarek ve dokunulmazdır. Mübarek beldelerin dokunulmazlığı, orada yaşayan insanların emanet ve emniyette olması, hatta çevresindeki hayvanların bile emniyette olması Müslümanların sorumluluğunda olup, ben Müslümanım diyen, ben insanım diyen her kesin boynunun borcudur. İslam aleminin dünyevileşmesi ve kapitalist çarkların arasında kendini yitirmesi, Müslüman devletler başta olmak üzere ben Müslümanım diyen her sorumluluk sahibi kendi sorumluluklarını yerine getirmediği için bu beldelerin kutsiyetine halel getirecek adımların atılmasına neden olmuştur. Bu esaretin meydana gelmesi kendiliğinden olmadığı gibi, zulme rıza ve duyarsızlık da kendiliğinden olmadı. Dünya istikbarını arkalarına alan siyonistler, yeni dünya düzeninde sermaye ve malı öne sürerek, birçok ülkenin ekonomisini, kültürünü, değerlerini asimile edecek programlara tabi tuttular. Bunun neticesinde duyarsız bir toplum, duyarsız devlet liderleri meydana getirdiler. Müslüman liderler ve halklar, dünya malına daldılar; mevki, makam, şan ve şöhret uğruna bu kutsal beldelerimize yapılan saldırılara karşı izzetlice direniş sergileyecek iradeyi ortaya koymadılar. Bu yüzden tam 70 yıldır, Kudüs ve Mescid-i Aksa vahşi siyonistlere peşkeş çektirilmektedir. 70 yılı aşkındır siyonist çetelerin işgal ve baskılarından dolayı Kudüs esaret altında inlemektedir. Kudüs'ün boynu bükük, Müslümanların izzetlice direnişiyle kurtuluşu beklemektedir. Kudüs asrının Selahaddin-i Eyyubi'sini ve Abdülhamid Han'ını beklemektedir. "şeklinde konuştu.
"Aksa Tufanı operasyonuyla yenilmez denilen güçler hezimete uğramıştır"
Siyonistler yapmış oldukları bu zulmü güçlü olduklarından dolayı değil, Müslümanların ihtilaf ayrılıklarından dolayı olduğunu belirten Üçgül, "Gazze'de mazlum kardeşlerimiz tarihte örneğine az rastlanacak türden büyük bir zulümle karşı karşıya kalmaktadırlar. Siyonistler yapmış oldukları bu zulmü güçlü olduklarından dolayı değil, Müslümanların zayıf olmasından dolayı da değil, ümmetin ihtilaf ve ayrılıklarından dolayı yapmaktadır. HAMAS'ın 7 Ekim'de yapmış olduğu Aksa Tufanı operasyonuyla yenilmez denilen güçler hezimete uğramıştır. Bunun neticesinde HAMAS'ın askeri başarısı, uluslararası sistemde nihai ve büyüyen bir talep olarak bağımsız Filistin devleti kurulma çağrısı, Batılı entelektüellerin ve dünya halklarının desteğinin artmasına neden olmuştur. Tüm dünya kamuoyunun HAMAS'ın siyonist esirlere insani davranarak, siyonist esirlerin takasında siyonist çetelerin tıkanması ve kalıcı ateşkese yanaşmaması, siyonist işgal toplumunun kendi aralarında ihtilaflara düşmesine neden olmuştur. HAMAS'ın siyonist işgale karşı ek cepheleri açması, siyonist rejimde yaklaşık 80 bin işgalcinin bölgeden tahliye edilmesi, dünya çapında siyonizme karşı öfke dalgasının yayılması, işgalin siyasi izolasyonu iyi okumak gerekmektedir. Adeta köşeye sıkışmış sırtlan sürüsü misali tüm dünya halklarının lanetine uğramış siyonistler, yaşadıkları hezimeti ve yenilgiyi hazmedemediğinden dolayı mazlum Gazze halkına karşı soykırım suçları işlemektedir. Abluka ve ateş altındaki Gazze'de siyonist çetelerin soykırım ve katliamlarından dolayı 34 bin kardeşimiz şehid olurken, 76 bin kardeşimiz de yaralandı. Şehid edilenlerin yüzde 44'ü çocuklardan oluşurken, şehid olan çocuk sayısı 15 bine ulaştı." dedi.
"İşgal çetesi siyonistlerin Gazze'ye yönelik saldırıları durdurulmalı ve Gazze'den çekilmesi sağlanmalıdır"
HAMAS'ın dünya kamuoyuna, devletlere ve uluslararası aktörlere yapmış oldukları ateşkes çağrısının karşılık bulması gerektiğini ifade eden Üçgül, "Yaşanan bu mezalime ayrıca insani koridorun açılmaması ve bir halkın kıtlıkla ölüme terkedilmesi kabul edilemez. Başta hükümet olmak üzere tüm vicdan sahibi uluslararası aktörlerden talebimiz şudur: HAMAS'ın dünya kamuoyuna, devletlere ve uluslararası aktörelere yapmış oldukları ateşkes çağrısı karşılık bulmalı, bu konuda ciddi adımlar atılmalıdır. İşgal çetesi siyonistlerin Gazze'ye yönelik saldırıları durdurulmalı ve Gazze'den çekilmesi sağlanmalıdır. Yerinden edilmiş tüm Gazzeli kardeşlerimiz koşulsuz olarak kendi yaşadıkları yerlere geri dönmelidir. Gazze'ye yönelik insani yardım koridoru açılmalı ve yıkılan şehirlerin yeniden inşası sağlanmalıdır. Esir takası anlaşması kapsamında siyonist zindanlarında esir edilen Filistinli kardeşlerimiz serbest bırakılarak özgürlüklerine kavuşmalıdır. Peygamber Sevdalıları ve HÜDA PAR olarak bir kez daha en yüksek sesle haykırıyoruz ve diyoruz ki; canımızla, kanımızla, malımızla ve evlad-u iyalimizle ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın ve Müslüman kardeşlerimizin yanındayız. Filistin'in ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne giden her meşru eylemin yanındayız ve destekçisiyiz. Bu yolda üzerimize düşen her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Filistin halkına selam olsun! Aksa Tufanı operasyonuna selam olsun! Kahraman mücahitlere selam olsun! Direnişe ve dirilişe selam olsun! Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun." ifadelerine yer verdi.
Basın açıklaması yapılan dua ile sona erdi. (İLKHA)