. Yakın tarihli bir araştırmaya göre, X kuşağı ve Y kuşağı bireyleri, daha yaşlı nesillere kıyasla apandis kanserine yakalanma açısından 3 ila 4 kat daha fazla risk taşıyor. Bir zamanlar daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkan bu kanser, bugün artık her 3 hastadan 1’inde 50 yaşın altında teşhis ediliyor.
Vanderbilt Üniversitesi’nden epidemiyolog Andriana Holoowytj, yıllardır bu nadir hastalıkta görülen keskin artışı araştıran çalışmalar yürütüyor.
Holoowytj şöyle diyor: “Diğer birçok kanser türünde önemli ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, bu kanser hâlâ bilgi eksikliği olan bir gizem.”
Holoowytj, 2020 yılında yayımladığı araştırmada, ABD’de kötü huylu apandis kanseri oranının 2000 ile 2016 arasında %232 arttığını ortaya koymuştu. Bu artış tüm kuşakları kapsıyordu.
Apandis uzun yıllar boyunca işlevsiz bir organ olarak kabul edildi; ancak tamamen işlevsiz olmadığı artık biliniyor. Apandisit en yaygın sorun olsa da, kanser bazen yalnızca apandis ameliyatı sırasında tesadüfen tespit edilebiliyor.
Hastalığın tehlikesi ise semptomlarının belirsizliğinde yatıyor:
Karın ağrısı, şişkinlik veya kasık ağrısı gibi belirtiler, yaygın sindirim sorunlarını ya da kolon ve rektum kanserlerini taklit edebiliyor.
ABD’de yılda yalnızca yaklaşık 3000 vaka görülmesi nedeniyle apandis kanseri, en az araştırılan ve en az bilinen kanserlerden biri olmayı sürdürüyor.
Holoowytj’nin ekibinin en güncel verileri, 1976–1984 arasında doğanlarda apandis kanseri oranlarının 3 kat arttığını; 1981–1989 doğumlularda ise bu artışın 4 kata çıktığını gösteriyor.
Kıyas grubu olarak 1940’lar kuşağı alındığında tablo daha çarpıcı hâle geliyor.
Nedenler hâlâ belirsiz. Ancak araştırmacılar; yaşam tarzındaki değişiklikler, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite eksikliği ve genetik faktörlerin bir birleşiminden şüpheleniyor.
Uluslararası çalışmalar, 50 yaş altı kanser vakalarının son 30 yılda %80 arttığını gösteriyor.