Dünya

"Esed ya da ülkeyi yakarız" sloganı neden yeniden gündemde?

Suriye'de devrilen Baas rejiminin artıkları, iç savaşı ve yıkımı simgeleyen "Esed ya da ülkeyi yakarız" sloganını yeniden dolaşıma sokarken, Suriyeliler bunun bilinçli bir tehdit ve geçmiş suçların inkârı olduğu görüşünde.

Abone Ol

"Esed ya da ülkeyi yakarız" sloganı, Suriye halkının hafızasında yalnızca bir söz olarak değil; yakılan şehirlerin, yıkılan köylerin ve milyonlarca insanın hayatını altüst eden bir zihniyetin özeti olarak yer alıyor. Bu ifade, Suriye devrimi boyunca Esed rejimine bağlı ordu ve güvenlik unsurları tarafından açık bir tehdit dili olarak kullanılmış, rejimin ayakta kalması uğruna ülkenin yok edilmesini meşrulaştıran bir anlayışı temsil etmişti.

Aradan geçen yıllara ve Beşar Esed rejiminin düşüşüne rağmen, bu sloganın yeniden gündeme taşınması Suriyeliler arasında büyük tepkiye yol açtı. Son olarak Lazkiye kırsalındaki Ceble kentinde, kendilerini "Cevad Tugayları" olarak adlandıran bir grubun duvarlara bu sloganı yazması, rejim artığı yapıların geçmişle hesaplaşmak yerine aynı dili sürdürdüğünü ortaya koydu.

Sosyal medyada görüş bildiren Suriyeliler, bu sloganın hiçbir zaman masum ya da rastlantısal olmadığını vurgulayarak, "vatanı bir aileye ve bir kişiye indirgemiş" bir zihniyetin ürünü olduğunu ifade etti. Bu anlayışın, ülkeyi halkın ortak yurdu olmaktan çıkarıp bir iktidar mülkü haline getirdiği ve Suriye'yi felakete sürüklediği belirtildi.

Bazı yorumcular, son dönemde artan federalizm tartışmalarıyla birlikte bu sloganın adeta karanlık bir kehanete dönüştüğünü savundu. Onlara göre, vatanı bir şahsın varlığına bağlayan her yaklaşım, kaçınılmaz olarak bölünmenin ve parçalanmanın kapısını aralıyor. Bu nedenle "Esed ya da ülkeyi yakarız" anlayışı ile "federalizm ya da devlet yok" söylemleri, farklı biçimlerde aynı yıkıcı sonuca işaret ediyor.

Aktivistler ise bu sloganın bugün yeniden ortaya çıkmasının tesadüf olmadığını, aksine Suriye'yi kana bulayan tehdit dilinin bilinçli biçimde diriltilmek istendiğini dile getirdi. Rejim dönemindeki katliamların ve suçların hesabı sorulmadan, bu zihniyetin ortadan kalkmasının mümkün olmadığı vurgulandı.

Suriyeli hak savunucuları, gerçek bir adalet süreci ve suçluların yargılanmasının, yeni bir şiddet döngüsünü engellemenin tek yolu olduğunu belirtti. Barışçıl gösteri hakkının, büyük bedeller ödenerek kazanıldığını hatırlatan aktivistler, silahlanmanın ve mezhepçi kışkırtmaların ülkeyi yeniden karanlık bir sürece sürükleyebileceği uyarısında bulundu.

"Dünya önünde söylenen her sözün bir bedeli vardır" diyen Suriyeliler, kimden gelirse gelsin tehdit dilinin reddedilmesi gerektiğini vurgulayarak, geçmişte yaşananların unutulmadığını ve yeniden yaşanmasına izin verilmeyeceğini dile getirdi.