Güncel

Diyarbakır’da tarihi gün: DİRENİŞ ÖNDERİ HZ. MUHAMMED (S.A.V)

Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından Diyarbakır'da düzenlenen "Direniş Önderi Hazreti Muhammed" temalı Mevlid-i Nebi etkinliği yüzbinlerin katılımıyla Nevruz Park Miting Alanında gerçekleşti. Programa yurt içinden ve dışından çok sayıda kanaat önder, alim, siyasi ve STK temsilcileri katıldı.

Abone Ol

Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından Diyarbakır'da yüzbinlerin katılımıyla düzenlen “Direniş Önderi Hazreti Muhammed" temalı Mevlid-i Nebi etkinliği Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Başta Diyarbakır merkez ve ilçeleri olmak üzere çevre şehirlerden gelen Peygamber âşıkları, saatler öncesinden etkinlik alanını hınca hınç doldurdu. Programda yurt içinden ve dışından gelen kanaat önderleri, alim, siyasi ve STK temsilcileri için iki platform kuruldu. Seslendirilen ilahi ve ezgilerin ardından Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın bu yılki mesajı okundu. Mesajı, Peygamber Sevdalıları Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Çelik Hoca paylaştı. Mesajda Filistin, Gazze ve Suriye konulu mesajlar dikkat çekerken tek kurtuluş yolunun direniş olduğu vurgulandı. Mesajın tamamı şöyle: “Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam; O’nun kulu ve elçisi olan Direniş Önderi Hz. Muhammed’e (sav), ehl–i beytine ve ashâbına olsun.

1–DİRENİŞ; KUTLU VE YAKIN ZAFERLERİN MÜJDESİDİR: DİRENİŞ ÖNDERİ HZ. MUHAMMED’DİR. (SAV)

Müslüman coğrafyalara dayatılan, vicdan ve insafı rafa kaldıran, amansız ve orantısız bir savaşın karşılığı ancak kutlu bir direniştir. Tarihte bilinen soykırımlardan daha vahşi olan son saldırılar, zalimlerin merhametsiz ve kirli yüzlerinin tezahürüdür. Direniş Önderi Hz. Muhammed’in (sav), Müslümanları korumadaki yaklaşımı ve zalimlerle mücadele hususundaki kararlılığı; izzet ve şeref sahibi her Müslüman’ın kuşanması gereken esaslı bir düsturdur. Bu direnişin örnekliği; Bedir’in izzetinde, Uhud’un imtihanında, Ahzap Ordularına karşı sebatın ruhunda saklıdır.

2–KUDSİYET; HAK VE BATILIN AYRIM NİŞANESİDİR: HAKİKATİN ŞAHİDİ HZ. MUHAMMED’DİR. (SAV)

Şiddetli fitnelerin, Müslüman zihinleri bulanıklaştırdığı bu zorlu çağımızda; ihtiyaç duyduğumuz fecr–i sadık, Filistinli mücahitlerin haklı mücadelesinde gün gibi parıldamaktadır. Hakikat odur ki bu bir Furkan Savaşı’dır. Akledenler için; hak ve batıl net bir şekilde ayrılmıştır. HAMAS, İslami Cihad, Gazze halkı ve Mescid–i Aksa murabıtlarının direnişi; bir asırdan fazladır uyutulmaya çalışılan Ümmetin şerefli evlatlarını artık uyandırmıştır. Uyananlar sadece Müslümanlar değil; emperyalist devletlerin kendi halklarından vicdan sahibi tüm insanlardır.

3–HAMİYET; HAKLI BİR MÜCADELENİN TÜKENMEZ GAYRETİDİR: ŞEREF SAHİBİ HZ. MUHAMMED’DİR. (SAV)

Uluslararası mahkemelerin yaptırımlarının siyonist israil ve emperyalist devletlere işlemediği ortadır. Müslüman halklar, “devletin âli menfaatleri” bahanesine sığınan yöneticilerini harekete geçirmelidirler. Zira “emperyalist canavarın” yutmaya çalıştığı sadece mazlum Filistin halkı değil, tüm Müslüman halklardır.

