Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu için bir araya gelen dünya ülkelerinin liderlerinin bu seneki toplantıdaki birinci gündem maddesi Gazze oldu. Neredeyse tüm liderlerin konuşmasının içeriğinde “soykırım”, “insani felaket”, “kalıcı ateşkes”, “ilhak” gibi güçlü ifadeler yer alsa da Gazze halkı için verilen mesajlar diplomatik söylem sınırını aşamadı. BM Genel Kurulu, Gazze’ye derman olabilecek herhangi bir bağlayıcı karar ya da müdahale planı ortaya konulmadan sonlandı.
Liderlerinin adeta Gazze isyanına sahne olan BM Genel Kurulu’nda bazı liderler öz eleştiride bulunurken bazı liderler de Gazze’de devam eden israil soykırımını durdurmak için harekete geçmek gerektiğini söyledi. Genel Kurul’da liderlerin öne çıkan konuşmaları şu şekildeydi:
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan: "Gazze'de ateşkes bir an önce sağlanmalı, saldırılar durmalı, insani yardımların engelsiz girişine mutlaka izin verilmelidir. Soykırım kadrosunun uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. İnşallah bu mutlaka gerçekleşecektir. Gazze'de yaşanan barbarlığa karşı sesini yükseltmeyen, tavır almayan herkes bu vahşetin sorumluluğuna ortaktır. Buradan bütün devlet ve hükümet başkanlarına samimiyetle sesleniyorum. Gün bu gündür. Gün, insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günündür. Halklarınız Gazze'deki barbarlığa tepki gösterirken gelin sizler de adım adım cesaretinizi gösterin. Çocukların çocukları büyüttüğü Gazze'ye karşı insanlık görevinizi yerine getirin.”
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres: "İnsafsız bir insan acıları çağına girdik. BM ilkeleri kuşatma altında. Barışın temelleri, cezasızlık ve eşitsizliğin ağırlığı altında çöküyor. Gazze'deki dehşet, üçüncü korkunç yılına yaklaşıyor. Bunlar, temel insanlığa meydan okuyan kararların bir sonucu.”
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro: “Soykırımı durdurmak için ülkelerin ordularını birleştirmesi gerekir. Eğitimsiz Mavi Bereliler yerine, soykırımı kabul etmeyen ülkelerden oluşan güçlü bir orduya ihtiyacımız var. Bugünün sloganı özgürlük ya da ölüm. İnsanlık, Gazze’deki soykırıma artık bir gün daha tahammül edemez, Netanyahu ve soykırımdan sorumlu olanların ABD ve Avrupa'da serbestçe dolaşması kabul edilemez.”
Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva: "Gazze'deki mevcut soykırımı hiçbir şey haklı gösteremez. Gazze'de, binlerce kadın ve çocuğun yanı sıra uluslararası hukuk ve Batı'nın etik istisnacılık miti de tonlarca moloz altına gömüldü.”
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez: “Gazze’deki tek umut, dünyanın onları unutmadığını bilmektir. Tarih bizi yargılayacak ve barbarlığa sessiz kalanlara karşı hükmü amansız olacak. İspanya, sessiz kalmaya değil, harekete geçmeye karar veriyor. Bu canavarlığa ortak eden sessizliğe hayır diyoruz.”
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa: "Filistinliler soykırım ve kıtlıkla karşı karşıyayken harekete geçmek bizim görevimizdir"
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Thani: "Onlar, heyetlerle müzakere ediyor ve müzakere ekiplerinin üyelerine suikast planları yapıyor. En temel iş birliği standartlarına bile saygı göstermeyen böyle bir zihniyetle iş birliği yapmak zor. Amaçları Gazze’yi yaşanmaz hale getirmek, kimsenin eğitim göremeyeceği ve tedavi olamayacağı bir yer haline getirmek"
Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric: “Binlerce masum insan sadece Filistinli oldukları için öldürülüyor, tıpkı 80 yıl önce Yahudilerin yaşadığı gibi. Artık ne rakamlardan ne de insanlıktan söz etmek istiyorum”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron: “Cezasızlığa karşı harekete geçilmesi gerekir. israil komşularıyla sürekli bir savaş halinde olduğu sürece güvenlik ya da istikrar olmayacaktır"
TOPLANTIDAN GERİYE AÇIKLAMALAR VE ALKIŞLAR KALDI
Liderlerin bu denli net ve açık ifadeleri toplumlarda bir umut ışığı yaksa da toplantı sonunda geride sadece yapılan açıklamalar ve alkışların sesi kaldı. Gazze’deki vahşi soykırım, yerinden edilmeler ve derinleşen insani krizin çözümü için en yetkili isimlerin net açıklamalar yapmasına rağmen dünyanın sözde en yetkili kurumlarından BM’den somut adım atmaya dönük bir adım gelmedi. İnsani koridor, ateşkes, barış gücü, hatta soykırıma karşı profesyonel ordu kurma gibi liderlerin tüm söylemleri eyleme dönüşmeden toplantı nihayete erdi.
ABD POLİTİKALARININ GÖLGESİNDEKİ BM
Gazze’de yaşanan insanlık dışı saldırılara karşı BM’nin etkisiz kalmasının en temel nedenlerinden biri, 5 daimi üyeden biri olan ABD’nin soykırımı açıkça desteklemesi ve Siyonist politikaların BM üzerindeki belirleyici etkisidir. Soykırımın finansörlüğünü ve ortaklığını doğrudan yapan ABD’nin yanı sıra, Fransa ve İngiltere gibi diğer daimi üyelerin de benzer şekilde siyonizm yanlısı tutum sergilemesi, Gazze’deki insani krizin çözümüne yönelik her girişimi daha ilk aşamada "veto" duvarına çarptırmaktadır. BM Güvenlik Konseyi’nin yapısal veto sistemi, bu ülkelerin tek taraflı çıkarları doğrultusunda devreye sokulmakta; böylece uluslararası toplumun harekete geçmesini engelleyen kilit bir unsur hâline gelmektedir. Sonuç olarak, BM’nin karar alma mekanizması, siyasi güç dengelerinin esiri olmuş; insani değerler ve uluslararası hukuk ise bu denklemde ikinci plana itilmiştir.
SONUÇ: GAZZE YİNE SAHİPSİZ BIRAKILDI
İki yıldır devam eden vahşi soykırım neticesinde resmi rakamlara göre 65 bin ancak BM Raportörlerinin açıklamalarına göre 650 bin dolayında insanın katledildiği, yüzbinlercesinin yaralandığı, nüfusunun yüzde 90’sının yerinden edildiği, alt yapı ve üst yapının neredeyse tamamının yok edildiği, sağlık sisteminin neredeyse durma noktasına geldiği, açlığın ve susuzluğun kol gezdiği Gazze yine sahipsiz bırakıldı. Soykırımcı vahşi siyonistlerin insafına terk edilen Gazze halkı uluslararası sistemin çöküşüne bir kez daha tanıklık etti. BM, Uluslararası Kuruluşlar, ülkeler ve liderler bu tarihi sınavda yine sınıfta kaldı. İnsanlık vicdanı ise yine ve yeniden ağır bir yara aldı…