Kışın gelmesi ile beraber, Gazze'deki felaket büyüyerek arttı. Tam bir insani felâket durumu söz konusu. Gazze'den gelen fotoğraf ve videolar, felaketin boyutlarını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Gazzeliler, feryat ediyor. Tüm insanlığa ve bilhassa Müslümanlara ısrarla çağrı yapılıyor. Ateşkes çerçevesinde öngörülen insanî malzemelerin Gazze'ye girişinin engellenmesi ile soykırım farklı bir şeklide devam ediyor. Çocuklar, artık açlığın yanı sıra, özellikle soğuktan donarak can veriyor. Hastalıklar artıyor. Gazzeli çocuklar gece gündüz üşüyor. Derme çatma çadırlar sularla doluyor. Çocuklar ıslak ve soğuk çadırlarda yatmaya çalışıyor. Tüm dünyanın gözleri önünde korkunç bir dram ağırlaşarak devam ediyor. Garantör ülkeler, adeta siyasal şovlarını yaptıktan sonra kenara çekildiler. Tüm dünya, bombalar ve soğuktan ölüme mahkûm edilme arasında bir fark olmadığı gerçeğini görmek zorundadır.
Tüm özgür dünya tekrar ayağa kalkmalı ve soykırımın bu yeni çeşidine karşı itiraz sesini yükseltmelidir. Her şeyden evvel, kalıcı konutlar yapılıncaya kadar, Gazzelileri soğuktan koruyacak geçici kentler inşa edilmelidir. Belki de ilk yapılacak iş, dünyanın her tarafından Gazze'ye yeterli miktarda konteyner sevk etmektir. Başta Türkiye olmak üzere, bu konteyner sevkiyatı için ciddi bir baskı atmosferi oluşturulmalıdır. Deprem bölgesindeki konteyner evlerin sevkiyatı sağlanmalıdır.
Bu asırda özgür dünyanın gözleri önünde çocukların soğuktan ölüme mahkûm edilmesi, büyük bir utanç fotoğrafıdır.
Ateşkes yalanı ile işgal biraz format değiştirdi ama hiç durmadı. Terör örgütü israil kaldığı yerden zulümlerine devam ediyor. İnsanlar başka şekillerde katlediliyor.
Siyasetçiler, Gazze meselesini tekrar birinci gündem maddesi yapmalıdır. Salonlarda ve meydanlarda Gazze konuşulmalıdır. Akademisyenler ve aydınlar seferber olmalıdır.
Herkes Gazze’nin gündemden düşmemesi için elinden gelen çabayı ortaya koymalıdır.
İki yılı aşkın bir süredir üzerine düşeni yapamayan özgür dünya, hiç olmazsa bu aşamada seferber olup utancını telefi etmeye çalışmalıdır. Bombalarla paramparça olmaktan kurtulan çocukların, açlıktan ve soğuktan ölümüne müsaade edilmemelidir. Gazze'ye silah sokamayanlar, hiç olmazsa temel gıda maddeleri ve konteyner evler sokmak için gayret etmelidir.
Bu mazlumların sesi ve nefesi olma, tüm insanlığın sorumluluğudur. Bir Kerbela’ya çevrilen Gazze'nin yardımına koşmak; tarihi, İslâmî ve insanî bir sorumluluktur.
Gazze'ye el uzatmayanlar bu utançtan asla kurtulamayacak ve belki de aynı musibetler ile sınanacaktır. Nitekim siyonistlerin saldırılarının hedefi, sadece Gazzeliler değil, tüm bölge halklarıdır; hatta tüm insanlıktır.
"Çocuklar üşümesin, çocuklar soğuktan ölmesin" sloganı ile insanlık onuruna sahip çıkalım. Gazze'de soğuktan ölen her çocuk, insanlığın alnına vurulan bir utanç damgasıdır.
Ne Allah katında ne de tarih önünde kimse bunun hesabını veremez. "Zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır", gerçeğini hatırlamanın tam zamanıdır.
Susmayın, ses verin, ayağa kalkın ve büyük insanlık yürüyüşünün bir parçası olun.