Günümüz toplumunda güven duygusu, maalesef neredeyse yok olma noktasına geldi. İnsanlar artık birbirine güvenmekte zorlanıyor; komşular komşularına, arkadaşlar arkadaşlarına, hatta aile bireyleri bile zaman zaman birbirine şüpheyle yaklaşıyor. Evliliklerin kısa sürmesinin, boşanmaların artmasının en büyük nedeni de bu güvensizlik ortamıdır. Oysa bir toplumun temel taşı güvendir. Güvenin olmadığı bir yerde ne huzur kalır ne de sağlıklı bir toplum inşa edilir.
Peki, bu güven duygusu neden kayboldu? Cevabı oldukça net: Dürüstlük ve ahlak hayatımızdan uzaklaştı. Yalanın, hilenin ve menfaatin sıradanlaştığı bir ortamda kim kime güvenebilir ki? Herkes bir adım atmadan önce kendi çıkarını düşünüyor. Empati kurmak, sözünde durmak, verdiği sözü tutmak gibi erdemler artık nadiren karşımıza çıkıyor.
Ancak umutsuzluğa kapılmamalıyız. Güvenilir bir toplum yeniden inşa edilebilir ve bu süreç bireyden başlar. Her birimizin dürüstlüğü ilke edinmesi, en küçük yalanlardan bile uzak durması gerekiyor. Çocuklarımıza sadece doğruyu söylemeyi değil, doğru olanı yapmayı da öğretmeliyiz. Çünkü güven, anlatılarak değil, yaşanarak öğrenilir.
Eğitim sistemimizde ahlaki değerlere daha fazla yer verilmeli. Medya, dürüstlük ve erdemi öne çıkaran içeriklere yönelmeli. Toplum olarak birbirimize örnek olmalı, güveni ve iyiliği yeniden yaymalıyız. Belki bir anda her şey değişmez; ama unutmayalım, bir kişinin bile güvenilir olması, koca bir toplumu değiştirecek kıvılcımı çakabilir.
Unutmayalım: Güven bir lüks değil, bir ihtiyaçtır. Ve onu yeniden inşa etmek bizim elimizde. Güvenilir bir toplumu yeniden inşa etmek için birey olarak sözümüz ve özümüzün bir olması gerekiyor.
AHMET YILDIRIM