“Dağlara buğdaylar serpin ki; Müslüman beldelerde kuşlar aç demesinler”

Abone Ol

Çoğunlukla Hz. Ömer’e bazı kaynaklarda ise Ömer bin Abdulaziz’e atfedilen ama sahih kaynaklarda müellifi net belli olmayan bu veciz ifade, Hz. Ömer’e ya da Ömer bin Abdulaziz’e ait olsa da olmasa da İslam Medeniyetinin açlık ve tokluk tasavvurunu ifade etmesi açısından önemli bir bakış açısı sunuyor.

Öyle bir yaklaşım ki; şehir doymuş, şehirdeki insanlar ve hayvanlar doymuş ya da doyurulmuş sıra dağdaki kuşları düşünmeye onları doyurmaya gelmiş.

Yazarken konuyu Gazze’yle bağlamaya çalışırken kendimden utandım. Zilletimize, acizliğimize bakıp, Vallahi yerin altı bizim gibiler için yerin üstünden yeğdir, dedim.

Dağdaki kuşların kursağını düşünen bir medeniyetten, çocuklarının açlıktan ölmesine engel olamayan bir medeniyete, ümmete, millete, ırka, kültüre hepsinden de öte insanlığa ve Müslümanlığa evrilmek zillet değil de nedir acaba?

Haritanın gösterdiği kadarıyla Filistin ve terör devleti dışında 19 Ülkenin Akdeniz’e sınırı var. Bunlardan 10 Tanesi Müslüman Devlet olarak tanımlanıyor. Bu ülkeler Türkiye, Suriye, Lübnan, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas, Arnavutluk ve Bosna Hersek.

Bu ülkelerin tamamı İslam İşbirliği Teşkilatı denen havanda su dövme, elekle su taşıma ve kınama korosu olmaktan başka hiçbir işe yaramayan oluşumun üyeleri.

Bunların yedi tanesi ise Arap Ligi denen boş beleş oluşumun üyeleri.

Şu anda kalbi Gazze ile atan her insaf sahibinin gündeminde olan bir SUMUD FİLOSU gerçeği var. Bu filoda sözcülerin açıklamalarına göre 34 gemi var. Bu gemilerin hepsi Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerden demir aldılar. İspanya, İtalya, Yunanistan ve zar zor da olsa Tunus…

Sebepleri ne olursa olsun, kim ne açıklarsa açıklasın ortada apaçık bir gerçek var ki; Türkiye’den Mısır’dan, Libya’dan, Cezayir’den Fas’tan ne bu filo için ne de başka bir filo kapsamında gemiler kalkmıyor.

Gazze’deki ablukayı kırmak için harekete geçmek isteyen gayret sahibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları çoğunlukla Tunus’a gittiler ve birçoğu da gemilere binemediler.

Neden Türkiye veya bir başka İslam ülkesi böylesi uluslararası bir filonun oluşması için öncülük etmiyor. Neden Müslümanların yaşadığı limanlardan gemiler umut ve gıda yüklenerek yelkenlerini rüzgarla doldurmuyor.

Bırakın dağlara buğday serpip kuşları doyurmayı biz daha çocuklarımızın karınlarını doyuramıyor, onların canlarını bile koruyamıyoruz.

Açlıktan ölümler her geçen gün artarak devam ediyor ama söz sahipleri, güç sahipleri kendi kişisel iktidar hırslarının peşinde koşmaktan öte bir şey yapmıyorlar.

Tarih çok açık bir şekilde; oturup kalanların, gücüne, imkanlarına rağmen Gazze için, Gazzeli çocukların canları için hepsinden de öte İslam’ın Harim-i İzzet’inin muhafazası için harekete geçmeyenlerin, ordularını yürütmeyenlerin, uçaklarını uçurtmayanların, gemilerine demir aldırmayanların yüzlerine tükürmek için tetikte bekliyor.