Gazze’de zulüm ve katliam devam ediyor. Vicdan sahibi insanlar, ellerindeki imkânları kullanarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bir yerde zulüm devam ediyorsa, geri kalan hiçbir vicdan sahibi insanın rahat etmemesi gerekir.
Gazze’de, insanlıktan nasibini almamışların uyguladığı tecrit; barbarlığın en karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. Açlık ve susuzluk, tüm dünyanın gözü önünde mazlumların ölümüne sebebiyet veriyor.
22 aydır süren zulüm ve barbarlık gece gündüz demeden devam ediyor. Yüz binden fazla insan katledildi, şehit edildi. Bakmayın öyle resmi rakamlarla açıklanan sayılara… Resmi rakamlar, yalnızca bedenlerine ulaşılan şehitlerin sayısıdır. Binlerce enkazın altında on binlerce ceset hâlâ duruyor. Yaralanıp da kurtarılmayı bekleyen binlerce insanın kim bilir hangi acılarla can verdiğini asla öğrenemeyeceğiz.
Dünya şimdi de “havadan yardım kolisi fırlatmakla” meşgul! Acizliğin vardığı zirve bu olsa gerek. Bu ayıp, aslında dünyaya yeter de artar. Bir avuç siyonist Yahudi’nin kurduğu bariyerleri aşamayan dünya, öldürülen bebeklerin, kadınların, masumların acı sonunu yalnızca izlemekle yetindi. Şimdi de soykırımcılar, işledikleri vahşeti “havadan görüntüleme” izni vererek, onurumuzun nasıl yerlere serildiğini göstermek istiyor.
Yapılan yardımlara dair bir eleştirim yok. Nasıl ulaşabiliyorsa öyle ulaştırılsın; ancak zalimin kurduğu bariyerlerin arkasında masumların feryadı Arş’ı titretiyorsa, o bariyerler yerle bir edilmeliydi! İzzet, şeref ve onurlu duruş bunu gerektiriyor(du).
Bu onurlu ve izzetli dirilişi gerçekleştirmek için, bizi kemiren hastalıkları, kuruntuları, saçmalıkları söküp atmamız gerekiyor. Birlikten güç ve kuvvet doğar. Asıl kurtuluş, birlikte hareket etmekten geçer. Dün olduğu gibi, bugün de vicdan sahibi insanlarla kenetlenip dik ve diri durmalıyız. Unutmayalım ki, birlikte haykırmak zalim için sura üflemek gibidir. Onun kıyametini koparacak yegâne güç, birlik ve beraberlik içinde yürümemizdir. O zaman imkânlar da çoğalır, ithamlar da son bulur.
Geçen hafta cumartesi günü İstanbul’da yapılan Gazze mitingini TV’ler canlı yayınladı, haber bültenlerinde defalarca gösterildi. Gazeteler ve haber siteleri birinci sıradan verdi.
Bir gün sonra, Pazar günü Ankara’da yapılan Gazze mitingini ise çok az medya organı gördü. Belki bir iki medya kuruluşu dışında hiçbiri değinmedi bile. Sosyal medya olmasaydı, Ankara’da on binlerin yürüyüşünü kimse bilmeyecekti.
Zulmün bitmesi için önce kendimizi –tabiri caizse– “resetlememiz” lazım.
Önce sinelerdeki ihtirasın, çifte standardın, hasedin, kinin ve çürümüşlüğün ortadan kalkması gerek!
O zaman inanın, zafer çok yakın olacak.
Yeter ki bu meseleyi ciddiye alalım ve gereğini yapalım!