Bizden olan ve olmayan!

Abone Ol

Beyaz veya siyah olmak belki de sarı veya farklı bir renk sahibi olmak yüceltir mi alçaltır mı?

İnsanın dünyaya gelişinde siparişi, müdahalesi veya farklı bir katkısının olabileceği bir etmen değilken rengin, cinsin, ırkın veya benzeri bir özelliğin sahibini nasıl yücelttiği/alçalttığı ne derece doğrudur.

Övünülecek unsurların kendi tercihlerimiz olması daha mantıklıyken hiçbir etkimizin olmadığı özelliklerle övünmek pek mantıklı gelmiyor.

Renklerde bu durum söz konusuyken aynı mantık diller veya ırklar için de elbette söz konusudur.

Övünülecek tercihler kendi seçimimiz ve gayretimiz sonucu olmalıyken irademiz dışında hayatımızın bir parçası olmuş etmenlerle övünmekten bahsediyorum.

İnsan fıtratına bu yönüyle en güzel yaklaşım Yüce Allah tarafından ortaya konulmuş yaklaşımdır.

Ne diyordu Hucurat suresi 13. ayette: 'Ey insanlar! Gerçekten biz, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. 'Birbirinizi tanımanız ve tanışmanız' için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk, renk, soy ve servetçe değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, haberdardır.'

Ukrayna ve Rusya savaşında Avrupalı anlayışın 'bizden olan ve olmayan' şeklinde mültecileri kategorize etmesi, gözümüzü de gönlümüzü de açtı.

Gerek Suriye mültecileri gerek diğer ülkelerden mülteci olanlar insanlığın sınavı olarak karşımızda duruyorlar.

İnsanlık şu anda da Ukrayna'da sınav veriyor ne yazık ki!

Ne yazık ki bu sınav hikmetinden sapan bir anlayışla zarar boyutunu, dünyaya medya üzerinden ifşa ediyor.

Dedik ya, fıtrata en uygun yaklaşım fıtratın sahibinin yaklaşımıdır diye.

Neymiş?

Farklı ırk ve renkte olmak, birbirimizi tanımak ve tanışmak içindir.

Farklı halklar ve kabileler şeklinde olmamız bu sebepledir.

Üstünlük veya düşüklük bu nedenlere bağlanırsa insanı, yaratılışından/fıtratından uzaklaştırıp zalimleştirir.

İnsanların birbirine karşı varsa üstünlükleri yahut düşüklükleri ırk, renk, soy veya mal-mülk açısından değil, Allah'tan en çok sakınan yani amel ve ibadetçe bir teslimiyet/hayat sergilemesi iledir.

Demek ki farklılık; üstünlük değil birleştirici/kaynaştırıcı olmayı beraberinde getirmeliymiş.

İnsanları dilleri, ırkları ve renklerine göre ayırıp paye vermenin kazandıracağı tek şey, hep çatışma ve savaş olacaktır.

Dinimiz, insanlığı da kapsayan yönüyle İslamî ve insanî tavır geliştirmeyi emreder.

İnancımız 'bizden olan ve olmayan' ayrımcılığını kabul etmez.

Mazlumun dinini sormaz.

Batılı anlayış yerine, insanlığın en köklü ve en uygun anlayışına sahip olduğumuzu, bu değerimizin bize kıymet katıp insanlığımızı bize sürekli hatırlattığını bilmek ne güzel!