4–ADALET: HUZUR VE SELÂMETİN CİHANA TEMİNİDİR – MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) BU ÜMMETİN LİDERİ VE BAŞKOMUTANIDIR

İslâm dini; adalet, sulh ve selâmeti cihana sunan bir âb-ı hayattır. Hz. Peygamber’in (sav), insan onurunu muhafazaya yönelik ortaya koyduğu eşsiz merhameti, gönülleri fetheden hikmetli bir mekteptir. İnsanlığa –cesaret ile birlikte– merhameti de öğreten HAMAS’lı mücahitlerin esir takası meselesinde ortaya koydukları yaklaşım, bu yüce ruhun birer yansımasıdır. Filistinli ve siyonist israilli esirlerin şahsında yapılacak olan vicdanlı bir mukayese, İslâm’ın merhameti ile küfrün vahşetini yansıtan bir aynadır.

5–ŞEHADET; ADANMIŞLIĞIN VE ARINMIŞLIĞIN ULVİ NETİCESİDİR: CESARET ÖNCÜSÜ HZ. MUHAMMED’DİR. (SAV)

Şehadet, adanmış ömürlerin hak edilmiş neticesidir. Şehitler, haklı mücadelenin yol levhalarıdır. Aksa Tufanı şehitlerinden İsmail Heniyye, Yahya Sinvar, Muhammed Daif ve dahi tüm şehitler, ümmetin iftiharıdır. Onlar, dünyevileşme hastalığına tutulan Müslümanlara, İslâm davası uğruna adanmışlığın ve arınmışlığın nasıl olacağını iftiharla sunan kutlu öğretmenlerdir. Geride kalan müminlere düşen ise şehitlerin bıraktığı mirası sahiplenme ve bu yolu sürdürme sorumluluğudur.

6–KARDEŞLİK; YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMANIN İSLÂMÎ SORUMLULUĞUDUR: VEFA TİMSALİ HZ. MUHAMMED’DİR. (SAV)

Aksa Tufanı ile Siyonistleri hezimete uğratan HAMAS’lı mücahitler ve Filistin halkı, bu kutlu direnişte yalnız bırakılmışlardır. Bundan dolayı tüm Dünya Müslümanları Gazze halkına borçludur. Gazze’nin yeniden ihyası ve inşası, insani ve İslami sorumluluğumuzun bir gereğidir. Müslüman her fert ve topluluk, gücü nispetinde yardım etmelidir.

7–HİKMET; HÜRRİYET VE ÖZGÜRLÜĞÜN SABIR AYNASIDIR: KURTULUŞ REHBERİ HZ. MUHAMMED’DİR. (SAV)

Hürriyet, tüm Müslüman coğrafyaların en temel hakkıdır. Halkları Müslüman olan coğrafyalarda sürdürülen savaşlar, Müslümanlar için hiç bir zaman fayda sağlamamıştır. Müslüman coğrafyalara musallat olmuş zalim liderlerin devrilmesi ile savaşın bitmesi, savaşın devam ettirilmesinden elbette daha hayırlıdır. Suriye’de gerçekleşen inkılâbın, Suriye halkına barış ve huzur getirmesini ümit ediyoruz. Geçmişte yapılan hatalardan ders çıkararak, daha kuşatıcı bir yaklaşımla, yeniden inşa süreci başlatılmalıdır.

