Arşivlerdeki astronomik gözlemler ve UAP tanıklıklarının birlikte analiz edilmesi, nükleer çağın uzay çağı başlamadan çok önce astronomik kayıtlarda iz bıraktığını gösteriyor.

ABD'deki Vanderbilt Üniversitesi’nden anestezi uzmanı Stephen Bruehl ve İsveç’teki Stockholm Üniversitesi’nden teorik fizikçi Beatriz Villarroel, “Bulgularımız, UAP olgusunun geçerliliğine ve nükleer silah faaliyetleriyle potansiyel bağlantısına dair tanıklıkların ötesinde ek ampirik kanıtlar sunuyor” dedi.

1949–1958 yılları arasında Mount Palomar Gözlemevi, kuzey gökyüzünü küçük dilimler hâlinde fotoğraflayarak haritalamayı amaçlayan ilk Palomar Gözlemevi Gökyüzü Araştırması’nı (POSS-I) gerçekleştirdi. Daha sonraki gözlemler sırasında, bu verilerde yer alan bazı ışıkların sonraki gözlemlerde kaybolduğu fark edildi. Bu tek seferlik ışıklara “geçici kaynaklar (transients)” adı verildi. O dönem bu tür ışıklar genellikle fotoğraf plakalarında meydana gelen kusurlar olarak açıklanıyordu.

Villarroel, son yıllarda “Bir Asırlık Gözlemler Süresince Kaybolan ve Ortaya Çıkan Kaynaklar (VASCO)” adlı projeyi yönetiyor. Proje, gece gökyüzündeki değişimleri belirlemek için yüzyıla yayılan astronomik gözlemleri inceliyor.

2021’de yayımladığı önceki bir çalışmada, Villarroel ve ekibi, bazı geçici ışıkların basit plak hatalarıyla açıklanamayacağını ortaya koymuştu

Bruehl ve Villarroel, POSS-I verilerindeki bazı belirsiz geçici ışıkların insan kaynaklı ya da atmosferik olaylarla bağlantılı olup olmadığını merak etti. Özellikle 20. yüzyılın ortasında gerçekleşen yer üstü nükleer testler ile UAP tanıklıklarını incelediler. 2.718 günü kapsayan bir veri seti oluşturdular ve bu günlerde geçici ışıkların görülüp görülmediğini not ettiler. Ardından bu tarihleri ABD, Sovyetler Birliği ve İngiltere tarafından gerçekleştirilen tüm bilinen nükleer testlerle ve UFOCAT veritabanındaki UAP raporlarıyla karşılaştırdılar.

Geçici ışıklar, nükleer test penceresi içinde (testten bir gün önce ve bir gün sonra) gökyüzünde %45 daha sık ortaya çıktı. En belirgin bağlantı, testten sonraki gün yaşandı — geçici ışıkların görülme olasılığı %68 daha yüksekti.

UAP raporlarıyla yapılan karşılaştırmada ise daha zayıf ama yine de dikkat çekici bir bağlantı bulundu. Aynı gün içinde yapılan her ek UAP raporu, geçici ışıkların görülme olasılığını %8.5 artırdı.

Ayrıca, UAP raporlarının nükleer test zamanlarında bir miktar arttığı görüldü — bu bağlantı, bilimsel literatürde ilk kez gösterildi. Araştırma, bu korelasyonları henüz açıklayamasa da, geçici ışıkların ve bazı UAP gözlemlerinin gerçek olduğunu öne sürüyor.

Eğer bu ışıklar plaka kusurlarından kaynaklansaydı, belirli tarihler etrafında bu kadar yoğunlaşmaları beklenmezdi. Üstelik, gözlemleri yapanlar o tarihlerde bu ışıkların farkında değildi ve nükleer testlerin tarihleri halka açık değildi.

Araştırmacılar şöyle diyor:
“Geçici ışıkların nihayetinde ne olduğu henüz açıklanmasa da, bulgularımız bu olguların gerçek gözlemler olduğuna dair giderek artan kanıtlara katkı sağlıyor. Bu çalışmada ortaya koyulan bağlantıların nihai önemi, gelecekte yapılacak çalışmalarla daha iyi anlaşılacaktır.”

Muhabir: Muhammed Mahsum Tuna