Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulamaları ve Araştırma Hastanesi’nde “Cinsiyet Hoşnutsuzluğu” teşhisiyle başlatılan ve endokrin tedaviyle ilerletilen cinsiyet iptali süreci, kamuoyunda büyük infial oluşturdu. 22 yaşındaki H.S. adlı gencin 3 doz Sustanon 250 mg tedavisiyle cinsiyet değiştirme ameliyatına hazırlanması, bilim insanları, sivil toplum kuruluşları ve bazı siyasetçiler tarafından sert dille eleştirildi.
Eski AK Parti Milletvekili Metin Külünk, Bursa Uludağ Üniversitesi’nde “Cinsiyet Hoşnutsuzluğu” tanısıyla başlatılan ve hormon tedavileriyle ilerletilen cinsiyet değiştirme sürecine sert tepki gösterdi.
Külünk, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulamaları ve Araştırma Hastanesi’nde, Medeni Kanun’un 40. maddesinin arkasına sığınılarak başlatılan cinsiyet iptali süreci vahimdir ve geri dönüşü olmayan bir noktaya getirilmiştir. Sayın Rektör Ferudun Yılmaz, 22 yaşındaki gencin ailesine ve bu millete bir açıklama borcunuz yok mu?
Bütün uyarılara rağmen neden bu süreci durdurmadınız? Hormon-endokrin tedavisiyle genç, ameliyata sürüklenmiştir. Bu, bilimsel ve biyolojik gerçeklere aykırı bir insanlık suçudur. Cinsiyet değiştirilemez; genetik kod sabittir!
Allah’ın yarattığı insan fıtratını bir kenara itip emperyalist projelere nasıl rıza gösteriyorsunuz?”
Bursa Büyük Aile Platformu ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, rektörlüğe çağrıda bulunarak, cinsiyet iptali sürecinin durdurulmasını istedi. STK’lar, bu tür uygulamaların bireysel tercih kisvesi altında toplumsal yapıyı hedef alan küresel mühendislik projelerinin parçası olduğunu savundu.
Amerikalı Psikoterapist David Pickup’un şu sözleri dikkat çekiyor:
“Eşcinsellik doğuştan gelmez; duygusal ihmal ve travmaların sonucudur. Bu yaralar doğru terapiyle iyileştirildiğinde kişi öz benliğine kavuşur.” Bu görüş, hormon ve ameliyat gibi geri dönüşü olmayan müdahaleler yerine psikolojik ve duygusal temelli destek yöntemlerinin öncelenmesi gerektiğini savunan çevrelerce destekleniyor.