8–VAHDET; ORTAK YÖNLERİN GÜÇLÜ BİR VURGUSUDUR: MÜSLÜMANLARIN LİDERİ HZ. MUHAMMED’DİR. (SAV)

Aksa tufanı ve son gelişmeler, İslam dünyasının ne denli ayrılık içinde olduğunu, başlarına emperyalistler tarafından atanmış liderlerin şahsi menfaatlerini gözeterek zilleti izzete tercih ettiklerini gözler önüne sermiştir. Emperyalist güçler, Müslüman coğrafyaların başına musallat ettikleri sözde liderler eliyle kavmiyetçilik ve mezhepçilik gibi hastalıkları derinleştirirken, bunun neticesinde hâsıl olan ihtilaf ve kardeş kavgasından istifade etmektedirler. Bu sözde liderlerin, Müslüman halkların problemlerine lakayt davranışları ve umursamaz tutumları artık kabul edilemez bir hâl almıştır. Müslüman halklar, mazlum coğrafyalarımızın muhafazası için mücadele eden, gerçek manada sorumluluk taşıyan ve bu hususta güçlü bir irade ortaya koyan yapı ve liderlerin etrafında kenetlenmelidirler.”

“SİZİ, ALLAH VE RESULÜ SEVİYOR, FİLİSTİN HALKI SEVİYOR, GAZZE SEVİYOR”

Dünya Alimler Birliği Filistin Komisyon Başkanı, HAMAS Milletvekili Mervan Ebu Asım programda yaptığı konuşmada, “Diyarbakır’daki sevgili kardeşlerimiz, halkımız, Filistinli kardeşlerinin destekçisi olan, tarihimiz olan topluluk! Allah’ın selamı üzerinize olsun. Buradaki meydanı dolduran bu topluluk sizi, Allah ve Resulü seviyor, Filistin halkı seviyor, Gazze seviyor, Kassam mücahitleri seviyor, Hamas seviyor” dedi.

“GAZZE SİZİ BEKLİYOR. NE ZAMAN BU ÇAĞRIYA LEBBEYK DİYECEKSİNİZ?”

Yanında Müslümanlar için emanetler olduğunu ifade eden Ebu Asım, “Bizim yanımızda sizler için emanetler var. Bunlar Diyarbakır halkına Türkiye halkına iletmemiz gereken emanetler… Aksa sizleri bekliyor, aksa sizleri çağırıyor, Aksa şu an Diyarbakır’daki bu topluluğunuzu kendi avlusunda bekliyor. Ne zaman bu çağrıya lebbeyk diyeceksiniz? Düşman Aksa’yı kirletiyor, her gün Aksa’yı tahrip edip yerine heykellerini dikmek istiyor. Şunu bilin ki; Yahudiler, Siyonistler Aksa’yı kolayca bizlere vermeyecektir. Onlar ancak Kassam’ın fedailerinin onlarına boyunlarına bastığı gibi İslam ümmeti de Siyonistlerin askerlerinin boynuna bastığı zaman bizlere vermek zorunda kalacaktır. İkinci emanet; direnen Gazze’nin emanetidir. Ümmetin başını dik tutan Gazze’nin mesajı. Gazze’ye kimse yardımcı olmuyor, Gazze’nin mescitleri, Gazze’nin okulları, Gazze’nin çocukları, sizlere emanettir. Onları yalnız bırakmayın zira onlar sizlerin kardeşlerinizdir.

“KASSAM SİZLERE EMANETTİR, ONLARI DUALARINIZLA, MALINIZLA, SİYASETİNİZLE HER ŞEYİNİZLE DESTEKLEMENİZ LAZIM”

