Donald Trump’ın daha önce israilin kabul ettiğini duyurduğu ateşkese, HAMAS da olumlu baktığını Cuma gecesi itibariyle arabulucu ülkelere bildirdi. Anlaşmanın maddeleri henüz kamuoyu tarafından bilinmiyor olmakla birlikte HAMAS’ın, terör devleti lehine maddeler içermesinden dolayı kabul etmediği bir önceki taslağa kıyasla bu kez bazı çekincelerin giderilmiş olduğu anlaşılıyor.
2 Haziran tarihli “Geçici Ateşkes Taslağı: Diplomasi mi, Zorunlu Mola mı?” başlıklı yazımda, o taslağı değerlendirirken şöyle demiştim: Anlaşılan o ki bu ihtimal gerçekleşmiş durumdadır.
Aradan geçen bir aydan biraz fazla zaman içinde çok şeyler oldu. İşgalci terör devleti, İran’a savaş açarak bölge halkına gözdağı vermeye çalıştı, ancak İran’dan beklemediği bir cevap alarak dünyaya rezil oldu. Eğer savaşa devam etmiş olsa ve ABD fiilen savaşa katılarak işgalci terör devleti lehine tarafını belli etmese, belki şu an işgalci devletin enkazını izliyor olacaktık. Bu arada kuyruğu dik tutma adına Gazze’de katliamlarına devam ederek ayakta olduğunu ispatlamaya çalışan işgalci terör devleti gücünü; kadınları, çocukları, bebekleri katlederek göstermeye çalıştı. HAMAS ise askeri operasyonlarına ve nokta atışlarına devam ederek işgalcilere bedel ödetmeye ve Trump’a kendilerini kurtarması için yalvartmaya devam etti.
Gelinen süreçte işgalci terör devleti, içine düştüğü beladan kurtulmak için bir çıkış yolu aradığını, ABD başkanını bıktıracak şekilde gösteriyor. Bu nedenle HAMAS’ın söz konusu taslağa olumlu yanıt vermesi, belki de en çok Donald Trump’u sevindirmiştir. Bu sevincini, "HAMAS'ın teklifimize olumlu yaklaştığı haberini almak güzel. Gazze konusunda bir şeyler yapmak zorundayız. Oraya çok fazla para ve yardım gönderiyoruz" diyerek tüm dünyaya ilan etmekle gösterdi.
Trump, bir iş adamı ve tabii olarak işgalci terör devletini ayakta tutmak için çok miktarda para ve silah yardımı yapmasını ABD ekonomisi için zarar olarak görüyor. Üstelik bunca yardıma ve siyasi desteğe rağmen HAMAS’a karşı hiçbir başarı sağlanamaması, Trump için ‘boşa gitmiş bir yatırım’ anlamına geliyor. Bu nedenle Gazze’de bir an önce ateşkes sağlanması, HAMAS’tan çok başta terör devleti olmak üzere ABD’nin menfaatinedir.
HAMAS’ın öneriye olumlu yanıt vermesi, önceki taslaktan farklı olarak daha kabul edilebilir unsurlar içerdiğini gösteriyor. Ancak dikkat çekici olan, HAMAS’ın arabuluculara verdiği yanıtta
Zira ocak ayındaki ateşkes anlaşması, israil tarafından ihlal edilmiş ve ardından Gazze’deki saldırılar devam etmişti. Bu örnek, mevcut ateşkes sürecinin güvence altına alınması gerektiğini gösteriyor. HAMAS’ın talep ettiği uygulama garantileri, geçmişte yaşanan ihlallerden ders çıkarıldığını ortaya koyuyor.
Bu bağlamda, İslam ülkelerinin ateşkesin uygulanmasını denetleyecek ve süreci izleyebilecek bir mekanizma kurmaları büyük önem taşıyor. Bu tür bir yapı, sadece diplomatik değil, gerektiğinde caydırıcı bir güvenlik gücüne de sahip olmalıdır. “Gazze Görev Gücü” şeklinde tanımlanabilecek bu oluşum; sadece Gazze ve Filistin’de değil, İslam coğrafyasının ihtiyaç duyulan her noktasında güvenlik ve barışı tesis etme amacı taşıyan bir yapı olarak kurgulanmalıdır.
Böyle bir girişim, ümmet olma şuurunu güçlendirecek, Müslümanların kardeşliği fikriyatının kalplerde yeniden kök salmasına yardım edecek, ülkeler arası dayanışmayı güçlendirecek ve insani trajedilerin önüne geçilmesine katkı sağlayacaktır.