Düşün Artık Kürtlerin Yakasından

Abone Ol

Dört parçalı bir coğrafyada yaşayan Kürtler, Batılı ülkeler ve birlikte yaşadıkları devletler tarafından mağdur edilmiş bir millettir.

Ümmeti oluşturan halkların uluslaştırılmaları sürecinde, Batılı devletlerin gadrine uğramış, başkalarına tanınan haklar, Kürt milletinden esirgenmiştir.

Ancak geçmişlerinde Kürtler; İslam ile Kürdîliği et ve tırnak misali harmanlayarak, oluşturdukları kültür sayesinde, İslam medeniyeti içeresinde saygın bir konum elde ettiler.

Örneğin; Şeddadî ve Mervanî diye bilinen devletler kurdular. Eyyübî ismiyle İslam ümmetinin öncüsü konumuna yükseldiler. Böylece tarihin şeref defterini dolduracak kadar şerefyâb oldular.

Tarihleri boyunca kazanmış oldukları bu şeref payeleri, Kürtlerin son seküler yapısı PKK tarafından ucuza pazarlanmış, çarşı pazarda çarçur edilmiştir. En son var oldukları ülkelere seküler bir halde entegre olmaları hususu, resmi ve hukuki olarak gündeme alınmış durumdadır.

Kadim Kürt geleneklerini küçümseyen;

Dini yapılanmalarını feodalite diye düşmanlaştıran;

Kürt sermayedarlarını komprador ilan eden;

Yetiştirdikleri şahsiyetleri basitleştiren;

Dini liderlerini suikastlarla silip süpüren;

Kanaat önderlerini yok eden;

Kentlilerin oluşturduğu medeni yapıyı, buldozer misali önüne katıp yerle bir eden;

Entelektüellerini söz söylemez duruma getiren;

Şivan Perwer’e dahi “Lo me çikir, me çikir/Biz ne yaptık ne yaptık” diye beste yaptıran;

İki eleştiri getirdi diye bizatihi elemanlarını ajan ilan edip iç infazlarla tek tek kurşuna dizen;

Diğer Kürdî yapıların hepsini dize getirip marjinalleştiren;

Dört parça Kürt beldelerinde kendileri dışındaki Kürdi aşiret, tarikat, cemaat, örgütlerin hepsini kasıp kavuran;

Kadın, çocuk, bebek, ihtiyar demeden Kürt insanını keleşlerine hedef yapan;

Beşikteki emzikli çocukları, hamile kadınları, bastonlu dedeleri katletmekten çekinmeyen;

Şeyh, alim, molla, hoca, imam ve fakih gibi unvanları taşıyan şahsiyetleri kıyımdan geçiren;

Tayin edildiği bölgede öğretmen olmaktan öte bir suçu olmayan gariban Anadolu çocuklarını suikastlarla toprağa veren,

Herhangi bir şirkette eleman olmaktan öte bir kabahati olmayan işçilere kurşun sıkan;

PKK;

Zamanı ve zemini hazır edip, seküler bir adaptasyon için gereken her şeyi yapmış ve Kürtleri de bu duruma razı etmiştir.

Efendim, 28-29 Kasım 2025’te Cizre’de yapılan Melayê Cizirî sempozyumuna KDP lideri Mesut Barzani de katıldı. Şırnak Milletvekili Aslan Tatar, kendisine yaptığı hitapta, Kürtlüğü ondan ve babasından öğrendiklerini söyledi.

Duygusal bir ortamda yaptığı anlaşılan bu konuşma, aslında hakikatten izler taşıyordu. Gerçekten de Türkiye’deki Kürtler, Molla Mustafa Barzani’den Kürtlük adına çok şey öğrendiler. Çünkü Barzani ailesi; kadim Kürt geleneklerini, İslamî yapısını, adet ve örfünü ret etmeden Kürdîlik namına icraat yapan bir gelenekten geliyor.

Buna rağmen PKK, Barzanilerin Kürtler arasında kazanmış oldukları saygın konumlarını sarsmak ve yok etmek için KDP ile çatıştı. Irak coğrafyasında yüzlerce, hatta binlerce Kürt insanını “Bırakuji/Kardeş katli” ile birbirine kırdırttı.

Cizre’de özlem ve hasretle kucaklanan Barzani’yi, Kürtlere feodal tanımlamasıyla düşman olarak belleten PKK, Mevlâna Halidî Şehrezorî’nin ekolünden gelen Şeyh Said’in İslami düşüncesini de Stalin’in bıyıklarına kurban etmiş durumdadır.

Laik, batılı, seküler rejimlerin yapamadığını yapan PKK, Kürt insanını kadim medeniyeti ret ve sosyalist ahlaka intibak etme noktasına getirmiştir.

Allah aşkına düşün artık Kürtlerin yakasından. Belki bu saatten sonra asli hüviyetlerine dönerler.

Yani mükerreren demem o ki; düşün artık yakamızdan.