Kendisini halkın partisi, Türkiye’nin kurucu partisi, Türkiye’nin en köklü partisi olarak gören ve bu ifadeler ile kendisini övmeyi maharet bilen Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) geçmişine bakıldığı takdirde bu uzun geçmişinin herhangi bir döneminde halkın partisi olamadığını herkes müşahede edecektir. Zira CHP’nin dünü de bugünü de halkın partisi olarak halkın yanında olmakla değil, halkın değerlerinin hatta bizzat halkın kendisinin karşısında olmakla geçmiştir.
CHP tarihi boyunca, memleketi ve vatandaşları geliştirmek ve kalkındırmak yerine kendi Kemalist ideolojisini halka dayatmakla uğraşmış, bu ideolojiyi halka dayatmak için Köy Enstitülüleri açmış, eğitim müfredatını tümüyle değiştirmiş, devlet kurumlarını buna göre dizayn etmiştir. Bununla beraber bu ideolojiye karşı fikir üretebilecek ve halkı bilinçlendirecek medrese, tekke ve zaviye gibi tarihi kurumları kapatmış, hatta ve hatta hızını alamayarak camileri de kapatmış, camileri kapatmakla kalmayarak ahırlara çevirmiştir.
Nihayetinde her tür baskı ve dayatmalarına rağmen ideolojilerine boyun eğmeyen halkı gözünü kıpmadan uçaklarla bombalamaktan, top atışları ile vurmaktan ve İstiklal Mahkemeleri denen zulüm mahkemelerinde alınan kararlar neticesinde darağaçlarında asmaktan geri durmamıştır.
Askeri darbeler, siyasi krizler, ideolojik dayatmalar, İslam düşmanlığı, dış güçlere bağımlılık vs. Türkiye’de yaşanan her tür krizin öznesi CHP olmuştur. CHP ülkede sadece siyasi krizlerle anılmış bir parti olmadı bununla beraber yolsuzluklar ve haksız zenginleşmeler ile sıkça anılan bir parti de oldu. Kendisini halkın partisi olarak lanse eden CHP’nin iktidar olduğu, ülkeyi yönettiği hiçbir dönemde halk zenginleşmedi, halkın refah seviyesi hiç artmadı ama nedense CHP’li siyasetçiler ve idareciler servetlerine servet katarak ilerledi.
CHP’li belediyelerin sayısının arttığı son dönemlerde her belediye başkanın belediyenin farklı birimlerine eşini, kuzenini, yeğenini, bacanağını, kankasını aldırdığı ile ilgili haberleri çok fazla gördük. Dolaysıyla halkın partisi! halkı değil, yakın akrabalarını kayırmakla uğraştı. Belediyeler bununla kalmayarak yakın akrabalarının ve hatta bizzat kendilerinin ortak olduğu şirketlere belediye ihalelerini vererek servetlerine servet kattı. Sözde kültürel ve sanatsal faaliyetler olarak düzenlenen ama işin özünde halkı ifsat eden ve kendi yandaşlarına para kazandırmak olan ahlaksız konserlere ve etkinliklere harcanın paraların büyük kısmını kendi ceplerine indirmeyi ihmal etmediler.
Son süreçte CHP’li belediyelere dönük başlatılan soruşturmalar CHP’nin geçmiş icraatlerinden bağımsız değildir. Zira devleti yönettikleri dönemlerde halka bir hayırları dokunmadığı gibi şehirleri yönettikleri şu dönemlerde de şehirlere ve halka bir hayırlarının dokunduğu görülmemiştir. CHP geçmişten bugüne zulümlerin, katliamların, siyasi krizlerin, askeri darbelerin, ekonomik krizlerin, yolsuzlukların partisi oldu ama bir tek halkın partisi olamadı.