• DOLAR 32.371
  • EURO 34.978
  • ALTIN 2325.427
  • ...
Allah`ım! Ramazan`ı mübarek Kıl
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Şenlik / Doğruhaber

Kimi insanlar, çok zahmetli ve meşakkatli bir işin gelip dayandığı gibi Ramazanı görünce, “Ha vallah Ramazan da geldi yakaladı bu sıcak mevsimde ne yapacağız, nasıl oruç tutacağız?” deyip şekva etmeye başlarlar. Kimi insanlar da “Rabbimize hamdolsun ki, bizi bir Ramazana daha kavuşturdu” deyip gelişini dört gözle bekler gibi Ramazanı bir nimet, bir fırsat ve bir arınma mevsimi bilmekte, ondan yeterince istifade etmeye çalışmaktadırlar.

Kimi iş sahipleri, Ramazan gelmeden ağır işlerini bitirmeye, devreden çıkarmaya gayret ederken, kimi aileler de mutfaklarını güçlendirmeye ve Ramazan sofralarını zenginleştirmeye, çeşitlendirmeye bakarlar. Bütün bunlar, insanların kendi şahısları ve nefisleri için taşıdığı hisler ve endişelerdir. Amma kimileri de vardır ki, Ramazandan mükemmel bir şekilde istifade etmek için önceden birtakım hazırlıklar içine girer ve programlar yaparlar. Fakir fukaranın da yüzünün gülmesi ve sofralarında bir şeyler bulması için yoğun bir çaba içine girer ve mücadelesini verirler.
İşte on bir ayın sultanı Ramazanı Şerif gelmeden veya gelir gelmez herkesi böyle bir heyecan ve helecan sarıyor. Hâsılı Ramazan algısı kişilere göre değiştiği gibi, neticesi ve getirisi de değişiyor. Kişiler niyetlerine ve amellerine göre ondan istifade eder ve mükâfatlarını alırlar. Ancak siz mutlaka ama mutlaka Ramazanı bir ganimet bilip ondan en güzel şekilde istifade etmeye çalışınız. Manevi hâsılatınızı daha da artırmaya bakın. Allah’ın bir ihsan olarak bizlere verdiği nimetlerinden en güzel şekilde yararlanırken başkalarını da unutmayalım, açları ve yoksulları ihmal etmeyelim:
“Allah’ın sana verdiği nimetler içinde ahiretini ara. Dünyadan da nasibini unutma; Allah’ın bir ihsanı sana verdiği gibi sen de başkalarına ihsanda bulun.” (Kasas: 77)
Şu halde değerli okuyucular, Ramazanı Şerifte diğer zamanlardan daha ziyade abid olalım, zahit olalım ve cömert olalım. Gönlümüzü rahat ve geniş tutalım. Müminlere karşı affedici, hoş görülü ve müsamahakâr olalım. Fakir fukaraya karşı, yoksullara ve zayıflara karşı merhametli ve şefkatli olalım. Her iftar ezanı okunmadan önce sofraya yaklaştığımızda yoksulların sofrasın da neler hazır olabileceğini düşünelim. Sakın ha onları unutmayalım, ihmal etmeyelim. Ramazan boyu toplayacağımız şeyler, fitre ve zekât değil, hayır ve hasenat olsun.

Ramazan denince ilkin aklımıza sahur, iftar, teravih ve Kur’an tilaveti gibi mefhumlar gelir. Şüphesiz bunların her biri başlı başına birer konudur. İnşaallahu Teala Ramazanı Şerif boyunca bütün bunları birer birer ele alıp izah etmeye çalışacağız.
Her şeyden evvel şunu belirtmemiz gerekir ki, bütün bunların manası izafidir ve Ramazandan dolayıdır. Bunlar Ramazandan dolayı kıymet ve anlam kazandığı gibi, Ramazan da içinde Kadir Gecesini barındırdığından ve Kadir Gecesi de onda Kuran’ı Hâkim nazil olduğundan anlam ve değer kazanmaktadırlar. Hulasa bütün bunlar, değer ve itibarlarını yüce Kur’an’dan almaktadırlar. Hepsinin özü ve aynası Kur’an’dır:

“Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren ve hakkı batıldan ayıran en açık delilleri ihtiva eden Kur’an bu ayda indirilmiştir.” (Bakara: 185)

Tek anlamıyla Ramazan ayı, Kur’an ayıdır. Müminler, Ramazan boyunca bol bol Kur’an okumalı, karşılıklı mukabele yapmalı, bilenler bilmeyenlere dersini vermeli, bilmeyenler de dersini alarak anlamaya çalışmalıdır. Hiç değilse gidip camilerde mukabele okuyanları dinlemelidir. Kur’an’ı bilen kişi Ramazan’da en az bir kere onu hatmetmelidir. Bu, Kur’an’ın tilavetiyle alakalı ödevimizdir.

Bir de manasıyla ilgili bir ödevimiz olsun. Bu da Kur’an’ı tertil ile okumak, ağlayarak veya ağlarcasına okumak, manasını bilenlerin onu anlayarak ve üzerinde derin derin tefekkür ederek okumaları gerekir. Zira Kur’an müminlerin hayat kitabıdır. Onların kalbini nurlandıran, yolunu aydınlatan ve istikametlerini doğrultan bir düstur ve bir hayat iksiridir. Hayatına Kur’an’ı hâkim kılmayan bir fert, bir aile veya bir toplum, dünyada da ahirette de hüsran ve buhran içindedir. İçinde Kur’an’dan bir şey bulunmayan bir kalp virane olmuş, yıkık dökük ev gibidir. Yanında Kur’an’dan bir şey bulunmayan insanda hayır yoktur:
“Sen ya Kur’an’ı öğrenen ya da öğreten ol! Sakın ha üçüncüsü olma!” (Müslim)

Allah’ım! Bizi Ramazana kavuştur, Kur’an’la buluştur, Kur’an’la kaynaştır ve Kur’an’la haşreyle. Âmin. Allah’a emanet olun.


 

Bu haberler de ilginizi çekebilir