Dünya

Dünya Netanyahu'nun askerlerini yargılıyor: Peki ya Türkiye?

Gazze’de savaş suçu işledikleri görüntülerle belgelenen soykırımcı israil askerleri, gittikleri ülkelerde artık eskisi gibi karşılanmıyor. Uluslararası hukuku açıkça ihlal eden İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) mensupları, dünyanın birçok yerinde protestolarla, soruşturmalarla ve hatta gözaltı kararlarıyla karşı karşıya kalıyor.

Abone Ol

Hind Receb Vakfı’nın dünya çapında yürüttüğü belge toplama ve hukuk girişimleri sayesinde, 21 Temmuz 2025’te Belçika’da ilk kez iki IDF askeri gözaltına alındı. Tomorrowland Festivali’nde tespit edilen askerler Belçika polisi tarafından sorgulandı. Bu, Avrupa’da IDF mensupları hakkında başlatılan ilk doğrudan yasal işlem oldu.

Benzer süreçler başka ülkelerde de yaşanıyor:
– Fas’ta, 2024’te tatil yaptığı sırada gözaltına alınan bir asker hakkında savaş suçu davası açıldı.
– Brezilya’da bir asker hakkında patlayıcı yerleştirme ve mahalle yıkımına katılma suçlamasıyla soruşturma başlatıldı, asker Arjantin’e kaçtı.
– Şili’de 600’den fazla avukat, bir IDF mensubu hakkında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle dava açtı.
– Hollanda’da bazı askerler hakkında tutuklama ihtimali nedeniyle ülkeden apar topar kaçtı.
– Yunanistan, Fransa, Danimarka ve İspanya gibi ülkelerde ordu mensupları, insan hakları aktivistleri tarafından protesto ediliyor, “çocuk katili”, “soykırım suçlusu” gibi ithamlarla karşılanıyor.

Japonya’nın Kyoto kentinde ise bir otel, israilli müşterilerden "savaş suçlarına karışmamış olduklarına dair taahhütname" imzalamalarını istedi.

IDF Gizlenmeye Başladı

Soykırımcı israil ordusu da bu küresel baskı karşısında strateji değişikliğine gitti. 7 Ekim öncesine kadar internet sitesinde isim ve yüzleriyle paylaşılan asker profilleri artık yalnızca sırtları dönük, kimliği seçilemeyen görsellerle yayımlanıyor. Bu durumun, uluslararası kovuşturmadan kaçınma ve askerlerin tanınmasını engelleme amacı taşıdığı değerlendiriliyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM), soykırımcı israil Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararı, bu tür yerel girişimlere zemin hazırladı. Mahkeme, Gazze ve Batı Şeria’nın 1967’den bu yana işgal altındaki topraklar olduğunu kabul ederek yetki alanına dâhil etti.

Bu karar doğrultusunda, UCM’ye taraf olan 124 ülke, siyonist yetkilileri ve askerleri kendi topraklarında tutuklama yükümlülüğü altında. Bu nedenle israil, aralarında İrlanda, Belçika, Fransa, Hollanda, İsveç ve İspanya’nın da bulunduğu birçok Avrupa ülkesine seyahat etmekten kaçınıyor.

Peki Ya Türkiye?

Soykırımcı israil askerlerinin dünya genelinde bu denli yoğun tepki ve yasal süreçlerle karşı karşıya kalmasına rağmen, Türkiye’de herhangi bir yasal girişim başlatılmış değil. Aksine, bazı IDF mensuplarının çifte vatandaşlık yoluyla Türkiye’ye giriş yaptığına dair sosyal medyada paylaşımlar yapıldığı öne sürülüyor.

Türkiye’de bu konuda kamuoyunda yükselen hassasiyetlere rağmen, soykırımcı israil vatandaşlarının savaş suçları nedeniyle yargılanmasını sağlayacak bir yasal düzenleme henüz hayata geçirilmiş değil. HÜDA PAR tarafından TBMM’ye sunulan ve soykırımcı çifte vatandaşların işlediği savaş suçları nedeniyle Türkiye’de yargılanmalarını amaçlayan yasa teklifi ise hâlâ Meclis raflarında bekliyor.

Gazze’de suç işleyenin Türkiye’de elini kolunu sallayarak dolaşması, hukuki olduğu kadar vicdani bir kriz olarak da karşımızda duruyor.