Dos(t)doğru söylemeli-HAMAS'sız Silahsız Filistin Projesi

Abone Ol

Peşinen şunu söyleyelim ki Gazze'ye bir bardak su geçirme kudretinden yoksunken, Gazze katliamının açık seçik hamisi ABD ile hoşbeş olmaktan, dost yoldaş olmaktan, sarmaş dolaş olmaktan, bağımlılığımızı katmerleştirecek anlaşmaları imzalamaktan hiç haz etmedik. Eğer bir güç dengesi yoksa -ki yoktur- bu ilişki mahkûmiyet ve mağduriyetimizi artırmaktan başka işe yaramayacaktır. Daha dün Körfez ülkelerinin aynı saik ile ABD ile dört trilyon dolarlık ticari anlaşmalarını yerden yere vuran "merkezi iradenin sesi" medyamızın, bugün bu "eli mahkûm" anlaşmaları yere göre göğe sığdıramaması sizin de taacübünüze tavan yaptırtmıyor mu? Daha vahimi ise "Amerikalıların Türkleri ve Türk liderlerini övmesinden duyulan gurur" hastalığı... Katil Trump'ın övgüsünden kıvanç mı duyulur utanç mı onu da siz söyleyin. Oysa ABD’nin Türkiye ve Türkleri övme kurnazlığı ve bu övgüden onur duyma hastalığı, 1950’lerden bu yana süregelen kronik bir hastalıktır. Küçük bir Google sorgusu ile Avrupa ve ABD’nin Celal Bayar’dan bu yana övgüleri çıkar karşınıza: “Türk’ün Gücü”, Türk’ün zekası”, “Türk’ün Güzelliği”, Türk’ün cesareti”, “Türk’ün çalışkanlığı” ve daha neler neler… Ve her övgüden sonra büyük kazık atmışlardır.

Sayın Cumhurbaşkanının takdire şayan BM konuşmasından sonra sekiz İslam ülkesi ile birlikte katıldığı ve Trump'ın başkanlık ettiği Gazze toplantısının sonuçları tam bir çelişkiler yumağına dönüşmüştür. "HAMAS’ı tasfiye, gelip teslim olan ve pişman olan Kassam Tugayları mensuplarını affetme, Gazze'nin yönetimini geçici olarak gerici Arap rejimlerine teslim etme, Gazze'yi beş yılda Trump ve Netanyahu'nun hayalindeki tatil beldesine dönüştürme, Batı Şeria'yı ilhak etmeme ve silahsız, iradesiz, Batı Şeria'dan müteşekkil bir Filistin devleti" üzerine ittifak edildi. Gerici ve işbirlikçi Abbas da BM'ye hitaben aynı şeyleri ezik, silik ve mankurt bir eda ile söylemedi mi?

Bu kahredici kararlara avazı çıktığınca bağırmak gerekirken; sokağa çıkıp isyan etmek gerekirken; malum basın, Trump'un, aslında aşağılayıcı bir söylem olan "Batı Şeria ilhak edilmeyecek" sözü ve “Trump’un yanında oturma” üzerine dünya kadar güzelleme yaptı ve "zafer hikayeleri" üretti.

Trump'ın, "hileli seçimleri iyi bilir" sözü, yine rahip Bruns'u hatırlatması, ABD büyükelçisinin "meşruiyet" sözü, ABD Dışişleri Bakanı'nın "gelip yalvaracaklar" sözü üzerine bir tek söz etmeyen, dünden Amerika'ya teşne ve angaje muktedir basın, "ilhak edilmiş Gazze, tasfiye edilmiş Hamas ve silahsız, Batı Şeria'dan ibaret Filistin devleti" tezini allayıp pullayıp sattı zavallı halkımıza.

Hazır, dünyanın tamamına yakını israile karşı cephe almışken, bunu, israili uluslararası arenada mahkûm etme fırsatına dönüştürme yerine, güdük ticari anlaşmalar ile kapatmak "milli menfaatler" girdabına kapılmaktan başka bir şey değildir.

Öyle görünüyor ki Gazze, hem sözde yanında duranlar için hem de karşısında duranlar için bir kazanç kapısı olmuştur.

HAMAS’sız, silahsız Batı Şeria'dan müteşekkil “Filistin devleti” planı tıkır tıkır işliyor. Ama elbette Allah'ın da bir planı vardır ve insanlık tarihinin bu müstesna direnişinin sahipsiz kalmayacağı sünetullah ile sabittir.