Dünya

Epstein skandalında perde aralanıyor!

ABD Adalet Bakanlığı'nın Jeffrey Epstein dosyalarına ilişkin bir milyondan fazla yeni belge bulduğunu açıklaması, yıllardır örtbas edilen küresel istismar ağını yeniden gündeme taşıdı.

Abone Ol

ABD'de Jeffrey Epstein skandalı yeni bir evreye girdi. Adalet Bakanlığı, çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarıyla tanınan ve 2019'da cezaevinde ölü bulunan milyarder Jeffrey Epstein'a ilişkin bir milyondan fazla yeni belgenin ortaya çıktığını duyurdu. Söz konusu gelişme, dosyaların tamamen açıklanmasını haftalarca geciktirirken, ABD kamuoyunda "gerçeklerin bilerek saklandığı" yönündeki öfkeyi daha da büyüttü.

Bakanlık, belgelerin FBI ve Manhattan Savcılığı tarafından tespit edildiğini açıklarken, avukatların "mağdurları korumak" gerekçesiyle belgeler üzerinde gece gündüz çalıştığını savundu. Ancak bugüne kadar yayımlanan dosyalardaki aşırı sansür hem mağdurlar hem de kamuoyu tarafından tepkiyle karşılandı. Çok sayıda mağdur, yayımlanan belgelerde bazı isimlerin gizlenmesine karşın kendi kimliklerinin açık bırakıldığını belirterek bunun "ikinci bir istismar" anlamına geldiğini vurguladı.

Epstein dosyaları, yalnızca bireysel suçları değil, küresel ölçekte örgütlü bir sapkınlık ve istismar ağını işaret ediyor. Yıllardır gündeme gelen iddialara göre Epstein, ABD başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinden siyasetçi, iş insanı, kraliyet mensubu ve medya figürlerini, sahip olduğu özel uçaklar, malikaneler ve özellikle de özel adası üzerinden bir araya getirdi. Bu adada kadınların ve küçük kız çocuklarının sistematik biçimde istismar edildiği, cinsel suçların bir "elit eğlence" düzenine dönüştüğü öne sürülüyor.

Dosyalarda adı geçen isimler arasında ABD Başkanı Donald Trump, eski Başkan Bill Clinton, ünlü Avukat Alan Dershowitz ve İngiltere Kraliyet Ailesi'nden Prens Andrew gibi küresel ölçekte tanınan figürler bulunuyor. Resmi makamlar bu isimlere yönelik açık suç isnadından kaçınsa da uçuş kayıtları, tanık ifadeleri ve e-postalar, Epstein ile kurulan ilişkilerin sıradan bir "tanışıklık" sınırını aştığına işaret ediyor. Son olarak ortaya çıkan belgelerde Trump'ın Epstein'ın uçağıyla daha önce bilinenden çok daha fazla sayıda seyahat ettiği bilgisi yer aldı.

Skandalın en dikkat çekici ve tartışmalı boyutlarından biri ise Epstein'ın bir istihbarat bağlantısı olduğu iddiası. Uzun süredir çeşitli kaynaklar, Epstein'ın Mossad adına çalıştığı ve güçlü isimleri cinsel suçlar üzerinden şantajla kontrol altında tutmak için kullanıldığı ihtimalinin son derece güçlü olduğunu dile getiriyor. Epstein'ın elinde, dünya genelinde birçok karar vericiyi köşeye sıkıştırabilecek nitelikte arşivler bulundurduğu, bu nedenle yıllarca dokunulmazlık zırhıyla korunduğu değerlendiriliyor.

2005'te ilk kez çocuk istismarı suçlamalarıyla yargılanmasına rağmen ciddi bir ceza almadan kurtulan Epstein'ın, 2019'da yeniden tutuklanmasının ardından cezaevinde "intihar ettiği" açıklanmıştı. Ancak ölümüne ilişkin çelişkiler, kamera kayıtlarının kaybolması ve güvenlik ihmalleri, bu olayın da karanlıkta bırakıldığını düşündürüyor.

ABD Kongresi'nin kabul ettiği "Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası" ile tüm belgelerin açıklanması yönünde güçlü bir irade ortaya konulsa da Adalet Bakanlığı'nın süreci ağırdan alması, Amerikan sisteminin kendi içindeki sapkın ve ahlaksız elitleri koruduğu eleştirilerini artırıyor. Kamuoyunda yükselen tepkiler, Epstein dosyasının yalnızca bir cinsel suç soruşturması değil, küresel güç ilişkilerinin, istihbarat oyunlarının ve ahlaki çöküşün simgesi haline geldiğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Ortaya saçılan her yeni belge, yıllardır dillendirilen şu soruyu daha yüksek sesle sorduruyor: Küçük kız çocuklarının istismarı pahasına kurulan bu karanlık düzen kimler tarafından, ne uğruna korundu?