Ey gönül çekil Hira’na Belki kavuşursun rahmet-i Rahman’a!

Abone Ol

Çekil ey gönül dünya ve dünyalıklardan, bırak telefonları, ekranları, dünya telaşlarını, çekil Hira’na belki kavuşursun Rahmet-i Rahman’a...

İhmal ettiğin, erteleyip ötelediğin iç yolculuğa başla, bırak bir tarafa dünya telaşı ve endişelerini, çekil Hira’na belki kavuşursun Rahmet-i Rahman’a!

Belki evden ve insanlardan uzak inzivaya çekileceğin bir mekânın bir Hira’n olmayabilir, ama unutma her gönlün bir Hira’sı vardır.

Bazen bir secde, bazen bir dua, bazen bir anlık tefekkür, bazen de gecenin bağrında bir teheccüd ve Rabbine teveccühün olur sana Hira...

Yeter ki, sessizce yüreğinin sesini dinlemesini bil!

İşte o zaman anlayacaksın ne kadar da muhtaçsın Rahman’ın dergâhı olan kutlu Hira’ya ...

Ey gönül Hira’ya çekilmesini bilirsen, Furkan’ın nuru ilham olur akar gözlerinden, aktıkça paklar seni günah ve kirlerinden...

Oku ey gönül oku!

Önce Hira’yı iyi oku, oku ki, sana gelen Furkan’ın nuru ilham olsun tüm insanlığa...

Oku! Kâinatı oku, kendini oku, insanlığı oku, hayvanatı oku, yeri ve gökleri oku, Hira’da inzivaya çekilen İki Cihan Güneşi’ni oku, Hira yolunda mekik dokuyan Hatice Ana’yı oku!

Öyle bir oku ki, nakş olsun her ayeti diline, kalbine ve tüm hücrelerine...

Sanki hemen şimdi, Cebrail’den vahiy iner gibi oku, işte o zaman anlarsın belki Hira’nın önem ve kıymetini...

O zaman anlarsın belki, Rasulullah’ın Sevr Arkadaşı Ebubekir’i(R.A.), küfrün karşısına hakkı haykıran cesur Ömer’i(R.A.), ölüm yatağına tereddütsüz yatan Ali’yi(R.A.), hamline davanın yükünü almış fedakar Esma’ları...

O nedenle Hira’ya çekilince biraz da Sevr’i oku ey gönül!

Göreceksin bak ne muazzam adanmışlıklara ne kahraman fedakarlıklara ne güzel teslimiyet ve tevekküllere şahit olacaksın.

Belki biliyorsun defalarca okumuşsun, ama Hira’da, inzivada tefekkürle Sevr’i okumak bir başka güzel, bir başka ilham oluyor insana...

Hira’yı ve Sevr’i okurken sakın kendini ihmal etme ey gönül!

Kendine gel ki, Rabbini bulasın,

Zira kendini bulan Rabbini bulur.

Aslında kendinde olduğunu sanırsın, fakat sen kendinden fersah fersah uzaklaştığının farkına bile varamazsın.

Bir kütük misali dünya meşgalesi savuruyor seni sağa sola, gel artık Rabbin dergahında biraz ver mola...

Önce geçen ömrünün muhasebesini yap, sonra kalk

Yeniden dirilmek için kalk,

Aç yürek ellerini Rabbi Rahman’a, dökülsün cömertçe ırmaklar misali gözlerinden günah kirleri...

Dökülsün dilinden nasuh tövbeleri...

İşte o zaman sen de yaşarsın Hira günlerini...

Bak işte geldi gidiyor kutlu misafirin, biraz daha gayret, biraz daha ikram ihsan ile hürmete devam et ki, belki kavuşursun Ramazanın hürmetine, sayısız nimetlere...

Kalk, ey gafil nefsim kalk! Uyanma vakti!

Kalk, Hira’da inzivaya çekilme vakti!

Kalk, tüm dünyaya ilham olan Furkan’ı yeniden talim etme vakti!

Kalk, mazlum ve masumların Hamisi olan Resulullah (sav)’i bir kez daha okuma, anlama vakti!

Kalk, mazlumların kanına doymayan zalimleri, Zuntikam olan Rabbe şikâyet etme vakti!

Kalk, dünya ve dünyalıkların esir aldığı benliğini Rabbin dergahında azad etme vakti!

Kalk, gizli aşikâr yaptığın tüm günah ve hataları, Rahman olan Rabbinin dergahında itiraf etme vakti!

Yiğitçe itiraf et ki, af ve mağfiretin bol olsun.

Rabbim bu mübarek güzel günlerin hatırına ve Gazze’de mazlumca şehadet makamına yükselen azizler hatırına, bizleri aff u mağfiret eylesin inşallah! (Amin ya Rabbel alemin!)