Direnişe desteğin sürmesi çağrısında bulunan Ebu Asım, “Üçüncü emanet; Kassam’ın emanetidir. Onlar ki savaşın ön saflarındadır. Kassam sizlere emanettir, onları dualarınızla, malınızla, siyasetinizle her şeyinizle desteklemeniz lazım. Zira onlar sizin adınıza mescidi Aksa’yı özgürlüğüne kavuşturmak için cihad ediyorlar. Direniş sizlere diyor ki; Bizden yana umutsuzluğa kapılmayın, bizler siyonislere, Yahudilere silahlarımızı teslim etmeyeceğiz, her şeyimizi feda edeceğiz ama asla teslimi silah etmeyeceğiz, Filistin özgür bir şekilde ümmetin kucağına dönünceye kadar direniş silahlarını teslim etmeyecektir. Zira o silahlar onların gözlerine batan dikendir. Dördüncü emanet; Mescid-i Aksa’nın çocukları sizlere emanettir, yaralıları sizlere emanettir, gıda yardım bekleyenler sizlere emanettir. Onlar ümmetimiz nerede, ümmetin liderleri nerede diye sizlere sesleniyorlar. ABD her şeyiyle Siyonistlere yardım ederken kardeşlerimiz nerede diye sesleniyorlar Son olarak şunu söylemek istiyorum. Biiznillah Mescid-i Aksa hür bir şekilde şu meydanı dolduran kardeş ve bacılarımızla beraber Aksa’nın meydanında hep beraber namaz kılacağız.” ifadelerini kullandı.

“BİZ BİLİYORUZ Kİ DİYARBAKIR 1400 YILDAN BU YANA PEYGAMBERİNE SEVDALIDIR”

Peygamber Sevdalıları Vakfı Onursal Başkanı Mehmet Göktaş da yaptığı açıklamada, “Sevgili Diyarbakır, Sevgili Peygamber Sevdalıları! Şu anda Allah’ın yanındaki değerinizi merak ediyor musunuz? O halde yüreğinize bakın, yüreğinizde ne kadar Gazze varsa Allah yanında siz de o kadarsınız! Peygamber Aleyhisselam’a olan yakınlığınızı merak ediyorsanız, Onun Gazze’deki ümmetine olan yakınlığınıza bakın, O’nun Gazze’deki küçücük çocuklardan oluşan ümmetinden ne kadarını yüreğinizde taşıyorsanız o kadar yakınsınız. Çünkü bugünün yakınlık ve uzaklık ölçüsü Gazze’dir. Aslında Gazze sadece Allah ve Rasülüne yakınlık ölçüsü değil insan olmanın da yegâne ölçüsüdür. Biz biliyoruz ki Diyarbakır 1400 yıldan bu yana Peygamberine sevdalıdır. Bu sevdasını sadece Gazze dolayısıyla değil her daim göstermiştir!” şeklinde konuştu.

“DİCLE’NİN FIRAT’IN ÂLİMLERİYLE, SEYDALARIYLA BESLEYİP BÜYÜTMÜŞTÜR”

Göktaş son olarak şunları dile getirdi; “Türkiye şunu unutmasın! Dicle ve Fırat nasıl ki koskoca bir coğrafyayı suya kandırmışsa, barajlarıyla bu ülkenin şehirlerini ışıl ışıl aydınlatmışsa... İşte Dicle’nin Fırat’ın çocukları da yıllar yılı bu ülke insanını İslam’la emzirmiştir, İslam’la besleyip doyurmuştur! Dicle’nin Fırat’ın âlimleriyle, Seydalarıyla besleyip büyütmüştür. Bugün Anadolu’yu, Balkanları, Kafkasları ve Mezopotamya’yı İslam’la besleyen, Halid-i Bağdadi’dir, Siirt Tillo’dur, Bitlis Norşin’dir. Müslümanlar! Unutmayalım ki Padişahlar Osmanlıdan olmuştur ama o padişahları çocukluktan itibaren terbiye edip yetiştirenler hep Kürt alimler olmuştur! Malazgirt’te, Çanakkale’de, Trablus’ta… Unutmayalım, Peygamber’in (s.a.v) elini tutmayanlar dört bir yana savrulmuş durumdadır! İsterseniz her birine yakından bakalım. Resulün elini bırakan Arapların savrulduğu yerlere bir bakalım. Türklere, Türki cumhuriyetlerin durumuna bakın. Resulün elini bırakıp miadı dolmuş Marksizm’den medet uman Kürtlerin içler acısı haline ne demeli.”

Program İttihadul Ulema Üyesi Molla Recai Güler’in yaptığı dua ile sona erdi.