Çalışmanın dikkat çeken bulguları şöyle:
“Beyazlık” olarak adlandırılan ve Dünya’nın Güneş’ten gelen ışını ne kadar yansıttığını belirleyen değerde düşüş saptandı. Başka bir deyişle; gezegen, toplam olarak daha az ışık geri yansıtıyor.
Bu değişim, özellikle Kuzey ve Güney yarımküreler arasında belirgin farklılıklar gösteriyor. Kuzey Yarımküre’nin “kararma” hızı, Güney’e kıyasla daha fazla.
Çalışmayı yürüten ekip, bu etkiyi yeryüzü yüzeyi, su buharı, aerosoller ve bulut örtüsü gibi faktörlerdeki değişimlerle ilişkilendiriyor.
Enerji bütçesi, yani Güneş enerjisinin alınması ve yeryüzünden tekrar uzaya yayılması, atmosfer ile okyanus döngülerini belirleyen kritik bir faktördür.
Bu bütçedeki değişimler, iklim sistemi üzerinde büyük baskılar oluşturur: örneğin rüzgâr düzenleri, yağış dağılımı ve sıcaklık dengeleri bozabilir.
Araştırmacılar, Kuzey Yarımküre’nin bu değişimlere daha hızlı yanıt verdiğini ve gelecekte bu farkın daha da büyüyebileceğini belirtiyor.
Kuzey Yarımküre, gelen güneş ışınlarını daha fazla emiyor. Buna karşılık, uzun dalga boylu (infrared) yayılımı da fazla.
Atmosfer bileşenleri — su buharı, bulut örtüsü, aerosoller — bu sürecin şeklini belirleyici unsurlar.
Geçmiş çalışmalarda bu dengesizliklerin atmosfer ve okyanus akımlarıyla dengelendiği düşünülüyordu. Ancak bu çalışma, bu mekanizmaların yeterince etkili olmadığını gösteriyor.
Ayrıca, Kuzey Yarımküre’nin yüzeyi Güney’e göre daha fazla ısınıyor; ek olarak, Kuzey Ekvator bölgesi nem açısından daha aktif hale geliyor. Bu durum, atmosfer dolaşımını küresel ölçekte değiştirebilecek konuları işaret ediyor.
Araştırmacılar, bu eğilimin devam edip etmeyeceğini anlamak için uzun vadeli kayıtların şart olduğunu vurguluyor.
Hâlihazırda eldeki gözlemler kısa vadeli olduğu için kesin sonuçlara ulaşmak mümkün değil.
“Kuzey Yarımküre’deki tropikal bölgeler, Güney’e kıyasla daha fazla kararacak gibi görünüyor” değerlendirmesi yapılmasına rağmen, kesin yargıya varmadan önce veri eksikliklerine işaret ediliyor.



