Darbe Anayasasından Kurtulma Çabaları

Abone Ol

Malum olduğu üzere, 12 Eylül 1980 gecesi saat 03.00’te, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in başını çektiği askerî cunta sivil yönetime karşı darbe yaptı. Yasama yetkisini kullanmak üzere Kenan Evren başkanlığında, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı’ndan oluşan Millî Güvenlik Konseyi kuruldu.

Siyasi partiler lağvedildi, parti liderleri önce askerî üslerde gözetim altında tutuldu, ardından serbest bırakıldı. Bir süre sonra ise bazıları yargılandı. 12 Mart 1971 Muhtırası sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askerî dönem başladı.

Yeni anayasa hazırlandı ve 7 Kasım 1982 günü halkoyuna sunuldu. %91,37 gibi “yüksek” bir oy oranıyla 1982 Anayasası ve Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığı “kabul” edildi.

20 yıl sonra, 2000 yılında Adana Savcısı Sacit Kayasu, Kenan Evren hakkında bir iddianame hazırladı. Ancak bu iddianame kabul edilmedi. Kayasu, Yargıtay tarafından “görevi kötüye kullanmak” ve “askerî kuvvetleri tahkir ve tezyif” suçlarından mahkûm edildi ve meslekten ihraç edildi.

Darbecilerin yargılanması ancak uzun yıllar sonra mümkün olabildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 7 Nisan 2011 tarihinde – darbenin üzerinden 31 yıl geçtikten sonra – ilk soruşturmayı açabildi.

18 Haziran 2014’te sonuçlanan davada, darbeyle cumhurbaşkanlığı yolu açılan 7. Cumhurbaşkanı ve emekli Orgeneral Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, darbe suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldılar. Ceza, sanıkların “iyi hâli” gerekçesiyle müebbete çevrildi. Mahkeme ayrıca, Evren’in yurtdışı çıkış yasağının devamına ve ordudan da çıkarılmasına hükmetti. Bu kararla Kenan Evren, Celal Bayar’dan sonra cumhuriyet tarihinde müebbet hapis cezası alan ikinci eski cumhurbaşkanı oldu. Her iki ismin de rütbelerinin sökülerek erliğe düşürülmesine karar verildi.

Dava temyize gönderildi. Ancak temyiz süreci devam ederken sanıklar öldü ve dava kesinleşmedi. Dava sonuçlanmadığı için, rütbelerin geri alınması gibi işlemler de tamamlanamadı. Yani özetle, dava nihayete ermeden sanıklar “öbür tarafa” hesap vermeye gitti.

Dün, 12 Eylül darbesinin 45. yıl dönümüydü. Türkiye, darbecileri yargılamada oldukça geç kaldı; askerî darbe sonrası ancak 31 yıl sonra bir soruşturma açılabildi ve cezalar kesinleşmeden sanıklar öldü. Ancak ne yazık ki, yargılanan darbecilerin hazırladığı 1982 Anayasası üzerinden 43 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu anayasanın kökten değiştirilmesine yönelik esaslı bir irade hâlâ ortaya konmuş değil.

Darbe anayasasından kurtulma adına tartışmalar sürerken bugün İstanbul’da çok önemli ve anlamlı bir çalıştay düzenleniyor. HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk Başkanlığı’nın organize ettiği çalıştaya, konuyla ilgili “söz sahibi” akademisyenler ve siyasetçiler katılıyor. “Toplumsal Mutabakat ve Yeni Anayasa Çalıştayı”nda, anayasa tartışmalarına yön verecek ufuk açıcı değerlendirmelerin ortaya konması bekleniyor.

1982 Anayasası bugüne dek 21 kez değiştirildi, ancak bu değişiklikler, onu bir darbe anayasası olmaktan çıkaramadı. Anayasanın tamamen yenilenmesi ve darbe ruhundan arındırılması elzemdir. TBMM, bunu yapacak güç ve kabiliyete sahiptir. Darbeci askerlerin yaptığı veya yaptırdığı bir anayasanın hâlâ bu denli sahiplenilmesi ise sivil iradenin önemi ve gerekliliğiyle bağdaşmamaktadır.

Yeni, kucaklayıcı ve değerlerimizi koruyup kollayan bir anayasanın bir an önce hayata geçirilmesi dileğiyle…