Enes El Şerif...
Gazze'deki sürecin kahramanlarından birisi...
Onurlu ve başı dik bir şekilde bu dünyaya veda etti.
Gazze'deki haberlerin bir çoğunu onun hesabından takip ediyorduk.
Gazze'deki soykırıma sessiz kalanlara inat; burada işlenen soykırımı ve insanlık suçlarını dünyaya duyurma ve Siyonistlerin oluşturdukları algıyı yıkma hususunda en önde gelen kahramanlardan birisi idi.
Beş gazeteci arkadaşı ile beraber, siyonistler tarafından vahşice katledildi.
Siyonistler, mazlumların sesi olan bu yiğitleri susturmak istedi. Ama bilinmesi gerekir ki, Enes'in verdiği mücadeleyi artık hepimiz omuzlayacağız ve her birimiz birer Enes'iz.
Kendisine Gazze dışında, Katar'a veya başka bir ülkeye gitme teklif edildiği zaman şöyle dedi:
"Ben Gazze'den çıkarsam ancak cennete giderim."
Son nefesine kadar bu mücadelenin bir parçası oldu.
Vahşetini ve soykırımını manipülasyon ile perdelemeye çalışan siyonistler, gazetecileri en büyük tehdit olarak görmektedir. Bugüne kadar iki yüzden fazla gazeteci şehid edildi.
Bugün, küresel bir intifadadan bahsediyorsak, gazetecilerin bunda payı çok büyüktür.
İnsanlık vicdanı, bugün siyonizmi mahkûm ediyorsa; ta Avustralya'da yüz binlerce onurlu ve vicdanlı insan, Gazze için ayağa kalkmış ise bu kahramanlar sayesindedir. Gazeteciler, hakkın ve mazlumların sesi ve insanlık onurunun sancaktarlarıdır. Kalemini satmamış bir gazeteci, insanlığın vicdanının sesi ve aynasıdır.
Meslek onuruna yakışır bir şekilde gazeteciliği ifa eden meslektaşlarımız, insanlık ve medeniyetin muhafızlarıdır.
İşte Enes gibi yiğitler, meslek onurunu şehadet ile taçlandırdı.
Bu yiğitlere ve onların yollarını sürdüren onurlu gazetecilere selam olsun. Paramparça olmuş ve yakılmış çocukların görüntüleri onlar sayesinde insanlık vicdanı ile buluştu. Açlıktan ölen çocukların haberleri onlar sayesinde uyuyanları uyandırdı. Bu mücadele ta Amerika ve Avrupa'da bile insanlık ailesini silkeledi. Bu sayede insanlık; onurlu insanlık ailesi ve insanlık düşmanı siyonistler ve destekçileri diye ikiye ayrıldı.
İnsanlığın doğru bilgiye ulaşması için bu yiğitler canlarını feda etti.
Ama kimisi de var ki, maalesef gazeteciliği ve basını başka amaçlar için icra etmektedir. Filistin davasını bile işlerken, farklı hesapların içerisine girmektedir. Ortaya koydukları tavır son derece düşündürücüdür ve ibret vericidir.
Mesela; hafta sonu İstanbul'da Gazze için yapılan ve iktidar cenahından birçok şahsiyet ve bileşenin içerisinde bulunduğu mitingi canlı olarak yayınladıkları halde; Ankara'da yapılan mitingi hemen hemen hiç işlemediler. Oysa her iki organizasyon da bize ait idi ve Filistin için yapılmıştı. Her iki organizasyon da takdire şayan idi. Her iki organizasyon için müteşekkiriz.
Ama birisini görüp de diğerine kör ve sağır olanların hâli ibret verici idi. Ankara'daki organizasyon adeta tüm Türkiye'yi temsil ettiği ve daha kalabalık olduğu halde ve sadece "sözü muhatabına direkt olarak söyleme" gayesiyle, iktidarı hem uyarmak hem de atacağı adımlarda elini güçlendirme maksadıyla yapıldığı halde, basın tarafından işlenmedi.
Doğal olarak halkımız şu soruyu soruyor:
Dert Filistin ve Gazze ise, birisi canlı olarak yayınlandığı halde diğeri niye haber bile olmuyor.
Birileri görmek istemese de Tüm Türkiye'yi temsil eden insanlar, Ankara'da idi ve Gazze meselesini Türkiye'nin kalbi olan Millet Meclisi'ne taşıdı. Halkımız, tüm bileşenleri ile artık söz ve nutuk değil, icraat istediklerini deklare ettiler.
Ey basın mensupları,
Hak ve hakikatin sesi olun ve Enes Eş Şerif’i örnek alın. Özgür olun, insanlığın sesi olun.