CELLAT KİM?

Abone Ol

Siyasette bir "cellat" tartışması var.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in DEM partiyi kastederek "Bir Stokholm Sendromuna kapılmamaya, celladınıza aşık olmamaya davet ediyorum" şeklindeki sözleri siyaset ve medyanın gündemine oturdu.

DEM eş başkanı Hatimoğulları, Özel'in açıklamasını "akıl tutulması" şeklinde yorumladı.

Diğer eş başkan Bakırhan ise daha sertti: "Herkes çok iyi bilsin ki, cellat defterini açacaksak, geçmişi konuşacaksak hepiniz borçlu çıkarsınız."

Bakırhan, "sürecin ortaklarından biri" olmanın verdiği özgüvenle bunları söylüyor, ama mesela yakın dönemin "Kürt celladı" için de defterler açabilecek cesarete sahip mi?

Stalinist kafanın köhne sosyalist ideolojiyi dayatma ve devrim fantazisi sürecinde "iç infaz" kapsamında katlettiği ve on binleri bulan Kürt genci için de defterler açabilecek mi Bakırhan?

Böyle bir şeye cesaret edebilecek mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan da cellat polemiğine girdi ve fırsatı kaçırmadı:

"Neymiş DEM Parti'nin sürece katkı vermesi Stockholm Sendromu’ymuş. Sayın Özel cesaretin varsa ve cellat görmek istiyorsan aynaya bak, kendi tarihine bak, CHP'nin geçmişine bak. Celladı orada göreceksin. Dış politikadan haberin yok, insan bari kendi geçmişini bilir."

Erdoğan burda da durmadı, Menderes ve arkadaşlarının asılmasında CHP'nin rolü olduğunu söyledi. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasında da CHP'nin sessiz kalarak onay verdiğini iddia etti.

DEM tabanında da tepki vardı CHP'ye.

Bazıları CHP'nin kendileri sayesinde çok sayıda belediye kazandığını söyledi ve Özel'i nankörlükle suçladı, bazıları CHP'nin sağa kaydığından söz etti.

Gerçekten de medyada CHP'ye yakın bazı isimler partinin MHP dışındaki sağ ile ittifakının daha faydalı olabileceğinden bile söz etti.

Özgür Özel geri adım atarak cellattan kastının AK Parti ve MHP olduğunu söyledi ama bu ortamı yumuşatmaya yeterli olmadı gibi.

Eski dostların arasına "kara kedi" girdi bir kere.

Cellat meselesini de herkes kendine göre yorumlayacak.

Öyle ya Kürtlerin celladından mı söz ediyoruz yoksa bu coğrafyanın tüm değerlerine savaş açan cellatlardan mı?

Dersim'i, Zilan'ı, Ağrı'yı, Koçgiri'yi bir tarafa bıraksak bile tek parti rejiminin bu coğrafyanın inanç ve kültür değerlerine savaş açması ve tepki gösterenlere karşı gerçekleştirdiği kıyımlar, istiklal mahkemeleri, etnik dayatmalar, kültürel asimilasyon çabaları ne olacak?

Cumhurbaşkanı Erdoğan "Aynaya bakın" derken haklı, ama mesele sadece geçmişte yaşananlarla yüzleşmek değil ki..

Bu ülke anayasasına göre her parti adı geçen "Tek parti" ideolojisi çerçevesinde hareket etmek zorunda değil mi?

Tek parti dönemi cellatlıklarını eleştirirken, tek parti ideolojisini, kutsiyet atfederek "dokunulmaz" kılanlara da bir şey diyebilecek mi?