Gerildikçe Geriyoruz!

Abone Ol

Siyasi ortamla ilgili gelişmeler, ekonomik sorunlar ve aşırı kutuplaşma bizleri epey geriyor! Artık tahammül sınırlarımız iyice daralmış gibi. Silahlı hücumlar, sopalı saldırılar, bıçaklı yaralamalar…

Sadece son bir iki ay içinde trafikte yaşanan kavgalar bile, ne denli öfkelendiğimizin açık bir göstergesi!

Özellikle sopalı saldırılara tanık oldukça ciddi bir güvenlik endişesi hissediyorum. Bu tahammülsüzlük bizi ne zaman çepeçevre sardı, doğrusu merak etmemek elde değil.

Azıcık sabır, küçük bir tahammül ve anlık bir empati, birçok sorunun çözümünde bize yardımcı olabilir.

Öfkeyle kalkanın zararla oturduğu malumdur. Bir selam ve bir tebessüm, bütün yelkenleri indirecek güç ve kuvvettedir. Birbirimize karşı tebessümün sadaka sayılmasının hikmeti de bu olsa gerek. Aramızda selamı yaymanın, toplumsal huzurun anahtarı olduğunu fark ettiğimiz gün, bu sorunların üstesinden gelebileceğimize dair ilk işareti almış olacağız.

Özellikle televizyonlarda ve sosyal medyada teenni (sükûnet) yoksunu, öfke yüklü açıklamalar ve beyanlar, toplumu büyük bir psikolojik çıkmazın içine sürüklemiş durumda.

Siyasilerin sorumsuzca yaptığı açıklamalar, sürekli birilerini hedef gösteren beyan ve tezviratlar, ne huzura ne de toplumsal güvenliğe hizmet ediyor.

İnsanları adeta sinir küpüne çeviren olayların hızla yayılması ve medya ağlarının buna postacılık yapması, hiçbir şekilde hayra alamet değildir.

Zenginle fakir arasındaki uçurumun bu denli derinleşmiş olması da öfkeyi besleyen, kargaşaya hizmet eden bir başka etken. Zamanının üçte ikisini çalışarak geçirenlerin elde ettiği az kazançla, neredeyse hiç çalışmadan büyük imkanlara ulaşanların oluşturduğu fark, sınıflar arasındaki mesafeyi uçuruma dönüştürüyor.

Borsa ve diğer dijital mecralarda tuzağa çekilen insanların yaşadığı şoklar oldukça sarsıcı. Bu ortamlarda öfke patlamaları yaşayan bireylerin, toplumsal huzura etkileri de ağır olabiliyor.

Faiz ve tefecilik ise sinirleri geren, kronik kötülükler arasında yer alıyor. İnsanların bu yollara mecbur bırakılması, işleyen düzenin büyük günahlarından biri.

Kira artışları ve hayat pahalılığı da hepimizin sinir uçlarına dokunuyor. Dolan bardağı taşırmak için artık bir damla bile yeterli olabiliyor. Herkes bir şekilde dolmuş durumda ve o son damla bazen trafikte, bazen evde, bazen de çarşıda gelebiliyor.

Gerildikçe de geriyoruz. Karşımızdaki kişinin belki hiç kavga niyeti yokken, bizim aşırı gerginlik ve saldırganlık emarelerimiz onu da aynı havaya sokabiliyor. Sonuçta ortam bir anda cehenneme dönebiliyor. Oysa biraz sabır ve sükûnet, birçok felaketin önüne set çekebilir.

Bunu başaranlar, dünyayı güzelleştireceklerdir. Biz de onlardan olabiliriz.

Daha huzurlu ve güzel günlere ulaşmak dileğiyle…