Uzmanlar, 22 Temmuz ve 5 Ağustos tarihlerinde günlerin sırasıyla 1.38 ve 1.51 milisaniye daha kısa olabileceğini öngörüyor. Bu fark insan tarafından fark edilemeyecek kadar küçük; zira bir göz kırpması bile yaklaşık 100 milisaniye sürüyor.
Ancak bu hızlanmanın devam etmesi halinde bilim insanlarına göre sonuçlar felaket boyutuna ulaşabilir.
Normal şartlarda Dünya’nın kendi etrafında bir dönüşü 24 saat sürer. Ancak dönüş hızında sadece 1 mil/saat’lik bir artış bile, Dünya’nın dönüşüne göre konumlanan “eşzamanlı” uyduların dengesini bozabilir. Bu da navigasyon ve iletişim sistemlerinde ciddi aksaklıklara neden olabilir.
Bazı uyduların yörüngesi ayarlanabilse de, dönüş hızındaki sürekli artış, merkezkaç kuvvetinin etkisiyle suların ekvatora doğru yönelmesine yol açar. Bu durum deniz seviyesinin yükselmesine ve kıyı şehirlerinde sel riskinin artmasına neden olabilir. Eğer Dünya’nın dönüş hızı saatte 100 mil artarsa, Amazon havzası ve Kuzey Avustralya gibi bölgeler tamamen sular altında kalabilir.
Dahası, gün uzunluğu 22 saate düşer ve bu da insanın biyolojik saatini altüst eder. Uyku bozuklukları, trafik kazaları ve kalp krizi oranlarında artış yaşanabilir.
Dönme hızı arttıkça Coriolis etkisi de büyür. Bu etki, fırtınaların yönünü belirleyen kuvvet olduğu için, fırtınalar ve rüzgârlar daha şiddetli hale gelir.
Eğer Dünya’nın dönüş hızı yaklaşık 1000 mil/saat artarsa – bu, şu anki hızın neredeyse iki katı anlamına gelir – devasa miktarda su ekvatora taşınır ve neredeyse tüm kara parçaları, yalnızca yüksek dağ zirveleri hariç, sular altında kalır. Tropikal bölgelerde sürekli sağanak yağış ve yoğun sis hâkim olur. Merkezkaç kuvveti, su buharını kolayca atmosferin üst katmanlarına taşır.
Dünya’nın dönüş hızı saatte 17.000 mile ulaşırsa, merkezkaç kuvveti yerçekimine karşı gelmeye başlar. Bu, özellikle ekvatorda ağırlık kaybına neden olur. Hatta “tersine yağmur” olarak adlandırılabilecek bir olayla yağmur damlaları aşağıya değil yukarıya doğru hareket etmeye başlar.
Ancak bu noktada, Dünya’nın yaşanabilirliği sona ermiş olur. Suların çoğu buhara dönüşür, gezegenin jeolojik yapısı dramatik şekilde değişir.
Dönme hızı saatte 24.000 mile ulaştığında ise merkezkaç kuvveti öyle bir seviyeye gelir ki, Dünya’nın kabuğu parçalanır, tektonik plakalar çöker ve yıkıcı depremlerle gezegen ikiye ayrılmaya başlar.
Jeoloji analisti Witold Fraczek, “Bu aşamada, bildiğimiz anlamda yaşam zaten sona ermiş olur,” yorumunu yapıyor.